İHD'nin Demir Lady'leri - Cihangir Tatavla'nın Merve Engin'i - Murathan Mungan (21 Nisan 1955) -
The Beatles'ın John Lennon'ı
Magazinimin başlığını okuyan radikal okurlarım The Beatles'ın çok ünlü şarkısı, sosyal demokratlar dâhil merkez okurlarım ise Soljenitsin'in orta ünlü İvan Denisoviç'in Bir Günü'ne gönderme yaptığımı düşünecekler hemen. Yanlış. Gonzo Tuğrul'un hayatında bir günü anlatacağım.
Saat 11.00'den önce kalkamadığım için güne 13.30'da bir belgeselle başladım. Üst-orta zengin mahalle arkadaşım İsmail Turgut'un davetiyle Film Festivali'nde gösterilen Aynı Nehirden Geçmek adlı film, Türkiye'de de yıllarca çekim yapmış ünlü fotoğrafçı Koudelka üzerineydi. Rejisörü de Coşkun Aşar. Belgesel beni biraz aştı fakat sinema, fotoğraf öğrencileri, amatör ve hatta profesyonel fotoğrafçılar kaçırmasın.
Coşkun Aşar, kurgu ve senaryo Ayhan Hacıfazlıoğlu, mahalleden ortak yapımcı Sevil Demirci ve ben.
(Foto: İsmail Turgut)
16.15- 19.00 arası
Filmden koşarak Cihangir'e dönüp tamamen ünsüz ama orta ve az zengin İsmail Turgut ve Oktay Melikyan ve İstanbul Bilgi'den eski öğrencim Özge ile 21'de geç bir öğle yemeği yedim. Onlardan bir saatte kurtulup kendimi Kaktüs'e attım. Az zengin ve çok ünsüz iş kadını Oya Hanım, Bodrum'da evi olan dünya tatlısı avukat Mebuse Tekay ve emekli gazeteci az yoksul Nilgün Uysal, Irish Coffee'mi ısmarladılar. Arkasının gelmeyeceğini anlayınca mekânın öteki ucuna seğirttim.
Aaa, bir de ne göreyim, İnsan Hakları Derneği'nden arkadaşlarım
Eren Keskin ve
Leman Yurtsever Yıldırım Türker'le çay içmiyorlar mı! Hangi Yıldırım Türker mi? Şimdilerde
Yeniden TV'de yazan Cihangirli. Çıkaramadınız mı? Peki, en iyi arkadaşları
DT,
MÇ ve
İB'nin dördüncü ayağı YT. Bu arada, çay kahve paralarını ödedikleri için değil, Yurtsever ve Keskin bezdirilememe konusunda neredeyse bana yakınlar.
Leman Yurtsever, Eren Keskin, Yıldırım Türker ve tabii ki ben.
(Foto: Kaktüs tayfası).
Saat 20. 30'da ise Cihangir'in 50 sandalyelik Tatavla Tiyatrosu'daydım, sınıf arkadaşım Necmiye Alpay ve muhtar Halil Kalafat'la. Yine mahallenin kızlarından Merve Engin'in oynadığı tek perdelik bir interaktif muazzam eğlence. Adı "Kıyıya Oturmanın Böylesi ". Oyun, 18 Mayıs'ta bir daha oynanacak ve sadece, enflasyon daha da azmazsa, 80 lira. Araya bir de reklam alayım; Tatavla Tiyatrosu'da haftanın altı günü oyun var. Oyunun sonunda Merve kadar alkış aldım. İnanmayan fotoğrafa baksın.
Bitmez tükenmez enerjili Merve Engin'le seyirciyi selamlarken...
(Foto: Dilbilimci Necmiye Alpay).
İzmir haberleri
Benim küçük bir bölümü hariç pek bürokratik bulduğum İzmirli Mülkiyeliler grubu bu kez gözlerini karartmış, Marx'a el atmışlar.
Mülkiye'nin ve Türkiye'nin değerli hocası Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya, Marx'la yetinmemiş, yanına bir de ütopya eklemiş. Bizim kuşağın hayatını vakfettiği iki kavram.
Bu aradan söylemeden duramayacağım, afişteki fotoğraf herhalde 20 sene öncesine ait.
Linkler ve çağrılar
* Disney+ kanalı için homofobik çağrı, Genco Erkal'ın 'cumhurbaşkanına hakaret' davası, haftanın sansür gündemi ve daha fazlası, Susma Platformu'nda.
***
MM nihayet
Ankara'da ve Cihangir'de pek arkadaşım olan Murathan Mungan, herhalde, yazarların gazetecilerden daha meşhur olduğu kanısıyla şimdilerde bana fazla yüz vermiyor. Geçen gün tamamen tesadüfen İpek Bilgin'in Sırça'sında önden ikinci sırada yan yana düştük.
Ağzından alabildiğim kadarıyla galiba bir yakın tarih romanı yazıyormuş. Kahramanlardan biri de gazeteciymiş. Bütün basın kitaplarını toplamış ama bizim "68'li ve Gazeteci"nin adı geçmedi hiç. Ben kibarca hiç tepki vermeyip, sadece, "bıyıkların yakışmış" demekle yetindim.
En ünlü yazar arkadaşım Murathan Mungan ve ben.
(Foto: İncilay Erdoğan)
Kasırga'ya maruz kalmak
Ertuğrul Özkök ve diğer bazı boomer'ların benden daha çok okunduğunu iddia eden Doğan Akın'ın T24'ünden Candan Yıldız, patronuyla "uğrunda mücadele ettikleri değerler" hatırına Halk TV'ye dönen Emin Çapa'nın has dostu Ayşenur Arslan, konvansiyonel boomer suçlamasından çekindiğim için fazla antogonize edemeyeceğim gazeteci ve TV personality Nevşin Mengü, Nokta'ya başladığı sıralarda ben, daha solcu olan YeniGündem'e geçtiğim için Çalışlar ve Göktür'ün eline kalan Medyascope'tan Ruşen Çakır.
Bu az ve orta şöhretlerin tamamı gazeteci mi, yazar mı, siyasi analist mi olduğuna karar veremediğim Levent Gültekin'i ağırladılar. Levent Gültekin'in "Yaklaşan Kasırga" senaryosu yeni çıktı. "Millet" adlı ittifak ve onun etrafında dönen dolaplardan içime baygınlık geldiği için eleştiri ya da övgü düzmeye kalkmayacağım. Benim oyum Selahattin Demirtaş ne derse o. Eminim Ahmed Arif, Mıgırdiç Margosyan, Behice Boran ve Hüseyin Cevahir de aynı şeyi yaparlardı.
Yazmayı unuttum, Levent Gültekin benim HomeRoom'dan ahbabım.
(Foto: Sevil Demirci)
İnşallah rüştüne ermiştir
BirGün gazetesi herhalde maddi imkânları el vermediği için 18'inci yaşının bitişini Makine Mühendisleri Odası'nda kutlamak zorunda kaldı. Hemen baştan söyleyeyim, anarko marksist olduğum için bana davetiye göndermediler. Hiç alınmadım. Niye alınmadığımı sorarsınız, sizlere Gonzo Ajansı'nın elde ettiği davetli listesinin bir bölümünü sunuyorum. Yani, Allah beni davet edilmekten korumuş. Görüleceği gibi, hepsi de (istisna yok) benim pek sağımda yer alıyorlar.
Faruk Eren, Suat Toktaş, İsmail Saymaz, Rıdvan Akar, Vecdi Sayar, Elif Ilgaz, Barış Pehlivan, Zafer Arapkirli, Bülent Erdoğan, Candan Yıldız, Timur Soykan, Alper Taş, Zeynep Altınok, Hakan Çelenk...
BirGün'ün çağrılmadığım kutlaması. Zaten bu kadar az ünlünün itibar ettiği bir partide benim ne işim olabilirdi.
Yeni Yaşam, e-gazete oldu
Hazır "muhalif" BirGün demişken Yeni Yaşam'dan söz etmemek olmaz. Çünkü bugün (22 Nisan) artık yazılı yayımlanmayacaklar. E-gazete olarak çıkacaklar. Abone olmak isteyenlere duyurulur.
Yazının yayımlanmasıyla bir düzeltme geldi. Yeni Yaşam gazetesi yazılı hayatına devam ediyor ayrıca dijital abonelik sistemine geçiyormuş.
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
* Gazete Duvar, benim tık oranlarımla başa çıkamayınca ha bire neşriyat müdürü değiştirip, köşe yazarı almaya başladı. Bakın hem de kimler... Radikal'de benden az da olsa feyz alan Barış Avşar ve yine Radikal ve Milliyet koridorlarında korkarak arkamda dolaşan utangaç Erman Ata Uncu ve orta ünlü yazar Ahmet Tulgar. Anlaşılacağı gibi, şu anda piyasada az ve orta iyi olan bütün gazeteciler, hadi peki yüzde 80'i diyeyim, benim rahle-i tedrisimden geçtiler.
* Yeni arkadaşım Fox TV'nin Selçuk Tepeli'sine benimle fotoğraf çektirmek çin tanıdığım iki haftalık dokunulmazlık sona erdi. Tepeli yine, bizi patron olduğumuza inandırmak isteyip sonra açlıktan nasıl sürüm sürüm süründüğümüzü gösteriyor. Kafam karışıyor. Esas sorum şu, belli ki benden fazla iktisat biliyor, "kur korumalı döviz" mi doğru, "kur korumalı mevduat" mı? Yoksa bu soruyu CHP'nin pek bilmiş grup başkanvekili Özgür Özel'e mi sormalıydım? Kusura bakmayın, insanın 70 plus'tan sonra kafası biraz karışıyor galiba.
Advertorial (!)
Amerikalıların deyişiyle "Büyük Felaket" olan 24 Nisan'a denk gelen bir insan hakları etkinliği. Çok rica ettikleri için moderatör olmayı kabul ettim. Benden zor söz alırlar.
Müzik önerisi
Yazımın başlığını The Beatles'ın bu şarkısından aldığımı rocksever Radikal okurlarım derhal fark edeceklerdir.