Avusturya Dışişleri Bakanlığı'nda "alt düzeyde bir memur" kendisini bakanlığa davet ediyor, "bu konuşma nedir, siz ne demek istiyorsunuz" diyerek, bir anlamda sorguluyor. Böyle bir tavır ve sözler, açıkça "diplomatik küçümseme" faslına dahil.
Avusturya basını bir kaç gündür "bir büyükelçi" ile ilgili hem haberler yapıyor, hem yorumlar yazıyor, üstelik ağır ifadeler kullanıyor.
Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun hakkında...
Eleştirilerin, biraz daha ileri gidersek, suçlamaların ana başlığı var:
"Türk Büyükelçi Ceyhun Hıristiyan değerlerini aşağıladı."
Bayram harçlığı
Ramazan’ın son günlerinde Avusturya’nın başkenti Viyana’da "Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı" öncülüğünde bir iftar düzenleniyor. Amaç, Viyana’da yaşayan ihtiyaç sahibi öğrencilere bayram harçlığı ve çeşitli armağanlar vermek.
Büyükelçi Ozan Ceyhun o etkinliğe giderek, bir konuşma yapıyor. Avusturya medyasında yer alan haberlere göre, Ceyhun:
"Hıristiyanlar kutsal günleri olan Noel ve Paskalya’da birbirlerine hediye almıyor, bizim yaptığımız gibi, yardımlaşmaya girmiyor, o günlerde evlerinde dört duvar arasında bencilce oturuyor."
Eldeki video kaydına göre, Ceyhun daha sonra uzun uzun Tayyip Erdoğan’ı övüyor.
Video kaydı basına
Avusturyalılar bu sözlerden çok alınıyor, "Ceyhun’un Avusturya ve Hıristiyan değerlerini aşağıladığını" öne sürüyor.
Konuşma hemen Almanca’ya çevriliyor, medya konuşmayı ertesi gün yayınlıyor ve eleştiriler sağanak gibi yağıyor. "Diplomatların bu tür görevleri olmadığından" başlayan, bu konuşmanın "Avusturya - Türkiye ilişkilerini gergin hale sokabileceğini" belirten yorumlara kadar...
"Yanlış anlaşıldım"
Medyanın eleştirileri üzerine Türkiye’nin Viyana Büyükelçiliği Ozan Ceyhun’un ağzından medya organlarına yazılı açıklama gönderiyor. Ceyhun o açıklamada şunları söylüyor:
"Konuşmam yanlış anlaşılmış ve çarpıtılmıştır. Hıristiyan ya da Müslüman olsun, ben belirli bir inancın mensupları hakkında bir açıklama yapmadım. Bugünün tüketici toplumunda, Noel’i kendine hediye aldırmak için hediye veren, bunu dünyevi gören, büyük kitleye atıfta bulundum. Bilerek, bencil kelimesini kullanmadım, ancak insanların bencilliğini vurguladım. Benim eleştirdiğim, değerli geleneklerin unutulması ve yabancılaştırılmasıdır."
Bu sözlerin ne gereği varsa!..
Yine de, eleştiriler ve o açıklama orada kalmıyor. Olay ilgi çekici biçimde tırmanıyor.
Derneklerin verdiği rahatsızlık
Ceyhun önce Avusturya Dışişleri Bakanlığı'na çağırılarak uyarılıyor, ardından Entegrasyon Bakanı Susanne Raab geçen çarşamba günü Ceyhun’la görüşüyor. Raab görüşme sonrasında şunları söylüyor:
"Avusturya gelenekleri ile Hıristiyan değerlerine saygısızlığı hiç bir şekilde göz ardı etmeyeceğimi açıkça belirtmek isterim."
Ardından daha temel bir vurguda bulunuyor:
"Adı geçen etkinlikle ilgili kurumun, kültür ofisi, dini ya da siyasi niteliği olup olmadığı, ayrıca Avusturya devletine karşı bir tutumu olup olmadığı kontrol ediliyor.
Avusturya’da faaliyet gösteren derneklerin finansal anlamda Türkiye’den destek görmesi, Türkiye göçmenleri açısından entegrasyona (bütünleşmeye, y.d.) zarar vermektedir. O nedenle dernekler bu yönüyle de denetlenecektir. Avusturya’daki İslami dernekler daha yakından incelenecektir. Bu tür dernekler temel demokratik değerlerimizle çelişmektedir."
Konu çok daha köklü sorunlara uzanıyor.
İşin özü
Olayın özeti bu. Gösterilen tepkilerin bir kaç boyutu var.
Önce, Ceyhun’un açıklaması... Malum, bir gelenek var, birisinin söylediği sözler tepki topladığında, o kişi hemen çıkıyor ve "yanlış anlaşıldım, sözlerim çarpıtıldı" diyor, burasını geçelim.
Sonrasında...
"Biz aslında büyükelçi sorunu yaşıyoruz." Son yıllarda keyfi yönetim Dışişleri’ne de sıçrıyor. Asırlık bir kurum "eşe, dosta ve bizden olanlara" açılıyor. Büyükelçilikler meslekten yetişmeyen, gerek yabancı dil, gerekse yürütülen işin gereği ve incelikleri açısından diplomasiden zerre kadar anlamayan kişilere teslim ediliyor. Ozan Ceyhun bunun son örneği.
Ayrıca... Dış politikanın Ankara’da ve yurt dışında çuvallamasında meslekten yetişenlerin dışlanmış olması, ciddi rol oynuyor. Merak ediyorum, yurt dışındaki büyükelçiliklerden Ankara’ya acaba ne ölçüde farklı bir tez, ne ölçüde yapıcı bir yorum ya da öneri gidiyor?..
Ceyhun'a göndermeler
Avusturya medyası, tahmin edersiniz, Ozan Ceyhun’un "geçmişteki zikzaklı, birbirine yüz seksen derece ters siyasi maceralarını" diline dolamış durumda.
"Almanya’da Yeşillerden SPD’ye (Alman Sosyal Demokrat Partisi), oradan CHP yandaşlığı, keskin AKP karşıtlığı, Kıbrıs’ta ve İstanbul Şişli’de CHP Belediyesine danışmanlık, şimdi AKP’ye ve Erdoğan’a övgülerinden geçilmeyen bir portre..."
Geçmişte Erdoğan’ı nasıl eleştirdiği de ele alınıyor, günümüzde onu yücelten söz ve davranışları da...
Sanıyorum, tepkinin kaynağında bu "hızlı dönüşler" de rol oynuyor.
Ve çok başka bir rahatsızlık...
Sadece Avusturya değil, pek çok Avrupa ülkesi oralardaki dini eğilimi ağır basan derneklerden rahatsız... Zaten Bakan da söylüyor, onların Türkiye tarafından mali ve siyasi açıdan desteklendiğini, demokrasinin temel değerleriyle çeliştiğini...
Seçim zamanlarında oralarda mitingler düzenlemek filan... Zaman zaman mitingilere izin verilmediği gibi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda’da sınır dışı edilmesi...
Ha içeride, ha dışarıda, skandaldan bol ne var!..