Bugün altıncı gün...
Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran Osman denen adamın siyasal kimliğini herkesten önce AKP açıklıyor, “Osman’ın AKP üyesi olduğunu ve partiden ihraç talebiyle disipline sevk edildiğini” bildiriyor.
Önce gözaltına alınan Osman, skandal bir kararla mahkemece ertesi gün serbest bırakılıyor.
Bugün altıncı gün...
Osman hala AKP üyesi... Hala partiden ihraç edilmiş değil...
Unutturmaya mı, uyutmaya mı çalışıyorlar insanları?..
Yumruk atıyor, saldırıyor, partiden ihraç edileceği söyleniyor, yine de bazı AKP üyeleri ve hatta AKP belediye başkan adaylarından biri gidip Osman’ın elini öpüyor!..
Osman’ı ihraç talebiyle disipline sevk eden AKP Genel Merkezi, saldırganın elini öpen, hatta sırnaşık suratlarla fotoğraf çektiren diğer AKP’lilere disiplin cezası vermeyi düşünüyor mu?..
Bugün altıncı gün...
Osman ne zaman ihraç edilecek?..
Belediye Meclisi
Bir başka AKP açmazı İstanbul’da...
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde CHP’liler öneriyor:
-Belediye çalışanlarına ek ödeme yapılmasını,
-Uyuşturucu ile mücadele komisyonu kurulmasını,
-Toplumsal cinsel eşitsizlik komisyonu kurulmasını...
Bu öneriler AKP oylarıyla geri çevriliyor.
Belediye Meclisindeki AKP sözcüsü “uyuşturucu ile mücadele komisyonunun sosyal hizmetler, toplumsal cinsel eşitsizlik komisyonunun da aile ve sosyal hizmetler komisyonunda ‘zaten var olduğunu’ söylüyor.
İyi de, “zaten var olan” bu komisyonlar bugüne kadar bu alanda hangi soruna çözüm getiriyor?..
Bu yöndeki soru cevapsız kalıyor.
Ya belediye çalışanlarına ek ödeme?..Ona, yanıt yok
“Zaten” maksat, Büyükşehir Belediye Meclisinde “yukarıdan gelen emirle” İmamoğlu’nun iyi işler yapmasını engellemek.
Söz konusu toplantının videosunu izliyorum, Ekrem İmamoğlu’nu bir kez daha takdir ediyorum, son derece soğuk kanlı, sakin, herkese söz veren, herkesi sonuna kadar saygıyla dinleyen ve “kendisine karşı olan AKP Grubuyla uzlaşma arayan” bir kimliği görüyorum.
Seçimden sonra Tayyip Erdoğan İstanbul ve Ankara’da belediye başkanlıklarını kaybettikten sonra, “belediye meclislerinde çoğunluk bizde, her istediklerini yapamazlar” diyor.
AKP Gurubu da, bu söze dayanarak, güçlük çıkarma seanslarına başlıyor.
Oysa, AKP “red” dedikçe, İmamoğlu bir puan daha kazanıyor, AKP farkında değil.
Hani nerede "Kucaklaşma"?
İstanbul oylarının bitmez tükenmez sayımı devam ederken, geçen hafta sonunda Erdoğan şunu söylüyor:
“Şimdi artık kızgın demiri soğutma zamanıdır... Şimdi kucaklaşma zamanıdır...”
Nasıl “kucaklaştığı” İstanbul Belediye Meclisinden belli!..
CHP’nin her olumlu adımını engelleyerek!..
Bu mu “kucaklaşma”?..
Bu mu “kızgın demiri soğutma”?..
Madem kızgın demiri soğutacaksın, saldırgan Osman neden hala partiden ihraç edilmiyor?..
Osman’ın elini öpen diğer AKP’lilere neden hiç dokunulmuyor?..
Helal olsun Kılıçdaroğu
Zaman içinde değişik konularda Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirenlerden biri de benim. O eleştirilerim saklı kalmak üzere...
Bu seçim döneminde Meral Akşener ile kurduğu başarılı ittifaktan başlayarak...
Seçim kampanyası boyunca, duyarlı bir strateji izleyerek, kendisini değil, başkan adaylarını ön plana çıkarmaya dikkat ederek...
AKP ve MHP’den gelen her türlü suçlamanın dayanaksız olduğunu bildiği halde, onlara cevap yetiştirmeye çalışmayarak...
Bu kez artık onları cevap yetiştirme durumuna düşürerek...
AKP’nin de “sandıkta yenilebileceğini” seçtiği adaylarla göstererek...
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun adaylıklarından geri adım atmayarak...
Ve nihayet dün Anayasa Mahkemesi töreninde karşılaştıklarında, orada bile kendisine geçmiş olsun demeyi hala çok gören Erdoğan ile tokalaşarak...
Bütün bunların toplamında Kılıçdaroğlu’na “helal olsun” diyorum.
Erdoğan “kızgın demiri soğutmak zamanı” diyor ama, geçmiş olsun bile demiyor, o demir bu tavırla nasıl soğuyacaksa...
Kılıçdaroğlu yerinde bir olgunluk göstererek, tokalaşarak “demirin nasıl soğutulacağının” örneğini veriyor...
Helal olsun sana Kılıçdaroğlu!..
Ya AKP?..
Kapılmış bahtının rüzgarına, gidiyor da, gidiyor... Her yerde yokuş aşağı...