17 Mayıs 2010

İlginç bir hayat hikayesi: Carlos Torano

Carlos Torano, henüz 17 – 18 yaşlarında Küba’ ya gelmiş bir İspanya göçmeni olan tütün brokırı Don Santiago’nun oğludur...

Carlos Torano, henüz 17 – 18 yaşlarında Küba’ ya gelmiş bir İspanya göçmeni olan tütün brokırı Don Santiago’nun oğludur.
Don Santiago, hayatta kalabilmek için ırgatlık, aşçılık, ekmek yapıp satmak gibi birçok iş yaptı. Büyük buhran yaklaşıyordu, ama o talep kanununa inanmadı ve ekonomik gidişatın aşağıya döndüğü zamanlar insanlar daha fazla alkol ve tütün kullanır düşüncesiyle 1920’ lerde “Torano” adlı şirketini kurarak tütün yaprağı alım – satım işine girdi.
Tanrı ona birisi 20 yaşında vefat eden dört evlat verdi.  Carlos Torano, bu dört evlat arasında en zeki, en çalışkan ve en fazla işadamı karakterli olanıydı.
Carlos Torano Küba’da babasının yanında yetişti.  H. Upmann’ ın büyük harmanlayıcısı olan Benji Menendez ve Partagas’ a hayat veren adam Ramon Cifuentes’le  aynı mahallede ve hep aynı camiada büyüdü. Etrafında eksik olmayan tütün sohbetlerinin sayesinde tütün endüstrisinin hızla büyüdüğünü erken yaşlarda gördü.  Karizmatik bir kişiliği vardı.  Tütün mamulleri üreten fabrika sahipleriyle yakın temaslar kurdu ve kısa sürede kendisini kabul ettirdi.
Fidel Castro iktidara geldiğinde Torano ailesi dünyanın en büyük Küba puro tütünü üreten üreticilerinden birisiydi. Küba’nın değişik 17 yerinde tütün yetiştirdikleri arazileri ve çiftlikleri vardı. 1 Ocak 1959’da devrim olup Batista ülkesini terk edince, yerine daha demokratik bir rejim geleceğini düşünmüş ve çok sevinmişti.
Bir zamanlar babasının göç ettiği İspanya’nın sömürgesi olan ülkesi, devrim öncesinde de kendisinin en büyük müşterilerinin memleketi olan ABD’nin sömürgesiydi. Artık yeni bir dönemin başlaması gerektiğini düşünüyordu. Küba bağımsız olacak ve adaya demokrasi gelecekti.  Umutluydu Carlos Torano.  Devrim öncesi ve sırasında Fidel Castro’ ya maddi yardımda bulunmuş olmaktan bir işadamı olarak ayrıca sevinç duyuyordu.
Devrimden kısa bir süre sonra, şekerden sonra ülkenin en önemli geçim kaynağı olan tütün endüstrisi ile ilgili radikal kararlar alınmaya başladı.  Torano şaşkındı.  Kendisinin ve ailesinin tüm banka hesaplarına el konuldu.  Daha sonra tüm çiftlikleri devletleştirildi.  Carlos Torano Castro’yu destekliyordu, ama söylentiye göre devrim olduktan sonra arazilerinin devletleştirilmesi çalışmalarına bizzat Castro da katılmıştı! Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu!
Kısa bir süre sonra gidişatın hiç de hayal ettiği gibi olmadığını idrak etti.  Para ve arazilerini kaybettikten sonra aile bireylerinin tamamı Küba’yı terk etmek zorunda kaldı.
Teknedeydi. Havana’nın sarp kayalarına acımasızca çarpan yılmaz dalgaların adeta kin dolu geri çekilişlerini izleyerek ülkesini terk etti ve ada ufuk çizgisinin ardına düşünceye kadar güverteden ayrılmadı. Her şey bir anda silinmiş gibiydi.
Önce ABD’de denedi şansısını.  General Cigar’da çalışmaktı niyeti ama, kısa bir süre sonra kendini Dominik Cumhuriyeti’nde buldu. Kaderin garip tecellisi ki bir jenerasyon sonra tekrar göçmen bir aile olmuştu.  Hem de çok güvendikleri bir devrim lideri sayesinde.  Her şeye yeniden ve sıfırdan başlamak gerekiyordu. Ama bu kez durum farklıydı; zira aile üyelerinin kimisi Jamaika’ ya, kimisi Brezilya’ ya, kimisi Kosta Rika’ ya, kimisi de Honduras’ a göç etmişti.
Carlos Torano, bir gün bu ülke Küba’ dan daha büyük bir puro ülkesi olacak diye düşündüğü Dominik Cumhuriyeti’ndeki yeni hayatına zorlanmandan başladı.  Zira  ne ülkesinden çok uzaktı, ne de hayat tarzına, kültürüne ve diline yabancı bir ülkedeydi.
Carlos Torano’ nun yeni umutlarla göç ettiği Dominik Cumhuriyeti’nde de o zamanlar bir kargaşa hakimdi.  1930 yılında devlet başkanlığın seçilen ve 30 yıl Dominik Cumhuriyeti’ni yöneten eski general ve meşhur diktatör Rafael Leonidas Trujillo Molina 1961 yılında öldürüldü.  Yıllarca ABD desteğiyle iktidarda bulunan diktatör, ABD’ nin sırt çevirmesiyle askerlerce bir suikasta kurban edildi.  Ülkede bir kaos ortamı vardı.  Devleti ele geçirmek için askerler arasında ve askerlere karşı güç savaşı başlamıştı.  Yaklaşık 25 yıl sürgünde yaşayan ve eski bir sosyalist yazar olan Juan Bosch, Aralık 1962’de devlet başkanlığına seçildi.  Ancak komünist gruplara ve Küba’ nın meşhur lideri Castro taraftarlarına karşı toleranslı yönetimi nedeniyle henüz bir yılını doldurmadan askeri bir darbeyle Bosch da düşürüldü.  Dışarıdan destekli üç başlı yeni bir askeri yönetim iş başına geldi.  1965 yılının Nisan ayında, tekrar devlet başkanlığına gelmesini isteyenlerin protestoları ülkede bir sivil savaşa yol açtı.  1965 yılında ABD’ nin müdahalesiyle iç savaş son erdi.  Cunta, 1966 yılında seçim vaat etti ve bu vaatle siyasi tansiyon biraz düştü. 1966 yılında eski muhafazakar devlet başkanı Joaquin Balaguer şaibeli bir seçimle devlet başkanlığına seçildi ve protestolara rağmen uzunca bir süre iktidarda kaldı.
1967 yılıydı, Carlos Torano tüm bu kargaşa içinde çok iyi bir fırsat yakaladı. Henüz 24 yaşında Dominik Cumhuriyeti’ nde Tütün Enstüsü’nün başına atanmış olan Hipolito Mejia ile tanıştı ve kendini sevdirdi.  Ortak iş yapmaya başladılar.  Hipolito Mejia 1978 yılında Tarım Bakanı, 2000 yılında da Dominik Cumhuriyeti’ ne devlet başkanı oldu.  Bu sayede Carlos Torano işlerini tekrar büyüttü ve zamanla Nikaragua, Dominik Cumhuriyeti ve Honduras’ ta puro fabrikaları açtı.
Kaderin ana yurdunda ona biçtiği sonu kabullenmemiş ve derin bir nefes alarak tekrar daldığı bulanık sulardan karaya çıkarak hayatta kalmayı başarabilmişti.  Sevinçliydi ve iş geçmişinin psikanalizi tamamlanmış ve hesap kapanmıştı artık.  Ne de olsa tütün camiasında artık adı “Tütün Moğolu” olarak biliniyordu.
İşte tam böyle bir anda yani ayağını şöyle uzatıp, purosu elinde, geçmişini tebessümle anarak bulunduğu noktayı şükranla takdir edeceği ruh haline henüz ulaşmıştı ki, vefat etti !  Henüz 57 yaşındaydı!
Ne çok şeyi daha sonraya, “şu işleri bir yoluna koyalım da ondan sonra” diyerek ertelemişti kim bilir?..

Yazarın Diğer Yazıları

2015 ve T24’e veda yazısı

2016; insanlığa, ülkemize, T24 okuruna, yazarına, çalışanına ve T24’e şans getirsin

ABD 14 yıldır terörle savaşıyor, sonuç: Terör saldırıları yüzde 6 bin 500 arttı!

“ABD işgalinden önce Irak’ta hiç intihar saldırısı olması ama, 2003 yılından bu yana 1892 intihar saldırısı oldu"

Rusya, Batı’nın yaptırımlarına daha ne kadar dayanabilecek?

Gazprom biterse Putin biter. Sonra sıra Çin’e gelir. Çin karışırsa dünyayı dolarsızlaştırma ittifakı, yani BRICS tamamen biter

"
"