24 Ekim 2017

Belediye başkanlarının istifası eşittir 2019 telaşı

Kendisi bile, “İstanbul’a ihanet ettik”’ dediğine göre, İstanbul’da AKP’nin bu “ihanet” nedeniyle oy kaybı ciddi boyutlarda

İstanbul dünyanın en güzel kentlerinden.

“Rant hırsı” uğruna, İstanbul’un güzellikleri her gün birer birer yok oluyor.

İstanbul, Boğaz, Avrupa, Anadolu, iki kıtaya uzanan kent dünyaya bedel.

İki kıtadan birinden diğerine geçmek bir kabus. Üç köprü var, karşıdan karşıya geçmek,  denizden yedi sekiz dakika sürerken, köprüden geçişe dönüştüğünde, ortalama bir buçuk, iki saat.

Kentin içinde, hangi gün ve hangi saatte olursa olsun, İstanbul’da trafik artık dünyada en kötü ikinci kent.

İstanbul’a yağmur yağmaya görsün, denizle birleşen kara, sel taşkınına uğrayan caddeler, sel baskınına uğrayan binalar, selde yüzen arabalar.

Hatta, selde boğulan insanlar.

 

“Derelerin intikamı”

 

2009’da yine bir yağmur, otuz bir kişi hayatını kaybediyor. Tayyip Erdoğan o gün teşhisi koyuyor:

“Derelerin intikamı”.

Yani, dere yataklarına bina yapınca, yağmur yağdığında, bilanço ağır oluyor, insanlar hayatlarını kaybediyor. Nitekim, daha sonra benzer bir olay yaşanıyor, dere yatağına yapılan bir şirkette çalışan sekiz kadın sele kapılan minibüste can veriyor.

Ne beklersiniz?

Demek, derelere bina yapılmayacak. Gidin bakın, Anadolu yakasından Atatürk Havalimanı’na yakın bölgelere kadar 2009’dan sonra derelere yeni AVM ve oteller yapılmış durumda.

Hani, nerede “derelerin intikamından” duyulan pişmanlık?

 

1994-2017

 

İstanbul’u yirmi yılı aşkın süredir aynı zihniyet yönetiyor.

1994’te Tayyip Erdoğan, ardından Ali Müfit Gürtuna, sonra Kadir Topbaş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.

Yirmi yıl içinde trafik çilesi daha da ağırlaşıyor.

Bir yağmurda hâlâ İstanbul’a sele boğuluyorsa, yirmi yıl aşkın süredir nerede bu altyapı?

Erdoğan’ın söylediği “ihanetlerden” biri bu olsa gerek.

Bir başkası ise, mantar gibi türeyen AVM’ler, yüksek binalar.

İstanbul’un trafiğini ve havasını felç eden bir yapılaşma.

Son yirmi küsur yılın ağır bilançolarından biri. Hepsine bu belediye başkanları döneminde izin veriliyor. Ve kent yaşamaz hale geliyor.

Yüksek binalar kentin rüzgâr akımını kısırlaştırıyor, “hava kurşun gibi” ağırlaşıyor.

Yeni hava limanı, yeni köprü, yüksek binalar derken, göletler kurutuluyor, ormanlar kesiliyor, su önümüzdeki dönemde dev bir sorun olarak kendini gösteriyor.

“Rant hırsı” uğruna, İstanbul her gün bir güzelliğini daha yitiriyor. İstanbul’da yaşamak artık kâbusa dönüşüyor.

Bütün bunlara İstanbul’un aldığı göç eklendiğinde, İstanbul çekilmez halde. Ve Erdoğan iki gün önce itiraf ediyor:

“İstanbul müstesna bir şehirdir, ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, bu şehre ihanet ettik ve hala da ediyoruz, bundan ben de sorumluyum”.

Kent bilimcileri, çevrecileri, mimarları hiç dinlemezsen, hattâ uyarılara karşı anında o bilim insanlarını suçlamaya kalkarsan, hep kendi bildiğini okursan, olacağı bu.

1994-2017... Elbette sen de sorumlusun, üstelik en çok sorumlu olan sensin.

 

Belediyeler

 

“Biz bu kente ihanet ettik ve bundan ben de sorumluyum”, büyük bir itiraf. Şimdi “ben bundan nasıl dönerim” telaşı başlıyor.

Erdoğan aynı konuşmada konuyu belediyelere ve adını vermeden 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimine getiriyor:

“Türkiye’de belediyeler iktidar olmanın iktidarda kalmanın kilididir. Çünkü, demokrasi belediyelerde başlar. Yerel yönetim bu yanıyla güçlü değilse, hiçbir partinin iktidarda başarı şansı yoktur. 2019 için de, bu aynı olacaktır Mart ve Kasım ayları... 2019’daki diğer seçimlerin de anahtarı mart ayındaki mahalli idareler seçimlidir. Biz hazırlıklarımızı bu anlayışla yürütüyoruz”.

Bu cümleler, bazı AKP belediye başkanlarının tasfiyesini açıklamaya yetiyor.

Madem belediyeler iktidar olmanın kilidi ve İstanbul ve Ankara başta, bazı büyük kentlerde belediye başkanlarının istifasını istiyor, demek ki, AKP o kentlerde oy kaybetmeye başlıyor.

Kendisi bile, “İstanbul’a ihanet ettik”’ dediğine göre, İstanbul’da AKP’nin bu “ihanet” nedeniyle oy kaybı ciddi boyutlarda. Ankara’da Melih Gökçek’i istifaya bu kadar zorladığına göre, benzer oy kaybı Ankara için de geçerli.

İstanbul ve Ankara’yı kaybeden, diğer seçimleri de zaten kaybediyor demektir.

Belediye seçimleri 2019’da, Cumhurbaşkanlığı seçimi de 2019’da.

Önümüzde bir buçuk yılı biraz aşkın sürede bu belediyelerde halkı memnun edecek hizmetleri sağlayamaz ise, kendisi için Cumhurbaşkanlığı seçimini tehlikede görüyor.

Bazı belediye başkanlarının tasfiyesi doğrudan kendi Cumhurbaşkanlığı seçimiyle bağlantılı.

Erdoğan 2019 Cumhurbaşkanlığı seçim telaşına kapılmış görünüyor. Bundan böyle hep bu telaşla yaşayacak.

Yazarın Diğer Yazıları

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

Suriye cehenneminde Ankara’nın PKK manevrası

Her ne kadar PKK’nın Suriye’deki kolu olsa bile, YPG’nin yenilmesi PKK’nın Türkiye’de devre dışı kalma sürecini başlatıyor olabilir. Bu da Apo’nun yapacağı muhtemel çağrının önemini azaltıyor olabilir

"
"