Evet, 1 Kasım gecesi itibariyle Türkiye’de politik risk azaldı ama politika riski azalmadı.
Türkiye ekonomisi büyümekte zorlanıyor, işsizlik oranı yükselmeye ve enflasyon hedeften sapmaya devam ediyor.
Zayıf büyüme, yüksek işsizlik oranı, kayıt dışılık, düşük verimlilik, yapısal zayıflıklar, düşük tasarruf oranı, yüksek cari açık, yüksek reel sektör döviz borcu, düşük Merkez Bankası rezervleri, yüksek net hata ve noksan, tartışılan MB bağımsızlığı, faiz koridorunun etkinsizliği, 2015 yılı dâhil 5 yıldır yüzde 5 hedefini şaşan bir enflasyon hedeflemesi modeli, bozulan enflasyon görünümü, Fed’in faiz artırımına başlayacak olması, TL üzerindeki baskı, terör, çatışma ortamı, çözüm süreci, Suriye’ye kara harekâtı tartışması, yargının hâli, eğitim sistemimizin hâli, şehirlerimizin hâli, kurumlarımızın hâli, otoriterleşme, başkanlık sistemi zorlaması…
Unutmayalım: 2 Kasım günü tüm bunlar birdenbire yok olmadı. Yeni hükümetin ekonomiye, hukuka, demokrasiye ve güvenliğe öncelik vermesi lazım. Başka türlü bu sorunlar çözülemez. İşimiz o kadar da kolay değil.
Soru şu: Fed faiz artırmaya başlayınca ülke betamızı nasıl düşürürüz, yatırım yapılabilir ülke notumuzu nasıl koruruz?
Fed’in ekim ayı tarım dışı istihdam verisi çok iyi geldi. İşsizlik oranı yüzde 5’e indi. Fed’in aralık ayındaki toplantısında faiz artıracağı neredeyse kesinleşti. Fed’in faiz artışıyla yeni hükümetin kuruluşu aynı döneme denk geliyor.
4 Aralık günü ABD kasım ayı tarım dışı istihdam verileri gelecek. Aynı gün OPEC toplantısı var. Petrol fiyatlarının düşüşünü engelleyecek bir karar beklenmiyor. Petrol fiyatları düşük kalırsa tüm varlık fiyatlarına satış geliyor. 4 Aralık günü Moody’s notumuzla ilgili değerlendirme yapacak. Olumsuz bir gelişme beklenmiyor. 14-15 Aralık’ta da Fed toplantısı var. Fed yüzde 74 ihtimalle faiz artıracak.
Hükümet soruları
Yeni hükümet kimlerden oluşacak?
Kabine oluşumunda Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında ciddi bir ihtilaf olacak mı?
Kabinede Babacan olacak mı?
Hükümet neye öncelik verecek?
Parlamenter sistem korunacak mı?
Denge-fren mekanizmaları iyi çalışacak mı?
Başkanlık sistemi tekrar gündeme gelecek mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni hükümet üzerindeki nüfuzu nasıl hissedilecek?
Onsuz kimse bir şey yapamaz kanaati pekişecek mi?
Yoksa bağımsız bir hükümet kuruldu kanaati mi oluşacak?
Merkez Bankası’na faiz indirimi baskısı devam edecek mi?
Merkez Bankası “Fed faiz artırmaya başlayınca para politikasında sadeleştirme yapacağım” mesajı vermişti. Faz koridoru kalkacak mı?
Gizli ya da açık bir faiz artırımı olacak mı?
Doların TL’ye karşı değer kaybı geçici mi, yoksa kalıcı mı olacak?
Faiz artırımı zorunlu hâle gelirse, ki öyle görünüyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı ne olacak? Ekonomi Bakanlığı ne olacak?
Ekonomi Bakanı devam edecek mi?
Suriye’ye kara harekâtı olacak mı?
Amaç ne olacak ve işin sonu nereye varacak?
Rusya ile sıcak temas ihtimali olacak mı?
IŞİD ülke içinde eylem yapacak mı?
Kandil “devrim aşamasında olduğunu ve mücadelenin devam edeceğini” söylüyor. Çatışmalar devam edecek mi?
Türkiye, sıcak ve oldukça hareketli siyasi bir iç gündemle 18 aydır beklenen yapısal reformları erteledi. Bu sırada yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi, iki genel seçim oldu. 1 Kasım seçim sonuçları resmen ilan edilmeden başkanlık sistemi tartışması açıldı.
2016 yılında yatırımcılar yeni bir seçim de, referandum da istemiyor.
İş dünyasına saldırı istemiyor.
Kutuplaşma istemiyor.
Merkez Bankası’na baskı istemiyor.
Savaş ve terör istemiyor.
Piyasa dostu ve reformist bir hükümet istiyor.
Hukuk ve demokrasi istiyor.
Parlamenter sistem iyi çalışsın istiyor.
Başbakan Davutoğlu kendisini yeniden aday olmaya ikna etmeden önce hükümete yakın medyada “Babacan işini abartmayın” türü haberler yapıldı. Yabancı yatırımcı gözünde AKP’nin yıpranan marka değerini Babacan’la onarabileceğine dair bir kanaat var. Babacan kabineye girecek ve ekonomi politikaları onun inisiyatifinde olacak mı?
Yatırımcılar, ekonomi politikalarından sorumlu olacak bakanların popülizm eğilimi olan, her koşulda Cumhurbaşkanı’na sadakat geçmişi olan, adam kayırmacılık eğilimi olan kadrolardan oluşmamasını istiyor. “Yeni hükümeti görmemiz ve politika sinyalini almamız lazım” deniliyor.
Evet, Türkiye betası bu gelişmelere bağlı.
Fed’in faiz artırması Türkiye için tehdit de olabilir, fırsat da. Türkiye’nin kendi kendine yardım etmesi gerekiyor. Emtia ve enerji fiyatları düşük ve bir süre daha düşmeye devam edecek. Bu bizim avantajımıza. Ocak ayında AB ile Gümrük Birliği anlaşmasının müzakelerine başlanacak. İşin ucunda TTİP de var. Bu müzakereleri fırsata çevirmeli, iyi bir kabine kurmalı, başkanlık sistemini en azından şimdilik gündeme taşımamalı ve piyasalara güven veren esaslı bir reform paketi hazırlamalıyız. Aksi takdirde işler sanıldığından çok daha ciddi olumsuz sonuçlar doğuracak.