30 Ekim 2021

“Aman Amerika, canım Amerika” çağrısı fena tosladı

Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan’ın 17 Ekim tarihinde “Biden Yönetimine” yakınlığı ile bilinen bir Internet sitesinde “Türkiye ile Amerika Arasında Uzlaşma Zamanı Geldi” yazısı yayınlanıyor. “Amerika’yı Türkiye ile dostluğa ikna etmeye çabalıyor”. Ancak, o yazı ağır bir kazaya kurban gidiyor!..

“Türkiye ile uzlaşma zamanı geldi”.

 Devamı var:

“Türkiye’nin sizin için alternatifi yok”.

Devamı var:

“Türkiye gibi, güvenilir bir partner bulmak artık zordur”.

Devamı var:

“Türkiye’nin size sunabileceği çok yönlü imkanlar vardır”.

Devamı var:

“Bir kriz anında Türkiye, sizin ihtiyaç duyacağınız bir dost olarak yanınızdadır”.

Bunlar Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan’ın ifadeleri. 

Defense one 

Amerika’da iktidardaki “Biden Yönetimine” yakınlığı ile bilinen bir internet sitesi var:

“Defense One”.

Murat Mercan 17 Ekim tarihinden, iki hafta önce bu siteye bir yazı yazıyor. Yazının başlığı şu:

“Türkiye ile Amerika Arasında Uzlaşma Zamanı Geldi”.

Yazı baştan sonra Türkiye ile Amerika’nın birlikte çalışması gerektiğini vurguluyor. Daha da önemlisi:

“Amerika’yı Türkiye ile dostluğa ikna etmeye çabalıyor”.

O çaba çerçevesinde ne Avrasya kalıyor, ne transatlantik topluluğu, ne başka coğrafyalar. Varsa yoksa, Türk - Amerikan dostluğu ve işbirliği!.. 

Ankara’nın onayı 

Bir büyükelçi, bulunduğu ülkede, o ülkedeki iktidara, yana yakıla böyle bir çağrıya gerek duyuyorsa...

“Bu, o ülkeler arasındaki gerginliğin itirafından başka bir şey değildir”.

Türk - Amerikan ilişkilerindeki gerginlik herkesin malumu.

Ama, büyükelçinin bu gerginliği dile getirmesi ve ilişkilerin düzeltilmesi için çağrıda bulunmasının başka bir anlamı var:

“Böyle bir yazının Ankara’nın onayı ve bilgisi dışında yazılması söz konusu değil”.

O yazıyı iktidara yakınlığı ile bilinen bir Internet sitesinde yazarak, “Başkan Biden ve Yönetimine açıkça mesaj” gönderiyor.

Demek ki, Ankara Amerika ile ilişkilerin yumuşatılması için can atıyor ve bunu oradaki Büyükelçi aracılığıyla deniyor.

Tayyip Erdoğan’ın yerine ve adına, Türkiye’nin temsilcisine “Biden Yönetimini ikna” görevi veriliyor.

17 Ekim - 18 Ekim 

Ancak, o yazı ağır bir kazaya kurban gidiyor!..

Murat Mercan’ın yazısı 17 Ekim’de yayınlanıyor.

18 Ekim’de ise... Yani, ertesi gün Ankara’da hiç hesapta olmayan uluslararası bir kriz patlıyor.

“On büyükelçi, Osman Kavala’nın AİHM kararı doğrultusunda serbest bırakılmasını isterken,  Türkiye’yi hukukun üstünlüğüne davet eden bir açıklama yapıyor.

Açıklamada Amerikan Büyükelçisi'nin de imzası var.

Üstelik, Amerikan Basınında yer aldığına göre, o açıklamanın arkasında Biden Yönetimi var”.

Derken görülmemiş kriz...

On büyükelçinin “persona non grata”, istenmeyen adam ilan edilmesi kararı...

Sonra, bir takım kulplar bularak, geri dönüş... 

Vazo bir kez daha kırıldı 

Geri dönüş için çeşitli bahaneler öne sürülürken, kriz sözde atlatılmış gibi görünürken...

Gerçek olduğu yerde duruyor.

“Onarılmak istenen vazo bir kez daha kırılıyor”.

Bir yandan “Türkiye’den daha iyi dost bulamazsın” çağrısı var, ertesi gün adamın Büyükelçisini “ülkeden kovmak” var. 

Bugün Roma 

Talihsiz diplomatik çöküş bugün Roma’ya uzanıyor.

Roma’da bugün ve yarın G - 20 Zirvesi var.

Açıklama yapan on büyükelçiden dördünün ülkesi bugünkü zirvede yer alıyor, “Amerika, Kanada, Fransa ve Almanya”.

Ve zirveye Tayyip Erdoğan da katılıyor.

Sen adamların Büyükelçilerini ülkenden kovmaya kalkıyorsun ve bugün o adamlarla aynı masada bir araya geliyorsun!..

Hatta, inadını sürdürüyor, 98 yıldır devam eden diplomatik bir geleneği kırıyorsun, o Büyükelçileri dün Cumhuriyet’i kutlama törenlerine davet etmiyorsun.

Bugün Roma’da kim bilir neler yaşanacak, ne ilginç görüntüler ve fotoğraflar ortaya çıkacak!.. 

12 Eylül’de bile 

On büyükelçinin açıklamasını AKP “içişlerine karışmak” olarak niteliyor, kıyamet bu gerekçe ile kopuyor.

Oysa...

“12 Eylül askeri darbe dönemini hatırlıyorum.

O dönemde Avrupalı parlamenterler gruplar halinde Türkiye’ye geliyor, askeri hapishaneleri dolaşıyor, tutuklularla konuşuyor, işkence var mı, yok mu, onu araştırıyor.

Ayrıca, basın dahil, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geliyor, askeri darbe yönetimi bütün bunlara izin veriyor. Sesini çıkarmıyor”.

Gelenler ağır eleştiriler içeren raporlar yazıyor.

Ancak, askeri dönemde bile, hiç kimse kalkıp “bunlar biçim içişlerimize karışıyor” diye bağırmıyor.

Şimdi Roma...

Dikkatle izlemek gerek. 

Zaten kimse beklemiyor 

Amerika ve Roma’dan tümüyle bağımsız...

Cumhuriyet’in kuruluşu yıldan yıla artan coşkuyla kutlandığı gibi, dün de Türkiye’nin dört bir köşesinde sabahtan başlayarak, sokaklarda ve televizyonlarda “demokrasi vurgusuyla” kutlanıyor.

Ayrıca, resmi kutlama töreni var, Erdoğan tebrikleri kabul ediyor.

On büyükelçinin çağrılmadığı törene kim katılmıyor?..

“Adli yılın açılışına katılan, New York’taki Türk Evi’nin açılışına katılan, nerede iktidar lehine olabilecek bir toplantı ya da etkinlik varsa, kendisini orada acele gösteren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Cumhuriyet’i kutlama ve tebrik törenlerine katılmıyor”.

Hiç sürpriz değil, zaten kimse de, onun katılmasını beklemiyor. Herkesin olduğu gibi, benim de aklıma bile gelmiyor ama, haberlerde katılmadığını görünce, bir not olarak altını çizmek istiyorum.

Cumhuriyet ve Ali Erbaş!..

İktidar değiştiğinde, ilk gidecekler arasında o da var!..

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"