01 Kasım 2015

Direniş: “Özgür Bugün” geliyor

“Özgür Bugün” Marko Paşa serüveninin bir örneği

Bir emirle el konulan iki gazete “Bugün” ve “Millet” iki gündür vıcık vıcık, tipik havuz medyası, Tayyip Erdoğan’a bol yağ, onun acemi propagandası. 

Merak ettim, iki gündür bu gazeteleri kim yapıyor, kimler hazırlıyor, diye. Öğrendiğim kadarıyla, durum şu.

İşten el çektirilen gazetelerin gerçek yönetmenleri yazı işleri kadrosuna tavsiyede bulunuyor:

“Siz şimdilik sabredin, işsiz kalmayın ve burada devam edin”.

Sayfaları çizen, grafikleri yapan, haberleri yerleştiren arkadaşlar, bu tavsiyeye uyarak, görevlerini sürdürüyor.

Peki, haber başlıklarına, hangi haberlerin yayınlanacağına kim karar veriyor? Havuz medyasından getirilen birileri, adlarını sanlarını, gazeteci kimliklerini bilen yok. Zuhur eden kişiler.

Genel yayın yönetmeni olarak düşünülen kişi ki, Saray’ın onayından geçer mutlaka, şu sıralarda bol bol ekranlarda görünen, eskiden öyle olmasa da, galiba bir kaç yıldır AKP’nin peşine takılan bir gariban. Malum medyada bir de “köşe yazısı” yazıyor. “Anneme gazeteci olduğumu sakın söylemeyin, o beni gazeteci zannediyor” tipinin temsilcilerinden biri.  Elifi görse, mertek sananlar kervanından.  Ne ise, önünde sonunda “gazeteci kılıklı” bu adamların mesleki süreleri de, kısa süre içinde tarihin karanlıklarına gömülecek.

Burada terslikler dizisinin bir başka halkası şu. Akın İpek’i hem can düşmanı ilan ediyor, şirketlerine el koyuyor, ona yakalama emri çıkartıyorlar, hem de el koydukları gazeteleri yine Akın İpek’in cebinden finanse ediyorlar. Akın İpek’in parasıyla Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin propagandasını yapıyorlar.

Baskı karşısında kimse pes etmiyor, etmeyecek. Bugün ve Millet gazetelerindeki gerçek gazeteciler de, öyle. Onlar şimdi bir hazırlık içinde. Büyük olasılıkla salı günü “Özgür Bugün” adıyla bir gazete çıkartıyorlar. Sekiz sayfa, bir lira. İlan yok, zaten bu koşullarda nasıl olsun. “Özgür Bugün’de” çalışacak arkadaşlar ve yazarlar ilk anda gelir elde edemeyecek, ilk anda gönüllü çalışmak söz konusu. Gazete, sayfalarını sadece kendi yazarlarına değil, basın özgürlüğünü, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunan yazarlara da açacak.

“Özgür Bugün” geçmişte Türk Basınında, farklı zamanlarda, değişik nedenlerle yaşanan olaylarından birine benziyor. Bunlar arasında en çarpıcı olanı şu.

1946 yılında Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Mustafa Mim Uykusuz bir mizah dergisi çıkartıyor: Marko Paşa. Mizah tarihimizin efsanevi, şanlı dergilerinden biri.

O sırada tek parti iktidarı var, özgürlükleri frenleyen bir iktidar. Böyle dönemlerde, dünyadaki örnekleri gibi, mizah büyük iş yapıyor, geniş okuyucu kitlelerine ulaşıyor. Marko Paşa da öyle. Bu haftalık derginin tirajı altmış bini buluyor. İktidarı çok eleştirmesi nedeniyle, o zaman kayyum yok, sık sık kapatılıyor. Dergi kapatılmayla da dalga geçiyor, “toplatılmadığı zaman çıkar” ya da “yazarları hapiste olmadığı çıkar” gibi kapaklarla yayınlanıyor.

“Özgür Bugün” ile benzerlik şurada. Dönemin iktidarı Marko Paşa’yı kapatıyor, derginin yazarları onun yerine ertesi hafta  yeni bir dergi çıkartıyor, “Merhum Paşa”. Merhum Paşa kapatılıyor, yerine “Malum Paşa” çıkıyor, o kapatılıyor, yerine “Yedi Sekiz Hasan Paşa”, kapatılınca, “Hür Marko Paşa”, o da kapatılınca, “Bizim Paşa” çıkıyor.

Bugün kapatılmıyor, el konuyor, yerine “Özgür Bugün” çıkıyor.

Marko Paşa serüveni basın özgürlüğü açısından tarihi örnek değerinde bir direniş. “Özgür Bugün” onun bir örneği, hangi siyasal fikirde olsun, benim fikrimle ister bağdaşsın, ister ters düşsün, değil mi ki, basın özgürlüğünü, temel hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi  savunacak, ona  şimdiden “hoş geldin” demek istiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"