21 Eylül 2019

Mesele sicilse Terim'in yaptıkları hafif kalır

Bu tartışmanın kazananı olur mu olmaz mı bilinmez ama 'vizyon' nidalarıyla göreve gelen Ali Koç'un soğuk savaş stratejilerini andıran tartışmalarla, bir yere gidemeyeceği çok açık

Ülke futbol tarihinin en ikonik karakterlerinin başında, hiç şüphesiz Fatih Terim geliyor. Sevenleri de, nefret edenleri de, benzer reflekslerle ve benzer tepkiler gösteriyor. Ya ölümüne nefret ediliyor, ya ölümüne seviliyor.

Ülke futbol tarihinin en yanına yaklaşılmayacak başarılarının altında Fatih Terim imzası bulunuyor. Galatasaray'la yaşadığı lig şampiyonluklarını bir kenara bırakacak olursak, UEFA Kupası şampiyonluğu, günümüz Avrupa futbolu göz önüne alındığında, neredeyse imkânsıza eş değer. Galatasaray'ın 22 şampiyonluğunun 8'inin altında Fatih Terim imzası bulunuyor. Kaba bir hesapla, sarı-kırmızılı ekibin şampiyonluklarının 3'te birinde Fatih Terim'in ismi yazılı. Bu yüzdendir ki, Galatasaray taraftarlarının büyük bir çoğunluğunun kırmızı çizgisidir Fatih Terim. Yanlışları, eksikleri; görmezden gelinir, eleştiride bulunduğunuzda kendinizi, kör karanlıkta etrafınız sarılmış gibi hissedersiniz.

Elbette kimse eleştirilemez değildir. Tam da bu sebepten ötürü Fatih Terim de, pek çok yönden eleştiriye tabi tutulabilir. Çünkü kimse dokunulmaz değil, hele de milyonlarca dolarlık futbol endüstrisinde. Kendisine bugüne dek, kabadayılıktan, magandalığa uzanan eleştirilerde bulunuldu, devam da ediyor.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Galatasaray'ın 22 şampiyonluğu sonrasında başladığı ve bugüne değin neredeyse her konuşmasında Fatih Terim'i eleştirilerinin temel dayanağı haline getirdi. Türkiye Futbol Federasyonu'ndan (TFF) hak ettiği tazminattan, siciline kadar hemen her konuyu gündeme getirdi. Eski sevgili ardından durmadan konuşan ergenler gibi, her açıklamasında Fatih Terim'i anıyor, Terim'le ilgili yorumda bulunuyor.

Ülke futbolunun en büyük kulüplerinden birinin başkanının sürekli, bir teknik direktörü hedef alması, onun adını anmadan açıklama yapmaması, garip bir hal almaya başladı. Fatih Terim'in TFF'den aldığı ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağışladığı 5,2 milyon TL bile tartışmalara konu oldu. Nedeni, niyesi ne olursa olsun, böylesi bir bağışın eleştiri konusu olması inanılmaz çirkin. Hele hele, futbol gibi bir oyun için meze edilmesi yakışıksız. Hangi şampiyonluk, bir çocuğun hayatından daha önemli? Hangi başarı, bir çocuğun mutluluğundan daha önemli?

Şimdi de ortaya sicil meselesi çıktı. Ali Koç, Terim'in adını anmadan "Nasıl olur da bir insanın sicili bu kadar bozuk oluyor. Hem futbol hayatında hem de antrenörlük hayatında nasıl oluyor da bu kadar çok ceza alabiliyor. Niye başka hocalar bu kadar ceza almıyor" açıklamasıyla, tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.

Başkanlığa gelmeden önce başarı hikâyeleri anlatıp, küme düşmekten son birkaç hafta kurtulmuş bir kulübün başkanı, başka hedeflere yönelmeli, başka endişeleri olmalı.

Ama burası Türkiye. Başarılı olamayan ve başkalarının başarılarının ardından kebapçı kedisi gibi bakanlar, başarılı insanların paçasından yakalayıp, kendi başarısız dünyasına çekmeye çalışır ve kendisine bir düşman yaratıp, o düşmanla savaşırlar. Bu kimi zaman dış güç olur, kimi zaman üst akıl. Voltaire, uzun süren bir tartışmanın, her iki tarafın da haksız olduğunun belirtisi olduğunu söyler. Bu tartışmanın kazananı olur mu olmaz mı bilinmez ama 'vizyon' nidalarıyla göreve gelen Ali Koç'un soğuk savaş stratejilerini andıran tartışmalarla, bir yere gidemeyeceği çok açık.

Mesele sicile kadar geldiyse ve konu futbolsa, şikenin ve ırkçılığın nasıl örtbas edildiği, konu ekonomiyse, ülkenin en değerli öz kaynaklarının nasıl peşkeş çekildiği, konu çevreyse, orman arazisine nasıl kaçak üniversite yapıldığı, konu insanlıksa, çocukların mutluluğunun nasıl perdelendiği konuşulmaya başlanır ki; Fatih Terim, bir maç sonrası, onu böyle söylemiş, hakeme şunu yapmış, bunlar hafif kalmaya başlar.

Yazarın Diğer Yazıları

TFF Başkanı'nın tehditlerine tutunacak kadar düştünüz mü?

Bu tehditleri "dobra" bulmak, "delikanlı" diye tabir etmek "mert" sıfatını yakıştırmak acizliğin geldiği son nokta

Acun Bey'i yasa dışı bahis konusunda dinlemek lazım, ne de olsa kanalı ceza yiyen tek patron!

21 ayrı yasa dışı bahis firmasının reklamını dakikalarca ekranda tutulması nasıl bir akıl tutulması acaba

Dursun Özbek ve yönetimi utanmayı biliyor mu?

Utanmak, insanın ahlâki pusulasıdır ama bu pusula bir süreden bu yana yönünü şaşmış durumda

"
"