06 Aralık 2015

Bir büyükelçiden Dışişleri'ne dersler

Diplomatlık nasıl yapılır? Yalakalık yapmadan iktidar sahiplerinin saygısı nasıl kazanılır?

Bıktıran gerçek, AKP’nin dış politikası pek çok ülke ile ilişkilerimizin gerilmesine, daha da öte, bozulmasına yol açıyor. Bunlardan biri de, Sırbistan.

2008’de önünü arkasını düşünmeden, her zamanki gibi, tam  gayretkeşlik örneği, Kosova bağımsızlığını ilan ettiğinde, Türkiye Kosova’yı acele tanıyor, dünyada tanıyan üçüncü ülke olarak. Bağımsızlığını ilan eden bir ülkeyi elbet tanırsın da, bunun adabı, erkanı, usulü, diplomatik manevraları olur, birini tanırken, diğerini küstürmez, ilişkilerini bozmazsın. AKP ile ne mümkün.

Kosova’nın acele tanınması Sırpların canını fena halde sıkıyor, onlardan kopmuş bir ülke. Sırbistan Hükümeti Şubat 2008’de Ankara’daki Büyükelçisini geri çekiyor, Ankara ile diplomatik ilişki düzeyini indiriyor. Ayrıca, Kosova’yı tanıyan ülke büyükelçilerinin güven mektubunu kabul etmiyor.

Güven mektubu kabul edilmeyen bir büyükelçi, gittiği ülkede kolunu kıpırdatamaz, hiçbir diplomatik faaliyette bulunamaz,  süs gibi, oturduğu yerde, oturur. Bir süre sonra da, tıpış tıpış geri dönmek zorunda kalır.

Kosova anlaşmazlığı sırasında bizim Sırbistan (Belgrad) Büyükelçiliği boş. Bu gerilim sürerken, dış politikada feleğin çemberinden geçmiş diplomat Süha Umar, Belgrad’a büyükelçi atanıyor.

O ortamda gitsin mi, gitmesin, gidip de, güven mektubunu sunmak için Sırp Cumhurbaşkanı kendisini kabul etmez ise, rezil olup geri dönmek var, Umar bu riski göze alıyor, Ankara’nın kaygılı ve şaşkın bakışları arasında Nisan 2008’de Belgrad’a gidiyor.

 

500 yıl sonra

 

 

“Belgrad Macerası” bu heyecanla başlıyor. Süha Umar iki buçuk yıl Belgrad’da büyükelçilik sonrasında, yaş nedeniyle emekli oluyor.

Daha önce Amman’da Büyükelçilik, dünyanın çeşitli ülkelerinde çeşitli düzeylerde Dışişleri görevlisi, ikili ve uluslararası görüşmelerin diplomatı.

Umar Belgrad Macerasını başından sonuna kadar bir kitaba döküyor. “Belgrad 500 Yıl Sonra” başlığı ile yazdığı kitap, sadece Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin pek çok yönünü, ayrıca o gerilimin nasıl sona erdirdiğini anlatmakla sınırlı değil.

Bir büyükelçinin bulunduğu ülkede karşılaştığı sorunları nasıl çözdüğünü göstermesi açısından dışişlerine derslerle dolu.

Sadece bu değil, AKP ile DNA’sı iyice çürüyen Dışişlerine, şu anda görevde bulunan diplomatlara, hangi durumlarda, nasıl davranmak gerektiğini anlatması açısından da, ayrı bir değer taşıyor.

 

Keyfilik

 

Örneğin, bir Büyükelçi kendi ülkesinin Başbakanını nasıl karşılar, Cumhurbaşkanını nasıl karşılar? Diplomatik gelenek nasıl işler?

AKP ile bunlar iyice karıştığı için, Umar’ın Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ı Belgrad’da nasıl karşıladığını, yazdığı kitapta okumak gerek.

Bu çok sıradan örnek ama, önemi şurada. Şu anda devletin gelenekleri bozulmuş, keyfileşmiş, Umar bu keyfiliği anlatarak, Dışişlerini uyarıyor.

 

Çok yönlü

 

 

Ama, asıl bir Büyükelçi bulunduğu ülkede nasıl saygınlık kazanır, aynı anda kendi ülkesine nasıl katkıda bulunur? Sanattan politikaya, yurt dışı yatırımlardan çok yönlü diplomatik ilişkilere kadar. Umar bunları somut örneklerle anlatıyor kitabında.

Hele de, o ülkede Müslüman bir azınlık varsa, bizimkilerin oraya buraya karışıp, işleri çıkmaza soktuğunda, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na rağmen, bir Büyükelçinin iğne deliğinden iplik geçirircesine, sorunu nasıl çözdüğünü bu kitapta okumak mümkün. Bu karmaşa pek çok kez yaşanıyor, her sefer Davutoğlu Süha Umar’a teşekkür etmek zorunda kalıyor.

 

Tarihten bugüne

 

 

Binlerce anı kitabı var, o kitapların bazılarında eksik olan bir yön “Belgrad 500 Yıl Sonra” anılarında tamamlanıyor.

Adından da belli, Umar kitapta sık sık tarihe dönüyor. Aktardığı bir olayı, mekanı ve zamanı kullanarak tarihteki yerine oturtuyor. Hem keyifli anlatıyor, hem gerekli bilgiyi veriyor. Bu açıdan:

Umar’ın Belgrad anılarını anlattığı kitabı Dışişlerine derslerle dolu. Diplomatlık nasıl yapılır? Yalakalık yapmadan iktidar sahiplerinin saygısı nasıl kazanılır? Bu iktidarla hiçbir biçimde bağdaşmayan siyasal fikrine rağmen, bu iktidar sahipleri bir Büyükelçinin gözünün içine nasıl bakar? Bozulmuş diplomatik ilişkiler rayına yeniden nasıl sokulur? Bulunduğu ülkede günlük hayata bir Büyükelçi nasıl katılır? Ve Büyükelçilikte birlikte çalıştığı insanlarla ilişkiler?

Umar hiçbir görev ve kademe tanımadan,  başta Sırp Cumhurbaşkanı ve Başbakanı olmak üzere, Dışişleri Bakanı ile de diğer bakanlarla da, üniversite rektörü ile de, iş adamıyla da dostluk kuruyor. Yerine göre, onlarla eğlenceye de katılıyor, sıkı iş ve diplomatik pazarlık da yürütüyor.

Kan kaybeden ve ağırlığını çoktan yitiren Dışişleri bu kitabı okur ve dersler çıkartırsa, belini belki yeniden biraz doğrultabilir.

“Belgrad 500 Yıl Sonra” akıcı Türkçesiyle iyi bir anı kitabı.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"