01 Ocak 2018

2018... "Sis"...

"Ülkenin geneline, nesine ve neresine bakarsanız, 'Sis"

Tevfik Fikret’in ruh hali gibi bugün büyük çoğunluğun ruh hali:

Sarmış yine afakını bir dud-i muannid

Bir zülmet-i beyza ki, peyapey mütezayid”.

Tevfik Fikret’in “Sis” isimli şiirinin ilk dizeleri bunlar, günümüz Türkçesi ile:

Ufuklarını yine inatçı bir duman sarmış,

Bir beyaz karanlık ki, gittikçe çoğalan”.

Hava dışarıda bulutlu ve gün ortasında karanlık.

Çoğunluğumuzun ruh hali gibi.

Ve böyle bir ruh hali içinde yeni bir yıla giriyoruz.

TV’lerde bakıyorum şarkılar, türküler, eğlence programları. Sevdiğim şarkı ve türkü de olsa, beğendiğim sanatçı da olsa, hiç birinden keyif alamıyorum. Sürekli Tevfik Fikret’in o şiirini mırıldanıyorum:

“Sarmış yine afakını bir dud-i muannid”.

Meslektaşlarım, arkadaşlarım

“Sis” şiiri bana pek çok çağrışımla birlikte, hapisteki meslektaşlarımı çağrıştırıyor, arkadaşlarımı, gazetecileri, milletvekillerini, diğerlerini.

Osman Kavala’yı...

Akın Atalay’ı...

Murat Sabuncu’yu...

Ahmet Şık’ı...

Nazlı Ilıcak’ı...

Ahmet Altan’ı...

Mehmet Altan’ı...

Ali Bulaç’ı...

Ahmet Turan Alkan’ı...

Şahin Alpay’ı...

Mümtazer Türköne’yi...

Deniz Yücel’i...

Enis Berberoğlu’nu...

Selahattin Demirtaş’ı...

Meslektaşlarımız, arkadaşlarımız olarak, etnik kimliklerine bakmaksızın kim varsa, hapis yatan o insanlar da yeni yıla giriyor. Bazıları yeni yıla ikinci kez hapishanede giriyor.

O nedenle, TV’lerdeki eğlence programları, şarkılar, türküler, hiç biri keyif vermiyor.

Ne uğruna hapis yatıyorlar, hangi kanıtlarla, hangi gerekçelerle, belli değil ama yine de hapis yatıyorlar.

En anlamlı, en içerikli, en hukuki savunmaları yapsalar bile, nafile.

Hukuki mi?

“Güldürme beni hariciye"

Aklıma 1960’larda, 70’lerde Muammer Karaca’nın oynadığı komedi geliyor, “Güldürme Beni Hariciye” oyunu.

Modası çoktan geçmiş, attığı her adımda yeni bir pot kıran, dış politikadaki gariplikleri diline dolayan, günlük işleyişte hayal kırıklıkları ile dolu, aslında “Hariciye” şemsiyesi altında, gerçekte düzeni hicveden bir oyun.

O oyun o kadar tutmuştu ki, günlük hayatta karşılaşılan gariplikler ve terslikler için “Güldürme Beni Hariciye” demek, uzun yıllar boyunca neredeyse adet haline gelmişti.

Şimdi de, sabahtan beri benim dilimde, “Güldürme Beni Hariciye” ve beraberinde “Sis” şiiri.

Ya da önce “Sis”, ardından “Güldürme Beni Hariciye”, buruk bir ruh haliyle.

2018...

Çok ama çok uzun yıllardır, belki de hiç bir zaman, yeni bir yıla girerken, toplum böyle bir ruh halini ilk kez yaşıyor.

Sadece hapiste ne uğruna yattığı bilinmeyen insanlarla sınırlı kalmayan ve fakat onları da kapsayan genel bir “Sis”.

Ülkenin geneline, nesine ve neresine bakarsanız, “Sis”.

Hiç bir şeyin tadı yok.

Adı üstünde, işte “Sis”.

Yeni bir yıl... 2018...

Yine de umutla bekleyelim, en iyi dilek olarak.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"