Mülkiye’den 69’da mezun olanların 50. yılı kutlanıyor. Hemen baştan söyleyeyim olup bitenleri kestirebildiğim için Ankara’ya gitmedim. Ama bu yine 69 mezunu arkadaşım Necmiye Alpay ile kahvede dedikodu yapmamızı engellemedi. Ben Basın Yayın Yüksekokulu’nda asistanken (doktorasız) Alpay, Maliye Profesörü İsmail Türk’ün asistanıydı. Ben okuldan ayrıldım, o hapse atıldı, yıllar sonra yine Radikal’de bir araya geldik. Ama konu bu değil.
Bizim sınıf adına (Bu hakkı kimden aldıysa) Emekli Büyükelçi Hilal Başkal Anıtkabir defterine “Ulu Önder…” diye başlayan bir ilkokul yazısı yazmış gibi geldi bize.
Daha onun şokunu atlatmadan ertesi gün Ticaret Bakanlığı Müsteşarlığı yaptığını söyleyen bir başka arkadaşımız Ersen Yavuz okula giriş puanlarının düşmesinden yakınmış. Bir Allah’ın kulu da kalkıp “Arkadaş bu Mülkiye o Mülkiye değil, yıllarca dağıtmaya çalıştılar, KHK’larla da son çiviyi çaktılar” dememiş. Daha fazla sınıf arkadaşlarımı üzmeyeyim ama tam zamanıdır hatırlatayım:
Bizler Mümtaz Soysal, Muammer Aksoy, Sadun Aren, Mete Tunçay, Korkut Boratav, Seha Meray, Nermin Abadan, İlhan Unat, gibi muhteşem insanların öğrencisi olduk.
Tabii ki iyi bir nokta da var: Mülkiye’nin kuruluşunun 160’ıncı yılı nedeniyle bir hatıra ormanı girişimi olmuş ve mezunlar ağaç dikmişler. Bak burada olmak isterdim.
Ağaç diken 67-68-69 mezunu kadınlar... Ayaktakiler: Gaye, Alev, Canset, Fırat; oturanlar: Zerrin, Latife, Reha, Berrin, Andaç, Ülker, Alanor, Veka, Gönül, Zeynep... Elçiler, iş kadınları, gazeteciler, anneler hepsi burada... Kim der ki bu güzeller güzeli kadınların Mülkiye'ye kayıt olmaları üzerinden yarım asırdan fazla sene geçmiş
***
Bir diğer küçük hayal kırıklığını ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Burhan Felek Ödülleri'nde yaşadım. Ödül alan ve verenlerden insan, daha vurgulu 'gazeteci kıyımı' protestosu bekliyor. Ne yalan söyleyeyim bir-iki kişi değindi ama bu da beni kesmedi. O günün gecesinde Asmalımescit'te Cemiyetçiler Cavit'te, Hürriyet'te sendikalı olduğu için kıyıma uğrayanlar ve uğramak üzere olanlar Yakup'taydı. Birinci grup ne kadar 'ağır abi' ise, Yakup'takiler o denli üzgünlüklerine rağmen keyifliydiler. Bu tarafın en ağırları da Sedat Ergin ve bendik. Bu arada Cemiyet Başkanı Turgay Olcayto, gençlerin masasına gelip onlara moral verdi. Eh benim de yaşım 40 olsaydı dünyaya meydan okurdum.
Hürriyet gazetesinin neredeyse yarısı Asmalımescit'teydi...
Genç gazeteciler arasında yaptığım küçük bir ankette neredeyse herkes yeni yayın yönetmeninin Ahmet Hakan olacağını söyledi. Haklı da çıktılar sonra. Aslında ne kadar hoş bir başarı hikâyesi değil mi? Kim demiş Türkiye bir fırsatlar ülkesi değil diye. Yozgat İmam Hatip'ten ana akım amiral gemisinin başına geçmek ancak zeki ve seçilmiş kullara nasip olur.
***
Bu kadar toplantı ve gürültü arasında içime en çok sinen İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nin çalıştayıydı. Derneğin bütün yükü bir avuç kadının üstüne kalmış gibi göründü bana. Yine de çalıştay gayet başarılıydı.
İHD'nin çalıştayında oluşturulan dört gruptan biri, müzakere halinde...
***
Bizim mahallenin genç oyuncu, yönetmen ve senaristleri bir araya gelip el yordamıyla Boşluk adlı bir kısa film çekmişler.
Biz kahvedeki abi, ablalarını çağırarak özel bir gösterim yaptılar.
Bayağı iyiydi. Bunu boşuna söylemiyorum çünkü film Londra, Toronto, Melbourne film festivallerine seçildi ve oralarda gösterilecek.
Dünya prömiyeri 20 Kasım'da Londra'da...
***
Ece Bar'da Mehmet Altan ile karşılaşıp iyi bir sohbet ettik. Onun beraati Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın tahliye edilmeleri üzerine Twitter'da kopan kıyamet üzerine konuştuk. İnsanlar nasıl bu kadar kötü ve acımasız oluyor anlayamadım. İnsanların kötü gazeteciler diye hapse atıldığı nerede görülmüştür? Özellikle kendine gazeteci diyenlerin Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan'a saldırmaktan vazgeçmeleri gerekir diye düşünüyorum. Nazlı Hanım, 'komünistler' diye diye bize yıllarca saldırdı. Biz daha öğrenciyken. Ama ne olur iki şeyi birbirine karıştırmayalım: Sevmiyorsanız oturup kahve ve rakı içmezsiniz olur biter.
Mehmet Altan ve ben...
Advertorial
Nazan Özcan ve Kemal Göktaş, Kısa Dalga'da yeni bir Podcast serisine başladı: Dini Şaraba Çevirenler. Hayırlı olsun. Dinlemek için tıklayın...
T24'te ekonomi üzerine çektiği videolarla tanıdığınız gazeteci Barış Soydan'ın yeni kitabı geçtiğimiz günlerde yayımlandı. “Kediler ve Erkekler” isimli kitap öykülerden oluşuyor. Soydan'ın daha önce de “Boruotu Cinayeti” ve “Cemaatçinin Ölümü” adlı iki polisiye romanı yayınlanmıştı. Yanılmayın ekonomistler her zaman sıkıcı olmaz...
İstanbul Telgrafçılar geri sayıma başladı. Bir kez daha uyarıyorlar: İşsiz bırakılmış bütün gazeteciler kapıyı çalmaktan çekinmesin.
Müzik Önerisi
Tina Turner, Mick Jagger, 18 yaşından küçükler izleyemez....