15 Ağustos 2018

Çelikle başlayan "ticaret savaşı"

Bizimle “ticaret savaşı”, Rahip Brunson tartışmasıyla başlıyor... Nerede, nasıl sonuçlanacağını kestirmek güç

24 Ağustos 2016, Amerika’daki çelik kralları ortak bir açıklamada bulunuyor:

“Başkanlık seçiminde bizim başkan adayımız Donald Trump’tır, biz Trump’ı destekliyoruz."

Bu açıklama ABD Başkanlık seçimlerinden bir buçuk iki ay kadar önce.

3 Eylül 2016, Hillary Clinton’a rakip Başkan adayı Trump:

“Çelik üretimi Amerika için en hayati üretimlerden biridir, çelik üreticilerini sonuna kadar koruyacağımı ilan ederim."

7 Mart 2018, saat 07.00.

Trump çelik üreticilerine diyetini ödemek üzere harekete geçiyor, “Çin’den ithal ettiği çelik ürünlerine” yüzde 25 ek vergi getiriyor.

9 Mart 2018, Çin boş durmuyor.

“Amerika’dan ithal ettiği çelik ürünlerine” yüzde 25 ek vergi getiriyor.

6 Temmuz 2018, saat 07.00.

Trump işi büyütüyor ve olayı ticaret savaşına dönüştürüyor.

Çin’den ithal ettiği 34 milyar dolar değerindeki toplam 800 ürüne yüzde 25 ek vergi getiriyor.

7 Temmuz 2018, Çin anında tepki veriyor, açık ve haklı bir misilleme.

Amerika’dan ithal ettiği 34 milyar değerindeki ürünlere yüzde 25 ek vergi getiriyor.

9 Ağustos 2018, bir hafta önce.

Amerika Çin’den ithal ettiği 500 milyar dolarlık ithalata ek vergi getireceğini ve bu yönde çalışmalara başlandığını açıklıyor.

Bu açıklama tam da bizde TL’nin dolar karşısında değer kaybına denk düşüyor. Çin parası Yuan dolar karşısında değer yitiriyor.

Kennedy cinayeti

Pek çok filme ve romana konu olan, pek çok polisiye senaryoların merkezine oturan ABD Başkanı Kennedy’nin öldürülmesi...

1963 yılında bir suikast soncunda ölen Kennedy’nin katilleriyle ilgili sayısız komplo teorisi, sayısız ihtimaller üzerinde duruluyor. Cinayetin üzerinden 55 yıl geçmesine rağmen, hâlâ aydınlanmayan, gerçek katilleri hala bulunamayan bir cinayet.

Düşünün, Amerika’da başkan öldürülüyor, faili meçhul kalıyor.

O sayısız senaryolardan biri de “çelik krallarının suçlanmasına” dayanıyor.

Çelik... Adına savaşlar çıkan, adına dünya çapında topluluklar kurulan vazgeçilmez bir sanayi ürünü...

Çelik... Pek az şey bilen Trump’ın, en iyi bildiği konulardan biri.

Birinci ve ikinci dünya savaşları

Avrupa’da her yere pankartlar asılıyor.

Bir kadın işçi pazusunu gösteriyor, o resmin altındaki yazı, “we can do it." “Biz yapabiliriz."

Kadınlar çelik üretiminde çalışıyor, çünkü erkekler savaş alanlarında çarpışıyor.

Birinci Dünya Savaşı'ndaki bu pankartlar İkinci Dünya Savaşı'nda değişmiyor. Yine her yerde kadın afişleri, “we can do it."

Avrupa ve Amerika, ne olursa olsun, çelik üretiminden hiç bir biçimde vazgeçmiyor.

Çelik... Sanayinin en önemli, vazgeçilmez girdisi.

1951 Avrupa

Çeliğe verilen önem o kadar fazla ki, çelik o kadar önemli ki, bugünkü Avrupa Birliği’nin ilk temeli “çelik üzerine” atılıyor.

Avrupa Birliği'ne giden yolun ilk adımı 1951 yılında atılıyor.

O tarihte altı ülke (Almanya, İtalya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg) tarafından atılan adımın adı “Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu."

Yıllar içinde o “topluluğun” adı 1973’te Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), 1993’de Avrupa Birliği (AB) oluyor.

Avrupa’da çelik öyle, Amerika’da da öyle...

Trump’ın Amerika’daki çelik krallarından aldığı destek karşılığında, Başkan olduktan sonra onlara getirdiği “vergi koruması” önce Çin ile başlıyor, onu Türkiye izliyor. Çin’den çelik ithalatına yüzde 25 ek vergi Mart’ta, bize uyguladığı ek vergi geçen hafta.

Trump'a suçlamalar

Trump’ın ek vergilerle başlattığı “ticaret savaşı” tamamen kendi girişimi. O kadar ki, en yakın ekonomi başdanışmanı Gary John ek vergileri onaylamıyor ve görevinden istifa ediyor.

Çin ile başlayan ve bize sıçrayan, merkezinde “çelik” olan  “ticaret savaşı” tam bir Trump sersemliği, Trump çılgınlığı.

Amerikan medyası dahil, Batı medyasında Trump üzerine yazılan yazılar inanılmaz. Onu "aptallık ve salaklıkla” suçlamalara kadar uzanıyor.

Türk - Amerikan savaşı

Trump’ın Çin ile başlattığı “ticaret savaşı”, kendine göre, ekonomik nedenlere dayanıyor.

Bizimle “ticaret savaşı” ise, Rahip Brunson tartışmasıyla başlıyor, yani siyasal bir sorunu ekonomik savaşla, ekonomik baskıyla çözme girişimi.

O bizden ithal ettiği çelik ve alüminyuma vergi getirince, Türkiye de buna misillemede bulunuyor. Amerika’dan ithal edelin pek çok ürüne ağır ek vergiler getiriliyor.

Hem siyasal, hem ekonomik olarak tırmanan bir gerilim.

Nerede, nasıl sonuçlanacağını kestirmek güç.

Yazarın Diğer Yazıları

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

"
"