"Beş ev var, ahır var, samanlık var, avlu var."
Bunun gibi, Türkiye'de binlerce "yerleşim yeri" var.
Ama, eğer bu yerleşim yerleri "ormanlık alanlarda" bulunuyorsa...
"Doğaya, ormanlara, ormanlarımıza, bize yağmur veren, nefes veren, kısaca hayat veren ormanlarımıza...
Bir kez daha elvada!.."
Bunca kuraklığa, yüzyıldır görülmeyen bunca doğa katliamına rağmen, bunlar hâlâ akıllanmıyor.
"Hâlâ betonlaşma, hâlâ imara açmak, hâlâ ormanlara baltayla girmek peşinde koşuyorlar."
Nerede bir yeşillik, nerede bir çayır çimen, nerede bir koru, hele de bir orman görseler, akıllarına önce "imara açmak" geliyor!..
Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan son yönetmelik yeni bir doğa tahribatına daha kapı açıyor.
İmara teşvik
O son yönetmelik öyle ki:
"Devlet ricalinin" beş ev, bir ahır, bir ambar gibi yapıların bulunduğu ormanlık alanları imara açmasına gerek yok!..
Ne demek?..
Şu demek:
"Ormanlık alanda evi, ahırı, samanlığı, ambarı bulunan sade vatandaşlar, bu yönetmelikten hareketle, ilgili kurumlara 'kendileri' başvurup, o alanların imara açılmasını isteyebiliyor.
Yani:
Doğrudan devlet eliyle olmasa bile ve fakat devletin izni çerçevesinde, doğayı doğrudan vatandaşların tahrip etmesine izin çıkıyor!.."
Eh, adamın evi, ahırı, ambarı öyle bir ormanlık alanda...
Hazır yönetmelik de, çıkmış...
O arazi aniden değerleniyor.
Kim dinler, doğa tahribatını!..
Aç imara, olsun bitsin!..
Aaa... MHP itiraz etmiş
Bu yönetmelik kısa süre önce Meclis'te kabul edilen bir yasaya dayanıyor.
Yasa vatandaşa "doğayı tahrip edebilirsin" yolunu açarken, elbette ve mutlaka ve kaçınılmaz ve vazgeçilmez olarak, her şeyi bilen, her konudan anlayan Cumhurbaşkanına da, ayrıca bir yetki veriyor:
"Ormanlarda yapılaşmaya açılacak alanların sınırını belirleme yetkisi Cumhurbaşkanına ait!.."
Yasa Meclis'te görüşülürken, çok sayıda milletvekili "yasanın Anayasa'ya aykırı olduğunu" savunuyor.
Garip gelecek ama, yasaya MHP'liler de itiraz ediyor, Anayasal gerekçelerle.
İtiraz ediyorlar da, ne oluyor?..
Yasa yine AKP ve MHP oylarıyla şakır şakır kabul ediliyor.
E, o itiraz neden?..
Dostlar alış verişte görsün!..
Ormanların imara açılmasını düzenleyen yasanın uygulama yönetmeliği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uyarlanarak, yeniden düzenleniyor.
Ormanların tahribatında geldiğimiz yer şimdi burası.
Çevre Bakanlığı öneriyor
Yönetmelik muhteşem!..
"Ormanlık alanların imara açılması önerisini Çevre Bakanlığı hazırlıyor, nerede, hangi ormanı, nasıl imara açalım, önerisini...
Cumhurbaşkanına sunuyor...
Cumhurbaşkanı da, imara açılacak alanların sınırı belirliyor."
Pratikte, vatandaş başvuruyor, Çevre Bakanlığı öneriyi hazırlıyor, gerisi malum!..
Böylelikle, Akdeniz, Ege, Karadeniz bölgelerindeki ormanların da, o bölgelerdeki yaşayan insanların hayat damarlarına da, elveda!..
İki metrekareden daha az
Anlamak artık imkansız!..
Türkiye aylardır kuraklıkla boğuşuyor, özellikle de İstanbul ve Marmara Bölgesi, Trakya dahil.
Peki, Avrupa'da kuraklık var mı?..
Yok!.. Evet, yok!..
Bizde neden var?..
"Küresel iklim değişikliği..." Doğru, ama etkisi bu ölçüde değil. Yok, o gerekçeye sığınmayın!..
Örneğin, İstanbul...
İstanbul'da yeşil alan artık kişi başına iki metrekarenin de altına düşmüş durumda.
- Hızla azalan yeşil alanlar...
- Dikey yapılaşma, AVM'ler, gökdelenler...
- Olağanüstü betonlaşma...
- Su havzalarına hava alanları...
- Kuruyan ve yok alan göletler, akarsular...
Sonuçta, "İstanbul'un karayeli kesiliyor, karayel kesilince, yağmurlar kesiliyor!.."
Bütün bilim adamları ayrıca aynı noktada buluşuyor:
"Kanal İstanbul, İstanbul'u ve Marmaray'ı öldürür!.. Balkanlardan gelmesi beklenen yağışlar gelmez... İstanbul'da su sıkıntısı daha da büyük boyutlara uzanır!.."
Hala, "Kanal İstanbul" nutukları!..
İnanmak artık gerçekten güç.
Ve ormanlar
Yanlış yapılaşma sonunda, su havzaları ölüyor ya da kirleniyor.
Buna yanlış kentleşme politikası ekleniyor.
Yanlış ve amaç dışı arazi kullanımı ekleniyor.
Ve...
Ormanlar ya maden ocakları ya enerji yatırımları ya da o alanların imara açılmasıyla birlikte, hızla azalıyor.
Sonra da, kuraklık!..
Yüzyılın tahribi
İşte, son yönetmelik orman tahribatını daha da hızlandırmaya aday.
Ne uğruna?..
"Rant... Rant..."
Başka ne olabilir.
AKP'nin bu ülkenin hukuk sistemine, devletin işleyişine, siyasal rejimine, eğitimine, toplumsal yapısına verdiği zararlar ortada. AKP iktidardan düştüğünde, belli bir dönem içinde, parlamenter sisteme dönüşle birlikte, o ağır yaraları sarmak mümkün.
Ama, çevreye, doğaya tahribat...
Kim bilir kaç on yıllar ister!..