25 Ekim 2019

'Kadın' zora girdi

Sırrı Süreyya eve döndü, İstanbul Telgraf yola çıkıyor, Marmaris Kısa Film Festivali, Prof. Dr. Jale Parla ve Beyoğlu'nun muhtarları..

Biz Cihangir ahalisinin bir cumhuriyet olduğumuzu biliyorsunuz değil mi? Başından beri izlediğimiz bir dizi var: Kadın.

İlk sezon dört dörtlük bir kadın dayanışması dizisi gibiydi. Ama yeni sezonda hepimiz ciddi olarak hayal kırıklığına uğradık. Üç bölümde bize hastane ve karakterlerin hayallerini gösterdiler. Kabul, Özge Özpirinçci bizim ekranların gördüğü belki de en güzel ve değişik kadın kahraman. İki çocuk annesinde de dört dörtlük ama ne var ki televizyonda uzun ve melodramatik tiradlar Meryl Streep bile olsa izlenmiyor.


Özge Özpirinçci ve dizideki sinir bozacak kadar bilmiş çocukları...

Ceyda rolünü oynayan Gökçe Eyüboğlu’nu bile ehlileştirip kilo da verdirdiler ve biz bundan çok şikâyetçiyiz. Zaten dizinin önemli karakterleri birer birer ölüyorlar. Radikal’in eski Kültür Sanat Yönetmeni oyuncu Şerif Erol dizinin son kurbanlarından, cayır cayır yandı. Belli ki yeni bir hikâye kuracaklar. Umarız çok iyi olur çünkü Eşkıya'lı, Çukur'lu dizilerden içinden testosteron geçen silahlı-külahlı dizilerden içimize baygınlık geldi.

Önümüzdeki Salı “Kadın’a son şansını” vereceğiz, yani top onlarda...


Ceyda karakteri Gökçe Eyüboğlu

                                                                     ***

Mahalle kahvemizin sevgilisi geri döndü.

Tahliye olan eski HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den bahsediyorum tabii. Yine onun sayesinde kıkır kıkır gülmeye başladık. Üniversite yıllarında yıllarca hapis yatmakla bu yaşında hapis yatmak arasında ciddi farklar olduğunu söylerken bile bizleri güldürmeyi becerdi.

Gültan Kışanak’la film projeleri hız kesmeden devam ediyormuş. Sırrı Süreyya oyuncu kadrosunu da beğenmiş ama birkaç tane de genç oyuncu koymak için onayımı istedi. 'Olur' dedim. Adam içeriden yeni çıktı, kırmak olmaz.

Hikâyelerinin çoğunu ‘off the record’ anlattığı için o anlattığını unutuncaya kadar yazmayacağım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Vekilken çayları hep Sırrı Süreyya Önder öderdi. Bu sefer ben, Profesör Doktor Rezzan Tuncay ve de İstanbul Telgraf'tan Şengün Kılıç'a yıktı. 

                                                                      ***

Bütün İstanbul’un heyecanla beklediği haftalık gazete, Kasım’ın ikinci yarısında bayilere düşecek gibi görünüyor. Hangi akılsızlar buna soyunuyor diye sorabilirsiniz. Cevabım neredeyse tümü işsiz bıraktırılmış gazetecilerden oluşan 40’ı aşkın kişi. Gazete Pencere’nin aksine, Yıldırım Türker ve Murat Sevinç dışında herkes bildiğimiz harbi muhabir.

Amaç, İstanbullulara yerel bir haftalık gazete kazandırmak olduğu kadar gazeteciliğin en önce bir olay ve durum aktarmak olduğunu hatırlatmak.

Gazetenin adı: İstanbul Telgraf.

Başında eski Birgün’cü, Evrensel’ci ve Hürriyet’çi Şengün Kılıç var. Cengiz Erdinç, Ali Dağlar, Bahadır Özgür, Faruk Eren, Esin Gedik gibi isimler var. Hangi isimleri yazacağımı kurayla çektim.

İstanbul Telgraf tam bir ‘kent gazetesi’ olmayı amaçlıyor. Kent ekonomisi, kent mimarisi, kent sanatı; kısacası kentte olan her şey gazetenin konusu. Zaman zaman dış haberler de olacak. Parisliler, Londralılar, Erivanlılar… 'Kentleriyle nasıl başa çıkıyorlar’ın yazılarını okuyabileceksiniz.

Tabii gazetenin bir ucundan ben de bulaşacağım için, magazinsiz de kalmayacak İstanbullular.


İstanbul Telgraf'ın dörtte biri toplantı halinde...                    

                                                                  ***                                                    

Çarşamba akşamı İstanbul Edebiyat Evi Kıraathane’de Profesör Doktor Jale Parla,  Batı edebiyatının temel kaynaklarından biri olan Ovidius’un Başkalaşımlar adlı yapıtının en ilginç öykülerinden biri “Pygmalion” üzerine  çeşitlemeler yaptı. ‘Çeşitlemeler’ benim lafım.


Prof. Dr. Jale Parla, feminist bir okuma yaptı, bu arada edebiyatımızda cinsiyetçiliği inceleyen 'Gaflet' kitabını da okumayı önerdi, haberiniz olsun....

Ovidius’dan Rousseau’ya oradan Yönetmen Jean Cocteau’ya inanılmaz bir yolculuk yaptırdı Parla bize. Fena halde eril başlayan bu mitin zaman içinde nasıl farklı kurgulamalara uğradığını net bir şekilde anlattı. Özetle, yarattığı heykele aşık olan ve onunla neredeyse erotik hatta pornografik ilişkiye giren yaratıcısının gösterdiği aşamalar gerçekten büyüleyiciydi.

Umarım metin yayınlanır da çok daha fazla insan okur.

İşin hoş tarafı eğer Jale Parla, ben, Profesör Doktor Nazan Aksoy orada olmasaydık yaş ortalaması 30’un altında kalırdı. Jean Cocteau’nun ‘Şair’in Kanı’ adlı kısa filmini bu linkten izleyebilirsiniz. 

                                                                      ***

Beyoğlu'nun muhtarları Cihangir'de açılan Muhtarlık Ofisi için bir araya gelip seçmenleriyle buluştular. Açılışa Beyoğlu Kaymakamı ve Belediye Başkanı da katıldı. Dokuz muhtardan dördü kadın. Hiç fena değil değil mi? 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Bereketzade, Ömer Avni, Fetihtepe, Kılıçalipaşa, TomTom, Kocatepe, Cihangir, Hacımimi, Pürtelaş Mahallesi Muhtarları, T24 için özel poz verdiler

                                                                      ***

Taşradan haberler

Marmaris Kısa Film Festivali'nden Animasyon dalı birincisi Avarya'nın tanıtımı

Herkes büyük kent festivalleriyle uğraşırken Marmarisliler geçtiğimiz hafta sessiz sedasız mülteci ve göç konulu bir kısa film yarışması yaptılar. Oradaki özel muhabirim Mete Hüsünbeyi’nin bildirdiğine göre, 111 ülkeden 3 bin 228 başvuru yapılmış.

Genç sinemacılara kıyak olsun diye birincilik alan kimi filmlerin adlarını sıralayalım:

  • Kurmaca dalı: Aylin/ Ozan Yoleri
  • Belgesel dalı: Pembe Kimlik/ Tolunay Tekmek
  • Deneysel dalı ROM/ İlker Ergün
  • Animasyon dalı Avarya/ Gökalp Gönen
  • Ulusal liseler arası dalı: Tears/ Remiye Zeynep Yalçınkaya.

Festivale ilgi çok yoğun olmuş, Yaşam Boyu Başarı Ödülü 1971’den bu yana sinemada olan Perihan Savaş’a (Şimdi Çukur’da oynuyor), Sinema Emek Ödülü ise Meriç Başaran’a verilmiş.

 

 

 

 

 

 

 

 


Perihan Savaş'a 70 başlarında Bedrana filmiyle aşık olmuştuk. Savaş, hâlâ aktif

Müzik önerileri

  • TRT Radyo 3
  • Pazar 20.00 ‘Gözüm Kulağım Sinema’
  • Perşembe 21.00  Sesin Yıldızları’,
  • Perşembe 22.05 ‘Dalga Sesleri’ 
  • Perşembe 23.00’ ‘Gri Ses’

Yazarın Diğer Yazıları

Magazin noir girişimlerine yavaş yavaş başlıyorum

Gonzo gazeteciliğimin bu aşaması en fazla 6-7 ay sürecek, çünkü sizlere veda etmeyi düşünüyorum...

Happy bayrams!

Bayram seyran demeyip Cihangir kafelerini gezerek yazımı yazdırmayı becerdim, etraf pek boş...

Seçimlerle gelen rahatlama...

Yeniden, hafif çekinerek de olsa gülmeye başlamak ne kadar güzel bir şey, değil mi?