07 Şubat 2020

Politbüro Kıraathane'deydi, kitaplı kadınlar gecesi, akılları sıra beni küçümseyen siyasiler

Magazinci olabilirim ama benim de kendime göre bir gazeteci gururum var; insanlar benimle geçinseler iyi ederler

Oya Baydar'ın son kitabı Köpekli Çocuklar Gecesi tartışılacak diye koşarak Asmalımescit'teki Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi'ne gittim. Salona girdiğimde ne göreyim; moderatörlük görevi Mülkiyeli arkadaşım Ömer Madra'ya verilmiş. (Eski Maocu dememek için Mülkiyeli dedim)

Salondaki 60 yaş üstü kalabalıktan sağlam bir politbüro çıkardı; Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) kurucularından Oya Baydar'ın bir yanında Ömer Madra, sağ önde SBF'nin (Siyasal Bilgiler Fakültesi) “alenen” Marksist ilk öğrenci derneği başkanı Şahin Alpay, karşısında Osman Ulagay ve Meral Tamer, sağ tarafında ise anarko- Marksist ben ve bu sayfada gördüğünüz fotoğrafı çeken Deniz Türkali; daha da var ama bayıltmayayım diye hepsini yazmıyorum.

Kıskançlığı bırakmam gerekirse distopya ve iklim konularında hem Madra hem de Baydar çok iyilerdi. Beni bile sıkmadılar. Ömer Madra, söyleşiden apar topar kalkıp Açık Radyo'nun 25. yılı kutlamaları için Salt Beyoğlu'na gitti. Madra çok zeki olduğu için iki etkinliğin aynı öğleden sonraya geldiğini fark etmemiş bile. Mutlu yıllar Açık Radyo.

Küçük bir reklam da yapayım; Kıraathane'nin kahveleri hem çok pahalı değil hem de lezzetli. Bu arada bir gözlemimi de aktarmak isterim. Oya Baydar, Aydın Engin'den fersah fersah ünlü.

Oya Baydar ve Ömer Madra Fotoğraf: Deniz Türkali

'Kötü Kalp'li güzel kızlar

Geçen hafta tiyatrodan gitmiştik, bu kez ağırlık gördüğünüz gibi edebiyatta. Aslı Tohumcu'nun İletişim Yayınları'ndan çıkan son kitabı “Kötü Kalp”in tanıtım partisi güzel kadınlarla doluydu. Üç beş de erkek vardı ama boşverin, partinin verildiği Nişantaşı Guesthouse'da şık kadınlar çoğunluktaydı. Yiyecek içecek durumu fena değildi ama muhabbet sağlamdı.

Birkaç genç erkek yazarın beni tanımaması biraz sinirimi bozsa da tahmin edeceğiniz gibi İngilizce konuşarak hepsinin ağzının payını verdim. Ben de onları es geçip sadece kitaplı kadınların adlarını vermekle yetineceğim:

  • Figen Şakacı-Pala Hayriye
  • Aslı Tohumcu-Kötü Kalp
  • Bahar Çuhadar-Yeni Ülke
  • Burcu Aktaş-Vahşi Şeyler
  • Şebnem İşigüzel- İyilik
  • Deniz Durukan- Müzisyen
  • Aslı Perker- Flamingolar Pembedir
  • Aslı Ilgın Kopuz- Kış Salgını
  • Seval Arslan- Söze Derince Dokunuş

 

Tamam tamam; Rewhat, Tuna Kiremitçi, Murat Uyurkulak, Altay Ökten gibi isimler de vardı ama beni fazla ilgilendirmediler.

Soldan sağa: Şebnem İşigüzel, ben, Erkan Aktuğ, Bahar Çuhadar, Aslı Tohumcu, Murat Uyurkulak ve Burcu Aktaş

Kel Şarkıcı

Ionesco'nun absürt oyunu Kel Şarkıcı'yı Moda Sahnesi'nde izlemek pek keyifli oldu. Önce konuşanları anlamadığınızı zannediyorsunuz fakat sonra anladığınızı görüyorsunuz.

Dekor sadece birkaç tahta sandalye ve arkada saat olduğunu varsaydığımız bir yuvarlaktan oluşuyordu. Fakat arkada başka bir şey daha var: Tilbe Saran'ın etkileyici sesi.

Oyun 1 saat sürüyor ve gayet eğlenceli. Zaten sıkıntılı dönemlerde aydınlar muhalefetlerini en çok kültür sanatla belli etmeye çalışırlar.

Oyuncu sayısı fotoğrafta gördüğünüz kadar az değil fakat onları beni önemseyip "Hoşgeldiniz" demedikleri için fotoğrafıma dahil etmedim. Bir dahaki sefere daha dikkatli olurlar. Yine de içim el vermedi, isimlerini saymakla yetineceğim: Aslıhan Eraltan, Aydın Soysal, Hasan Uzma, Aykut Altın, Özden Dilek Karakışla

Sağdan ikinci ben, sol yanımda ekipten Emel Kurma ve Kerem Kurdoğlu; sağımda da oyunculardan Aygen Tezcan. Bunların çoğu Boğaziçili.

Gelelim Diyarbakır'a

Kimi okurlarım (hayranlarım) neden sürekli Ankara-İstanbul-İzmir tiyatroları yazdığımı soruyorlar. Maalesef her tarafa yetişemiyorum, fakat bu hafta Diyarbakır Şehir Tiyatroları ile ilgili bir haberim var. Videoyu Susma Platformu'ndan aldım. Aradan çekiliyorum...

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

  • Evet, maalesef doğru. Kendisini hâlâ 25'inde zanneden Hasan Cemal, sabahın köründe Bebek'te güzellik koşusu yaparken düşüp ayağını kırdı. Geçmiş olsun diyoruz. Bir an önce iyileşsin ve gelip 'daltaban' deyip hepimizin kolunu büksün diye bekliyoruz.
  • Hayır, eski HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'i görmüyorum. Yok yok, kahveye geliyormuş ama o Adıyaman kırsalından geldiği için öğleden önce gidiyormuş. Benim afyonum ancak öğlen saatlerinde patlıyor, fakat Firuzağa Kahve'deki kızlara benim için 'bunak' diyerek beni sorduğunu biliyorum.
  • Söz siyasetten açılmışken magazinci olduğum için son iki hafta içerisinde sözde siyasilerden yediğim darbeleri anlatmadan geçemeyeceğim... İlk darbe T24'ten geldi; Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Kaftancıoğlu ve diğer bazı CHP'lilerle yedikleri yemeğe beni çağırmadılar. Zaten çağırsalar da gitmezdim, ilkelerime aykırı. Bunun şokunu atlatmadan Birgün gazetesinin 16. yıl kutlamalarına davet edilmediğimi dehşetle öğrendim. Tamam. ÖDP,  pardon Sol Parti ile aram çok sıkı fıkı değil ama yine de bir davet beklerdim. Üçüncü darbe ise HDP'den geldi; çeşitli liberallerle (Aydın Engin) İstanbul'da yedikleri 'görüş-alışverişi yemeği'ne onlar da çağırmadılar. Ben bu konuda HDP Başkanvekili Saruhan Oluç'tan şüpheleniyorum. Kendisinden daha solcu olduğum için beni davet ettirmedi diye düşünüyorum. Magazinci olabilirim ama benim de kendime göre bir gazeteci gururum var. Benimle geçinseler iyi ederler; oradaki 35 kişi arasına beni sığdıramadılar mı?
  • Evet, güzel oyuncu Melisa Sözen, Kaktüs'te beni görür görmez ayağa kalkıp hazır ola geçiyor. Geçen hafta bir saat “arkadaşını” (Mor ve Ötesi Harun Tekin'i) bekledi fakat çocuk gelmedi. Benden korkan sadece Sözen değil, Kaktüs'e girdiğim anda 40 yaş altı yakışıklı adamlar ve güzel kadınlar gözüme çarpmamak için ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Boşuna saklanmasınlar, onlara neler yapacağımı görürler.
Cihangirli Melisa Sözen Kaktüs'te yine beklerken, Fotoğraf: Özgür Mumcu
  • Doç. Dr. Ceren Sözeri ve Radikal'den meslektaşım Hakkı Özdal aylar önce evlenmişler. Bahadır Özgür söylemeseydi haberim olmayacaktı. Elimi öpmeye gelmemeleri enteresan. 
  • Hayır, Firüzağa Camii Kahvesi'ndeki doktorların sayısı dörtle sınırlı değil; Prof. Dr. Şahika Yüksel, öğretim üyesi psikolog Dr. Arşalus Kayır ve Dr. Ahmet Tülezoğlu da var.

Advertorial


Parasız Beethoven'ı kaçırmayın!

* "Düşmanımız" Gazete Duvar'ın İngilizcesine bir göz atmanızı öneririm. Mutlaka seveceğiniz biri çıkacaktır. Örnek mi? Ece Temelkuran, Mehveş Evin,  Nevşin Mengü, Sezin Öney, Özlem Akarsu Çelik ve genel yayın yönetmeni Cansu Çamlıbel. Hazır Doğan Akın gözünden kaçırmışken bir de Türkçe Duvar'dan Sevilay Çelenk'i atlamamanızı öneririm. Evet, hepsi kadın; bir itirazınız mı var? Nasıl olsa erkeklerin hepsi televizyonda.

Müzik önerisi

Bu haftaki parçamızı okurumuz Sevgi Bala seçti. Biz de cânu gönülden katıldık. Lesley Gore sevgilisine “Benim sahibim değilsin” diyor.

Yazarın Diğer Yazıları

165 yaşındaki Mülkiye ve çok daha fazlası var bu magazinde...

Sevgili hayranlarım ve okurlarım, bir kez daha belirteyim ki hiçbir sosyal medya platformunda hesabım yok; bu yüzden "Biz bunu sosyal medyadan biliyorduk" deyip beni üzmeyin...

78 yaşında hâlâ beni şaşırtıyorlar

Bu hafta fotoğrafım yok çünkü patoloji raporum ancak perşembe öğleden sonra çıktı; daha Taksim İlkyardım doktorumu görmedim ama galiba kanserimle başa çıkmış, tabii kesinleşince size daha iyi bilgi veririm

Demokrasi yok, su ve para da yok; ya sigara?

Sizce moda olduğu üzere benim yerime de bir kayyım atayacak olsalar bu kim olurdu, cevaplarınızı bekliyorum...

"
"