12 Mayıs 2019

Uzağa mı gidiş?

Otuz beş yıl önceki bu sahneyi geçtiğimiz Mart ayında bir alıntı için Macbeth’e bakarken birdenbire hatırlamış ve unutmayayım diye yazıp kaydetmiştim

Tıbbiyede okurken, okulun olmadığı bir gün evden çıkmak için hazırlandığımı gören annem nereye gittiğimi merak etmiş ama fazla meraklı ya da karışır görünmek de istemediğinden, “Uzağa mı gidiyorsun?” diye sormuştu. Merak etmesi ve sorması anlaşılmaz değildi, 12 Eylül dönemiydi ve anne babaların çocukları hakkında endişelenmek için yeteri kadar neden vardı. Annemin endişelenmesini istemiyordum, o yüzden gülümsedim ve o vakitler belleğim bana neredeyse bir kayıt cihazı sadakatinde hizmet ettiği için sorusuna Shakespeare’in Macbeth’inden bir replikle cevap verdim:

“Bir hayli efendimiz; şimdi gidersem

Akşama ancak dönebilirim 

Atım iyi yürümezse geceden de

Birkaç karanlık saat isteyebilirim” (1)

Sonra onu arkamda biraz afallamış ama aynı zamanda rahatlamış olarak el sallarken bırakıp evden ayrıldım. Aradan birkaç gün geçti, evden çıkmak üzere olduğumu gören annem yine sordu: “Uzağa mı gidiş?” Şöyle bir baktım ve gülerek aynı cevabı verdim. Bir şeyi ikinci kez yapmak o şeyi aynı şey olmaktan çıkarıyor aslında. Benim soruya dolaylı olarak karşılık vermem nereye gittiğimle ilgili asıl soruya cevap vermek istemeyişimdendi. Annem soruyu doğrudan sormuyordu ama ben ne sorduğunu biliyordum, ben doğrudan cevap vermiyordum ama o benim neye cevap verdiğimi biliyordu.

O zamanlar aklımda tutmakta zorlanmadığım bu kabil edebi cümleleri gündelik hayatın içerisine böyle latif bir şekilde yerleştirebilirsem bundan çok keyif alırdım. Çevremdekiler de (başta annem, kız kardeşim ve arkadaşlarım) bu duruma hayli alışkındı. Başlangıçta benim aklıma bu dizelerin gelmesini tetikleyen şey annemin sorusuydu: “Uzağa mı gidiyorsun?” Bu bana o sıralarda okuduğum ve “gündelik hayatın içine latif bir şekilde yerleştirilebilecek” özellikte olduğu için okurken altını çizip ezberlediğim bu dizeleri hatırlatmıştı. Oyunda Macbeth, Banquo’ya soruyordu: “Uzağa mı gidiş?” Ardından Banquo yukarıdaki dizelerle cevap veriyordu Macbeth’e.

Sonra annem şöyle dedi: “Akşam yemeğini kaçırmayın sakın”. Gülerek “Kaçırmam” dedim ve ayrıldım. Fakat ayrılır ayrılmaz yolda aklıma annemin sözleri takıldı: “Akşam yemeğini kaçırmayın sakın”. Bunu ilk anda ben ve buluşmaya gideceğim arkadaşımla ilgili söylediğini sandım, herhalde bundan dolayı çoğul ifade kullanmıştı. Yani arkadaşın ve sen akşam yemeğine buraya geç kalmayın veya her biriniz kendi evinizde yiyecekseniz evlerinize geç kalmayın anlamlarına gelebilirdi söylediği. Oysa ona birisiyle buluşacağımı ya da nereye gideceğimi söylememiştim. Bu yüzden cevabı sanki biraz kafa karıştırıcıydı.

Ama hemen sonra bu sözlerin aklıma takılmasının aslında annemin ilk sözleriyle, yani sorusuyla ilgili olduğunu fark ettim, “Uzağa mı gidiş?” Aramızdaki sahnenin ilk versiyonunda “Uzağa mı gidiyorsun?” diye sormuştu ama ikincisinde soru hafifçe değişmiş, “Uzağa mı gidiş?” olmuştu. Hafızamı şöyle bir yokladım, bu soruyu sorarken annemin sesinde oyunlu, muzip bir ton vardı sanki.

“Vay be!” dedim içimden. Olabilir miydi, annem de benim gibi yapmış, kendi repliğini söylemiş olabilir miydi? Macbeth’in Banquo’nun yukarıdaki sözlerine cevabı şöyledir: “Şölenimizi kaçırmayın sakın”. Sonra Banquo da “Kaçırmam” diye cevap verir. Gün içinde aklıma gelen bu ihtimal beni gülümsetmiş ve içimi hoş bir sıcaklıkla doldurmuştu.

Akşam eve döndüğümde merakla Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirdiği Macbeth’i elime aldım. Hatırladığım gibi yukarıdaki dizelerin altı çiziliydi, ama hemen üstündeki ve altındaki o birkaç sözcüğün altının da kurşunkalemle düzensiz olarak çizildiğini fark ettim.

Sahnenin tekrarlandığı güne kadar geçen sürede annem benden sözlerin Shakespeare’in Macbeth’ine ait olduğunu öğrenmişti. Sonra bana ayak uydurmuş, onunla nereden konuşursam oraya geleceğini anlatan o cevabı vermişti. Sorusu gibi oyuna katılışı da dolaylıydı ama “gündelik hayatın içine latif bir şekilde yerleşiyordu”. Hayatı güzelleştiren şeylerden birisi kitaplarsa bir diğeri de böyle hoşluklar değil midir?

Otuz beş yıl önceki bu sahneyi geçtiğimiz Mart ayında bir alıntı için Macbeth’e bakarken birdenbire hatırlamış ve unutmayayım diye yazıp kaydetmiştim. Anneler günü vesilesiyle de paylaşayım dedim.


(1) W. Shakespeare, Macbeth, Çev: Sabahattin Eyüboğlu, 1981, Remzi Kitabevi, İstanbul.

Yazarın Diğer Yazıları

Muhalif seçmen depresyonda mı yasta mı?

Depresyon bir ruhsal bozukluğa işaret ederken, yas kaybın ardından gelişen normal bir reaksiyon olarak kabul edilir. Ortada kayıp varsa, kaybı inkâr etmek ve yastan kaçınmak sağlıklı değildir

On altı

Seninle yan yana yürürken istesem de istemesem de çokluk senin hakkında, ikimiz hakkında düşünürüm. Türlü şeyler anlatırım sana, bazen sesli olarak, bazen içimden. Gözüne güzel manzaralar ilişsin, kulağına hoş-avaz kuşların nağmeleri dolsun isterim. Dünyayı beğendirmeye çalışır, sanki sana "bak bu da var!" der gibi ilginç şeyleri işaret ederim

"Hiç" oldum Muvakkit

Muvakkit'in zihninin içinden süzülen şöyle bir cümle duydum: "Hayatında sadece acı varsa, hiç acı yoktur". Üstelik sormadan anladım ki, bununla acının fazlalığından kaynaklanan bir kayıtsızlık halini kastetmiyordu. Tuhaf bir fikir diye düşündüm, ama bir açıklama istemedim. Öylece kalmaya, salınmaya devam ettim. İfadeyi tersinden kursaydı, örneğin "Hayatında sadece zevk varsa, hiç zevk yoktur" deseydi, kabul etmek o kadar zor olmayacaktı sanki. Sonra, öylece kaldım ve yavaş yavaş ne demek istediğini anladım.