Yüzde 95, hatta yüzde 98, hatta sıkı durun, yüzde 100 ve hatta artık iyice sıkı durun, yüzde 100’ün üzerinde katılımın bulunduğu seçim sandıkları var!..
Her türlü istatistiğe, her türlü matematiğe, hayatın bütün gerçeklerine, seçimlerin doğasına, akla ve mantığa aykırı bir durum.
Seçimlerin üzerine yine ağır gölge düşüren, seçim güvenliğini yine ortadan kaldıran, sandık güvenliğini parçalayan sonuçlarla karşı karşıyayız.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) önceki gün bu konuda olağanüstü bilgiler içeren bir açıklama yapıyor. Benim şimdi aktaracağım bilgiler, o açıklamada yer alıyor. Garip bir biçimde, sözünü ettiğim açıklama çok az yerde paylaşılıyor, biraz sosyal medyada.
Listeler ve katılım
Önce şu kuralın altını çizmek gerek.
Seçimlerde katılım oranının hep yüksek olması istenir ve beklenir. Bununla birlikte, katılım oranı yüzde 95’i aştığı zaman, orada durmak gerekiyor.
Ülke ya demokratik değil ya da seçimlere hile karışıyor demek. Ya da ikisi birden!.. Yani, hem demokrasi yok, hem katakulli var!..
Katılım bazı bölgelerde, bazı sandıklarda yüzde 95’i aşıyorsa, oralarda seçmen listelerinin yazıldığı tarih ile seçim günü arasında kimse hastalanmamış, kimse ölmemiş, kimsenin herhangi bir mazereti çıkmamış demektir ki, işte tam da şüphe uyandıran bir durum.
Akla ziyan oranlar
Bu genel kuralı unutmadan, TİP sözcüsünün verdiği bilgiler ışığında:
"14 Mayıs seçimlerinde yüzde 95 ve üzeri katılım oranının gerçekleştiği sandık sayısı 20 bin".
20 bin, çok yüksek bir sayı. Nerede ise, bir rekor. Bu 20 bin sandıkta 4 milyon 200 bin oy var.
Ancak, daha iyi bir rekor var.
"Yüzde 98 ve üzeri katılımın gerçekleştiği sandık sayısı 7 bin. Bu 7 bin sandıkta 825 bin 130 geçerli oy var.
Bu sandıkların sonucu ne?..
Yüzde 60 bugünkü iktidara, yani Cumhur İttifakı’na oy çıkmış".
Yüzde 100 ve üzeri
Rekorun da rekoru var, akıllara durgunluk veriyor.
İşte o rekorun, her alanda şaşırtıcı rekorlar içeren Guinness Dünya Rekorları kitabına geçeceğine hiç kuşku yok.
Rekor kitabına girmesi için kayda geçmek üzere, 14 Mayıs 2023 Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde:
"Yüzde 100 ve üzerinde katılımın gerçekleştiği 4 bin 841 sandık var. Bu sandıklarda 422 bin seçmen kayıtlı. Bu sandıklarda 422 bin seçmenin tamamı, tek bir eksik vermeden, oy kullanmış!..
Yüzde 100 ve üzeri katılımın gerçekleştiği, yani 100 seçmen varsa, hepsinin hiç fire vermeden oy kullandığı sandıklar.
O da yetmez, bir sandıkta 100 seçmen varsa, 105, 110, 120 seçmenin oy kullandığı 4 bin 841 sandıkta Tayyip Erdoğan’a çıkan oy yüzde 61, MHP’ye yüzde 13".
Yüz seçmen varsa, kullanılan oy sayısı nasıl 100’ün üstünde?..
Bunun yanıtı ilçe, il seçim kurulu ile Yüksek Seçim Kurulunda.
İki müthiş sandık
Rekorun kendi içinde rekor kırıldığı iki örnek var.
İlki, Şırnak merkezdeki 1.156 sayılı sandık. O sandıkta oy kullanma oranı yüzde 732. Yani, o sandıkta 100 seçmen varsa, 732 seçmen oy kullanmış!..
İkinci örnek, Siirt Pervari 1.059 sayılı sandıkta katılım oranı yüzde 233. Yani, o sandıkta 100 seçmen varsa, 233 seçmen oy kullanmış!..
Ünlü laf var ya, "vay anasına sayın seyirciler!.."
Akıllara durgunluk veren yüzde 100 ve yüzde 100’ü aşan katılımın gerçekleştiği sandıklardan çıkan sonucu merak ederseniz:
"Yüzde 100 ve üzeri katılımın gerçekleştiği sandıkların 154’ünde Millet İttifakı’na, yani muhalefete tek bir oy çıkmamış. Ya AKP ya MHP!.."
E, boşuna mı yüzde 100 ve üzerinde katılım oranı!..
TİP sözcüsünün açıklamasına göre, bu sandıkların bir başka özelliği var.
7 Haziran 2015 seçimlerinde bu sandıklarda MHP’nin aldığı oy yüzde 2 iken, şimdi yüzde 16’ya kadar yükseliyor.
Konu çok açık
Birebir incelenerek, ortaya çıkartılmış bu verilerin gösterdiği gerçek şu:
Seçim güvenliği... Seçim güvenliği... Seçim güvenliği...
Sandıklara sahip çıkmak...
28 Mayıs’taki ikinci turda ortaya çıkan denklem çok açık:
Seçim güvenliğini sağlamak = İktidarı değiştirmek = Rejimi kurtarmak.
Katılım oranlarının yüzde 95’i, yüzde 98 ve yüzde 100’ü aştığı sandıkların tamamında olmasa bile, belli nokta atışlarıyla seçmen sayısının örneğin 200’ü aştığı sandıklara muhalefetin mutlaka gözlemci bulundurması gerek. En acil görev bu.
Her türlü propagandanın ötesinde, seçimi kazanmanın sırrı bu sandıklara sahip çıkmakta yatıyor.
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|