03 Ekim 2025

AKP’ye hâlâ oy veren yüzde 30 kimlerden oluşuyor?..

19 Mart’tan bu yana CHP lideri Özgür Özel olağanüstü çabayla haftada iki miting düzenleyerek, bütün Türkiye’yi dolaşıyor. Her soruna parmak basıyor. Semeresini görüyor, CHP’nin oyu yükseliyor. Ancak, özellikle sosyal yardım alanlara seslenmesi gerek. İktidara gelirse, onları sosyal yardımların devam edeceğine inandırması gerek

“Siyaset sahnesine çıktığımızdan bu yana, meşruiyetin kaynağı millettir dedik.

(...) Bütün siyasi hayatımız boyunca hep sandıktan çıkan iradeden aldığımız yetkiye dayandık.

(...) Milletin iradesini her alanda egemen kıldık. Türkiye’de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündeki hayatta, milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur.”

Okurken ya da dinlerken güzel geliyor değil mi?..

Meclis’in açılışında Tayyip Erdoğan’ın sözlerinden bir bölüm bunlar.

Nutuk atmaya gelince, Erdoğan büyük laflar etmekten hoşlanıyor.

Yedi milyonun iradesi

Kürsüden söylenen sözlerle yaşadığımız gerçekler birbirini tutmuyor.

Tam bir yıl önce Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla başlayan CHP’li belediyelere yönelik yargı operasyonu 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla yeni bir aşamaya geçiyor. Ardından bazı büyükşehir ve ilçe belediye başkanları tutuklanıyor.

Tutuklu CHP’li belediye başkanlarına verilen oylara bakıldığında...

Yaklaşık yedi milyon seçmenin iradesi tutuklu!..

Erdoğan’ın vurguladığı sandıktan alınan yetki...

Hiçe sayılıyor.

İnsanca yaşamak mı?..

Pek çok sorunla boğuşan bu ülkenin insanları en başta...

Eğitime,

Sağlığa,

Adalete,

İnsanca yaşanabilecek gelire...

Ulaşamıyor.

Hakkını elde edemiyor, sefalet içinde kıvranıyor. Kira, enflasyon belini fena halde büküyor.

Nüfusun yüzde 20’si, her beş kişiden biri yoksul.

Yine de yüzde 30

Buna rağmen...

Anketlere bakıldığında, AKP hala yüzde 30 dolayında oy alıyor.

Bir ara yüzde 49’ları yakalayan AKP, başta ekonomik çöküşle birlikte, çeşitli nedenlerle oy kaybediyor ama, yine de yüzde 30’larda.

Bu nasıl mümkün olabiliyor?..

"Mütedeyyinler" terk etti

Kimlerden oluşuyor o yüzde 30?..

Akla önce “mütedeyyin” diye nitelenen dindar kesim geliyor. AKP’nin siyasal İslamcı çizgisine kendini yakın hissedenler.

Hayır, o mütedeyyin kitle AKP’ye artık uzak!..

Yıllardır AKP’yi destekleyen o kitlenin önemli bölümü AKP’ye artık inanmıyor.

Neden?..

Önce büyük bir ekonomik yoksulluğa neden olduğu için...

Sonra adalete güveni sarsıldığı için...

Sonra iktidara mensup kişilerle ilgili yolsuzluk iddialarına el atmadığı için...

Sonra sadece kendi yandaşlarına iş bulduğu için...

Sonra halk arasında ciddi ayrıma gittiği için...

Sosyal yardımlar

En önemli seçmen kitlesi “mütedeyyin insanların önemli bölümü” AKP’den uzaklaştığına göre, kalan yüzde 30 kimlerden oluşuyor?..

Çok büyük ölçüde sosyal yardım alanlardan.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı eliyle insanlara çeşitli sosyal yardımlar yapılıyor. Eğitim, sağlık, doğum, ölüm, barınma, gıda, engelli, yaşlı, elektrik, doğalgaz yardımları gibi.

2017 yılında 3 milyon 200 bin hane sosyal yardımlardan yararlanırken...

12 Haziran 2025 itibariyle yardım alan hane sayısı 4.5 milyonu aşıyor.

Yardım alanların artması, yoksulluğun arttığını gösteriyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre...

Yardım alan birey sayısı 20 milyona dayanıyor.

Bir hesaba göre, yardım alan 20 milyon insanın 15 milyona yakın bölümlü seçmen.

O 15 milyon seçmen çok büyük oranda oyunu AKP’ye veriyor.

Yüzde 30, ezici çoğunlukla sosyal yardım alan kitlenin oylarından oluşuyor.

Neden?..

Bir başka iktidar gelirse, aldıkları yardımın kesilebileceği kaygısıyla.

AKP yaptığı propagandayla o kitleyi buna inandırmış durumda.

Masa başı değil

19 Mart’tan bu yana CHP lideri Özgür Özel olağanüstü çabayla haftada iki miting düzenleyerek, bütün Türkiye’yi dolaşıyor. Her soruna parmak basıyor. Semeresini görüyor, CHP’nin oyu yükseliyor.

Ancak, özellikle sosyal yardım alanlara seslenmesi gerek.

İktidara gelirse, onları sosyal yardımların devam edeceğine inandırması gerek.

Eklemek istiyorum:

Masa başında yazılan bir yazı değil bu.

Sadece Batı Anadolu da olsa, beş, altı günlük bir gezi, yazıda aktardığım gözlemleri elde etmeyi mümkün kılıyor.

 

 

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Selahattin Demirtaş gönüllerde: AİHM kararı sonrasında Diyarbakır

AKP barışa gerçekten inanıyorsa... Bu sürecin olumlu sonuçlanmasını içten duygularla istiyorsa... Anayasal emri yerine getirerek... Selahattin Demirtaş’ı da Osman Kavala’yı tahliye etmesi gerekiyor. Türkler, Kürtler, içerdekiler, dışardakiler, hepimiz bu hukuksuzluktan, adaletsizlikten çok yorulduk

MİT Müsteşarı Kalın: “Heidegger yolculuğu” nereye kadar?..

Altı milyon insanın ölümüne mal olmuş, ülkesini ve Avrupa’yı yakmış, yıkmış deli bir caninin peşinden giden birini “kendisiyle aşmak” nereye kadar?..

“Beni al, beni al” derken, 13 milyon 802 bin 183 seçmen hesap sormaz mı?

Bizde milletvekillerinin parti değiştirmesinin geçmişte ve günümüzde sayısız örneği var. Ancak, Davutoğlu ile Ali Babacan yeniden AKP’ye dönerse, bu çok farklı. Nasıl dönecekler, CHP listelerinden seçilip, partilerine dönen DEVA ve Gelecek Partili milletvekilleri ile mi? Sizlere oy veren 13 milyon 802 bin 183 seçmene nasıl hesap vereceksiniz?

"
"