Galatasaray 10 haftadan bu yana Beşiktaş maçının ilk yarısı dışında futbol oynamadı. Ligde puan tablosunun üstünde yer almak, bu olumsuz tabloyu, taraftarın sürekli alt belleğe itmesine neden oldu.
Galatasaray’ın zirveyi zorladığı yıllara bakın, en belirgin özelliği, yense de yenilse de seyir zevki verir, rakibi sahasına hapseder. Hamza Hamzaoğlu ile kazanılan şampiyonluk da dahil olmak üzere sarı-kırmızılı takım uzun süredir futbol oynamıyor.
Geçen sezondan kazanılan iki kupa, Jan Olde Riekerink’e takımın başında bir yıl daha kalma fırsatı verdi. Beyliğine, beyefendiliğine söylenecek söz yok ama teknik direktörlüğü konusunda çok etkin ve yetkin olduğunu söylemek mümkün değil. Teknik direktörün taraftar arasındaki fark, salt saha kenarında ayakta dikilmek olmamalı. Herkes gibi sahadaki futbolu izleyecekse, “Bey” değil “Sir” olsa nafile.
Stoper nasıl olmamalının tek yanıtı; Semih Kaya
Futbolcuları tek başına saymak, ihaleyi bir kişiye yüklemek haksızlık olur ancak Semih Kaya’ya değinmeden olmaz. Dünyada kendisinden daha ‘naif’ bir stoper bulmak mümkün değil. Yanında topa yükselen kim varsa, olduğu yerde çakılıp kalıyor ve topa rakip vuruyor.
Bakmayın siz daha sadece “iyi vurdu”, “güzel önledi”den başka yorum yapan yorumsuzlara; kademe bilgisi zayıf, önsezi hiç yok, hava toplarının neredeyse hiçbirine vuramıyor. O zaman stoper olarak sahada olmanın bir anlamı da kalmıyor. Kendisine bundan sonra “Semih Bey” diyebiliriz, zira rakipleri karşısında inanılmaz beyefendi bir oyun sergiliyor! “Bir stoper nasıl oynamamalı?” sorusuna yanıt aranıyorsa, tek cevap Semih Kaya’dır.
Galatasaray bu yılı Riva’ydı Florya’ydı diye geçirir. Devre arasına çok kalmadı, yıldız transfer vaadiyle biraz zaman oyalar, sezonun ikinci yarısının başında bir sonraki yılın planları yapılır, şanslıysa bir Türkiye Kupası’yla taraftara elmalı şeker sunulur.
Başakşehir'e şimdiden hikâyeler yazmak, methiyeler düzmek için erken. Bu lig Kocaelispor'u, Gaziantepspor'u, Sivasspor'u da gördü. Rüyadan uyandıkları an, sezon sonunda şampiyon hep bir başkasıydı.
İyiler mi? Evet iyiler ama kısa mesafede değil, maratonda nasıl olduğunu görmek gerekiyor.
Ali Palabıyık, Emre'ye gösterdiği tahammüle Eren Derdiyok nail olamadı!
Son söz maçın hakemine olsun. Kuvvetle muhtemel kimse adını bile anmayacaktır. Spor basınının adetindendir. Spor basını diye insanların önüne konulan garip tipler artık ete para vermeyip, reklam niyetine direkt programda yiyor (!)
Galatasaray yenildiğinde hakem konuşulmaz ama iki çift kelam etmek şart. Emre Belözoğlu ağzının dibine girip, ağzından tükürükler saça saça bağırıp çağırdığında göstermediğin sarı kartı Eren Derdiyok’a mı sakladın acaba, insan merak ediyor. Birbirinin adeta kopyası olan pozisyonlarda Ferhat’a gösterdiğin güler yüzlü sempatik adamı, Carole’dan neden esirgedin?
Sahasında hem rakipten, hem hakemden dayak yiyen takımın şampiyonluğu hayalle eşdeğer.
Anadolu’da “olacak oğlak bokundan belli olur” derler, Galatasaray’ınki de tam o hesap.