17 Ekim 2017

61 milyon 301 bin 456 lira kimin cebinden çıkıyor

Hapishanelerdeki insan sayısı tüm zamanların rekorunu kırdı; kapasite 22 bin aşıldı

Düğün konvoyu, bildiğiniz konvoy, zurna, tef, davul eşliğinde yol alıyor. Bir, üç, beş ve daha çok arabada insanlar el çırpıyor, şarkı söylüyor.

Konvoyda bir de kamyonet var, içinde pek çok insan, hepsi o daracık yerde oynamaya çalışıyor.

Derken, konvoyun önüne bir polis ekibi çıkıyor, kamyonettekiler polislere “zafer işareti” yapıyor.

Yaaa, demek zafer işareti!!!

Polis konvoyu durduruyor, kamyonettekileri indiriyor ve doğruca polis otobüsüne bindiriyor, hepsini gözaltına alıyor.

İstanbul Sultangazi’de.

İki sevgili parkta oturuyor, birbirlerine gelecek için kurdukları hayalleri anlatıyor, o sırada ister istemez, elleri birbirine kavuşuyor, sadece el ele tutuşuyorlar.

Yok öyle, el ele tutuşmak!..

Polis derhal vaziyete hakim oluyor ve genç sevgilileri doğruca polis otobüsüne bindiriyor, ikisini de gözaltına alıyor.

Antalya’da.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça aylardır açlık grevinde, görevlerinden ihraç edilmelerini protesto ediyorlar. Dünya onları ve elbette AKP’nin tutumunu izliyor.

Kalabalık bir grup “Nuriye ve Semih Yaşasın” diye eylem yapıyor.

Ne, eylem mi?..

Polis orada bulunan 72 kişiyi gözaltına alıyor.

Ankara’da.

Hakkari’de patlayıcılar

Bunun gibi daha yüzlerce örnek var, gözaltı ve tutuklamalarla ilgili. Türkiye’nin her yerinde.

Başka olaylar da var. Bunlardan birini CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu soru önergesi haline getiriyor. Tanrıkulu Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede:

“Hakkari Valiliği tarafından 13 Mart 2016 tarihinde ilan edilen ve 78 gün süren sokağa çıkma yasağı sırasında en az 95 kişi hayatını kaybetmiş, kayıtlara göre, 6.770 ev yıkılmıştır. Sivil toplum örgütleri tarafından yapılan çalışmalara göre, son iki yıl içinde mayın ve çevrede bulunan patlayıcılar nedeniyle en az 22 çocuk hayatını kaybetmiş, 45 çocuk yaralanmıştır”.

Tanrıkulu haklı olarak soruyor, hem sokağa çıkma yasağı var, hem bu kadar insan neden hayatını kaybediyor?

Patlayıcılarla ölenlerin yakınları “tazminat davası açıyor mu, açılan ne kadar tazminat davası var”  gibi sorular.

Valilik, “operasyon zamanından kalma patlayıcılar” diyor.

Tanrıkulu da soruyor:

“O patlayıcılar neden temizlenmiyor?”

Tazminat

Bunca insan hayatını kaybediyor, tutuklanıyor, gözaltına alıyor, evleri ve iş yerleri aranıyor, peki o insanların yakınları ya da tutuklu ve gözaltına alınanların kendileri haklarını hiç mi aramıyor?

Hiç mi, yargıya başvurmuyor?

Hiç mi, tazminat davası açmıyor?

Açıyor ve şakır şakır da tazminat alıyor.

Sarıhan’ın raporları

Gözaltılar, tutuklamalar, hak aramalar...

Pek çok milletvekili bu yönde yoğun mesai harcıyor. Örneğin, CHP milletvekili ve aslen hukukçu olan Şenal Sarıhan her hafta hak ihlalleriyle ilgili rapor tutuyor, bunları basınla paylaşıyor. Aziz medyamız bu tür bilgilere pek iltifat etme cesaretini gösteremese de, Sarıhan yine açıklamalarını sürdürüyor.

O açıklamalar gün gelecek, ansiklopedi iriliğinde kitap olacak.

Kimler, nerede ve hangi gerekçe ile gözaltına alınmış, neden tutuklanmış, günlük raporlar halinde hepsi o açıklamalarda yer alıyor.

Naci Ağbal’ın açıklaması

Gözaltı ve tutuklamalara karşı hak aramalar...

-Kaç kişi bunlara karşı tazminat davası açıyor?

-Açılan davalar sonucu kaç kişiye, ne kadar tazminat ödeniyor?

Bir süre önce bu soruları Sezgin Tanrıkulu Adalet Bakanına soruyor. Adalet Bakanlığı ödemelerin Maliye Bakanlığı tarafından yapılması nedeniyle soruları Maliye’ye iletiyor.

Maliye Bakanı Naci Ağbal Tanrıkulu’nun sorularını dün yazılı olarak yanıtlıyor. Ağbal’ın verdiği bilgiye göre:

“-2015 yılında haksız arama ve haksız tutuklamalardan dolayı mağdur olan insanlara Hazineden 39 milyon 246 bin 150 lira tazminat ödeniyor.

-2016 yılında aynı nedenlerden dolayı ödenen tazminat miktarı 22 milyon 55 bin 306 lira.

-Sadece iki yılda ödenen miktar 61 milyon 301 bin 456 lira”.

Hazine ödüyor ne demek? “Bütçeden” ödeniyor, demek. Yani, bu paraları kim ödüyor?

Biz, bizim vergilerimizden ödeniyor.

AKP iktidarı hak ihlali yapıyor, haksız arama ve tutuklamalar birbirini izliyor, karşılığında elbette bir tazminat ödenecek ama, bunu biz ödüyoruz.

Neden bunu yapanlar ödemiyor?

Mesele, elbette tazminatın ödenmesi değil, elbette ödenecek, ama neden bunun sorumluları ödemiyor da, “halk” ödüyor?

Ağbal “kaç kişiye ödendi” sorusunu yanıtsız bırakıyor. Gerekçe olarak, “aynı dosyada birden fazla kişinin davası olmasını” gösteriyor.

Tüm zamanların rekoru

Gözaltılar ve tutuklamalar....

Adalet Bakanlığının eylül başı itibariyle yayınladığı istatistikler var. Bu resmi bilgiye göre:

Eylül başı itibariyle hapishanelerde;

-85 bin 105’i tutuklu,

-139 bin 773’ü hükümlü olmak üzere,

toplam 224 bin 878 kişi bulunuyor.

Tüm zamanların rekoru bu.

İkide bir de diyorlar ya, “yeni hapishaneler yapacağız” diye.. Hattâ, sayı da veriyorlar, “otuz yeni hapishane” diye...

Hapishaneler tıka basa dolu.

Toplam kapasite 22 bin aşılmış durumda.

Yine başa dönersek...

Tazminatları neden o işin sorumluları ödemiyor da, bizlerin verdiği vergilerden ödeniyor?

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"