25 Ocak 2023

“Adalet” Bahçeli için gereksiz

Bahçeli mahkemeleri bile artık çok görüyor

Alışmışlar çanak sorulara....

Alışmışlar kendilerine kayıtsız şartsız itaat eden, “gazeteci” kimliği taşıyan birilerine...

Alışmışlar hoşlanmadıkları soruları soran gazetecileri itip kakmaya...

Dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soru soran meslektaşımız Yıldız Yazıcıoğlu’na verdiği yanıta bakın:

“Hadi işine bak, hadi bakayım”.

Bahçeli’nin yanındaki MHP milletvekili Mehmet Taytak ile Özel Kalem Müdürü Fikret Hayali de, acele vaziyet ediyor ve arkadaşımız Yazıcıoğlu’nu itiyor!..

Bu yanıt ve bu sahne günümüzde...

“AKP - MHP ortaklığının basın anlayışını simgeliyor”.

Alıştıkları emir - komuta zinciri dışına çıkıldığında, kabalaşan tavır kendini hemen gösteriyor. 

Adalet ve adalet 

Devlet Bahçeli’nin ve yanındakilerin bu tavrına ek olarak, grup konuşmasında çok ama çok önemli bir cümlesi, AKP - MHP ortaklığının tam da “adalet” anlayışını yansıtıyor:

“Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatma davasını görüşecek olması adalete tamamen aykırıdır. Bu neyin görüşmesi?.. HDP bir an önce kapatılmalıdır”.

Nasıl yani!..

Bir davanın görülmesi mi adalete aykırı?..

O zaman ne yasalara ihtiyaç var, ne mahkemelere!..

Ne diyor bu Bahçeli?..

Tam skandal, tam keyfilik.

Ardından yine aynı nakarat, “HDP bir an önce kapatılmalıdır”.

Öyle ki...

“Adalet bile artık fazlalık!..”

Bahçeli mahkemeleri bile artık çok görüyor. Mahkemeye gerek kalmadan, “kapattım gitti!..”

Bunların istemediği kararları veren savcılar ve yargıçlar işte bu nedenle sürekli değiştiriliyor.

“Adalet yerine, keyfilik. Adalete tahammülsüzlük”.

Bahçeli fena yakalanıyor.

Yakalanıyor da, adaleti gereksiz görmek, toplumsal düzen açısından vahim ötesi bir anlayış. 

 

Ortak liste 

Bahçeli’den sonra HDP grup toplantısı var. Orada bir manzara dikkat çekiyor:

“HDP’nin de yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakına dâhil diğer partiler HDP’nin grup toplantısına katılıyor”.

Bu katılımın perde arkası var. Eski HDP Eş Başkanı, Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın dünkü uyarısı:

“Emek ve Özgürlük İttifakı hangi parti ismiyle seçime girerse girsin, durumun kritikliğini gözeterek, umarım tek milletvekili listesiyle girme kararı alır”.

Aynı ittifakın üyesi TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın bu yönde benzer açıklamaları var.

Dün o partilerin HDP grup toplantısına katılması olumlu bir işaret. Oyların dağılmasını önlemek, Meclis’te AKP - MHP’yi azınlığa daha da indirgemek açısından iyi bir girişim.

Malum, Altılı Masa’yı oluşturan partilerin de benzer çalışması var. Hangi parti, nerede güçlü ise, orada ortak listeyle seçime gitmek.

Altılı Masa sanıyorum 41 ilde kendi listeleriyle seçime giriyor, kalan 40 ilde listeler ortak. 

*** 

Tutan var mı, git yala!.. 

“Ayağımın altı pekmez, yala yala bitmez”.

Çok eskiden mahalle aralarında çelik - çomak oynayan 8 - 10 yaşındaki çocuklar arkadaşlarından birini kızdırmak istediklerinde, hep bir ağızdan böyle bağırırdı.

Mahallenin büyüklerinden biri bu sahneyi gördüğünde, çocukları uyarırdı:

“Çok ayıp, bir daha duymayayım, arkadaşınızdan hemen özür dileyin!..”

Az gidiyoruz, uz gidiyoruz, yıllar ve yıllar önce mahalle aralarında çelik - çomak oynayan çocukların yerine, şimdi “siyaset sahnesinde ayakkabı yalamaya hevesli” koca koca adamları görüyoruz. Bu hevesli vatandaş üstelik milletvekili!..

AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız yerel bir TV programında hızını alamamış:

“Tayyip Ağabeye ihaneti bırak, sırtımızda taşımamız lazım. Yani, ayakkabısını elimizle yalamamız lazım”.

Seni tutan yok, git yala, istediğin kadar yala!..

Yala ki, belki yeniden milletvekili adayı olabilirsin.

Tayyip Erdoğan bu sözden memnun olur, olmaz, onu bilemem, ama...

“Bu söz AKP siyasetinin aynası.

Lidere itaatin simgesi”.

Bu sözü söyleyen kişi üstelik doktor, yani önemli bir mesleği var.

O mesleğe rağmen, baksanıza seviyeye!..

Yalnız yine de bir sorun var.

“Eliyle nasıl yalayacak?..”

Türkçesi mi kıt acaba!..

Yoksa, ufku mu o kadar?..

Pek çok eleştiri aldıktan sonra, kendisi açıklama yaparsa, hiç şaşmam, malum örneği bol:

“Yanlış anlaşıldım. Birileri sözlerimi çarpıtıyor!..”

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

"Three Who Made A Revolution": Devrim Yapan Üç Adam

İktidarla ve diğer partilerle günlük siyasi polemiklerin ötesinde, bu "üçlünün" devrim hedefi belli: Her alanda Cumhuriyet'in yüz yıllık fabrika ayarlarına dönüş!..

"Ekonomist" Erdoğan açıklasın: 818.182 .863.710 lira zarar

Bu zararı ve bütçe açığının nedenlerini halka açıklamak zorunda

Filmin sonu: Istakoz!..

Ortalama lokantalarda, yerine göre, bir porsiyon ıstakoz bin lira ile beş bin lira arasında değişiyor. On bin lira aylık alan bir emeklinin yarı maaşı!.. Ya da asgari ücretin üçte biri!..