Külahları aniden değiştiğimiz Barzani bu ölçüde nasıl güçleniyor? Bağımsızlık referandumuna gidecek ölçüde kendisini nasıl güvende ve güçte hissediyor?
“1-Barzani’nin hüküm sürdüğü bölgede günlük yaklaşık bir milyon varil petrol uluslararası piyasalara Türkiye üzerinden iletiliyor. Buradan aldığı paralar onun cebine akıyor. Bu kolaylığı ona AKP sağlıyor.
2-Habur’dan Kuzey Irak’a günde yedi bin TIR geçiyor ve bölgesel Kürt yönetimi o TIR’ları indiriyor, bağımsız bir devlet gibi, Irak’a reeksport yapıyor. Buradan kazancı ayda bir, iki milyar dolar civarında.
3-Bugün Erbil’de iş yapmak isteyen ne kadar uluslararası firma varsa ya Barzani’ye belli bir oran vermek ya da onun garantisini almak zorunda”. (TBMM, 23.9.2017 tarihli tutanak, s.16-17).
Bu tespitler geçen cumartesi günü Meclis’te Kuzey Irak’a muhtemel bir askeri operasyonu öngören tezkerenin tartışılması sırasında CHP adına kürsüye çıkan Öztürk Yılmaz’a ait.
CHP milletvekili Öztürk devam ediyor:
“Sayın Bakan Canikli, bölgede bu yüz yıllık projedir, dedi. Madem, yüz yıllık proje, o zaman siz Barzani’yi neden kırmızı halılarla karşıladınız? Bayrağını göndere neden çektiniz? AKP Kongresine neden davet ettiniz?” (TBMM Tutanak, aynı yerde).
Peşmergeye eğitim
2014’ten sonra IŞİD terörü başlıyor, çünkü Irak ordusu dağılıyor. IŞİD Bağdat'ın kapılarına dayanıyor. Uluslararası toplum, Bağdat'a var gücüyle yardım yapıyor. Silah, cephane, askerî yardım.
O dönemde Türkiye ne yapıyor?
Başika'da kamp kuruyor.
O kampta bizim eğittiğimiz peşmergeler, yani Barzani’nin askerleri, Musul'un bugün bölgesel Kürt yönetimine katılması söz konusu olan ve referandum yapılan ilçelerini tek tek Barzani’nin yönetimine katıyor.
Yandaş medya ile “merkez medya” denilenlerin o günlerdeki naralarını, fotoğraflarını hatırlayın, “peşmergeleri eğitiyoruz” övünmelerini.
Şimdi, eğitmekle övündüğümüz peşmergeye karşı “savaş naraları” atan yine aynı medya. AKP eğittiği peşmergeye savaş açmayı düşünüyor.
Ticaret ve ofis
Daha da garip mi, ilginç mi, artık ne ise, anlaşılmaz iki başka konu daha var.
1-Türk Silahlı Kuvvetleri sınıra yığınak yapıyor, tatbikatların biri bitiyor diğeri başlıyor, ama Habur’dan Barzani’yi güçlendiren TIR’lar vızır vızır geçmeye devam ediyor.
“Bu ticarettir” denilebilir ancak, o “ticaret” şu anda “düşman” görülen birilerine yardım ediyorsa, bu nasıl bir “ticaret”?
2-Günlerdir hükümetten yapılan açıklamalarda sürekli olarak, “Irak'ın toprak bütünlüğü” savunuluyor. İyi de, Ankara’da Barzani'nin ofisi çalışmalarını sürdürüyor.
O karede Türkiye nerede
Geçen hafta bütün TV’ler aynı kareyi yayınlıyor.
Amerika, İngiltere ve Fransa temsilcileri referandumdan vazgeçirmek amacıyla Barzani ile buluşuyor. Uzun bir masa etrafında.
O masada bizim temsilci nerede?
AKP’nin her fırsatta dile getirdiği, “bölge lideri Türkiye” nerede?
“Bölgede her şeyin bizden sorulduğunu” söyleyenler bu fotoğrafa ne diyor?
CHP’den destek
Bütün bu eleştirileri sıralayan CHP sözcüsü Öztürk Yılmaz konuyu noktalıyor:
“Biz savaş için değil, bölgede caydırıcılık için, Türkiye'nin bekası için, huzuru için, bölgedeki bütün kardeşlerimizin selameti için bu referandumun bir an önce durmasını istiyoruz; bu tezkereye de bu çerçevede destek veriyoruz”.
Bravo CHP’ye!...
Tıpkı, dokunulmazlıkların kaldırılmasında AKP ile yaptığı işbirliği gibi, şimdi de, “muhtemel bir savaş için” AKP ile işbirliği yapıyor.
Vaktiyle milletvekillerinin dokunulmazlıkları CHP’nin harika katkısıyla kalkıyor, o karar dönüp dolaşıp CHP milletvekillerini vuruyor. Hapislere CHP milletvekilleri düşüyor.
Şimdi de, CHP “savaşa ortak” oluyor. Madem ortak olacaksın, o kadar uzun lafa ne gerek var?
Dokunulmazlıklarda olduğu gibi, CHP bu kararından ne zaman pişman olacak?
“Özel müttefik”
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli aynı gün Meclis’te tezkereyi savunurken:
“PKK'nın Suriye yapılanması olan PYD-YPG terör örgütü bugün Suriye sınırları boyunca siyasi bir oluşum peşindedir. Müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin yoğun silah, mühimmat, araç gereç, istihbarat ve her türlü lojistik desteğiyle bu bölgelerden Arap ve Türkmen nüfusu çıkararak, Suriye'nin kuzeyinde, ülkemizin güneyinde etnik yapı üzerine kurulu, terör örgütü tarafından yönetilecek bir siyasi oluşum gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.
Elbette bu şekilde bir yapılanmaya hiçbir şekilde müsaade edilmeyecektir. Evet, maalesef, müttefikimiz Amerika ve diğer ülkeler tarafından terör örgütlerine DEAŞ'la mücadele kılıfı altında inanılmaz yardım ve destekler yapılmaktadır.
Müttefiklerimiz tarafından verilen listelerde belirtilen silah, mühimmat ve teçhizatın çok daha büyük boyutta olanı bu terör örgütüne aktarılmaktadır.
Bu silahlar bu yapı içerisinde er veya geç Türkiye'ye yöneltilecektir, bunu biliyoruz. Bu da muhataplarımıza olabilecek en kararlı şekilde, en üst seviyede ve her fırsatta ifade edilmektedir”.
Tarihe not düşülecek türde tespitler.
İki özet sonuç
Bütün bunlardan çıkan sonuç?
“Dostum Trump” diye övünüyor, “dostu” düşmana silah veriyor. Medyada alkıştan geçilmiyor.
Başka?
Dünkü referanduma giden yol, ibretlik olaylarla dolu. Eğittiği adamla savaşmaya hazırlanıyor, daha ne olsun.
“Dış politika” diye, ben buna derim.