07 Mayıs 2021

Cihangir'ime göz dikenler | İkizdere bizimdir, bizim kalacak | Ah şimdi Radikal olmalıydı | 'Holy' olmayan üçlü

Aklıma her şey gelirdi de Sabah'ta Zafer Mutlu'nun, Hürriyet'te Ertuğrul Özkök'ün ve Milliyet'te de Fikret Bila'nın yayın yönetmenliğini özleyeceğim gelmezdi. Şu anda üçü de basın piyasasında aktif, bakarsınız olur. Bu arada, hayatımda Cemil Barlas kadar "Ben yandaşım" diye çırpınan bir ikinci yandaş gazeteci (!) galiba görmedim

Keşke Ezhel, Tarkan, Sezen Aksu, Cem Yılmaz gibi isimler bir araya gelip "We Are The World" gibi bir Türkiye doğasını savunma korosu yapsalar - Mahallemizin güzel kızlarından oyuncu Sezin Akbaşoğulları - Bazı kötü niyetlilerin 'The Barlas Family'i, 'The Addams Family'e benzetmeleri bence hiç hoş değil 

Hafta başında ava giderken avlandım. Cihangir'de magazinim için ünlü ararken genç oyuncu arkadaşım Sezin Akbaşoğulları ile karşılaştım. Heyecanlı heyecanlı konuşurken birden fark ettim ki biri bizi fotoğraflıyor. Kim mi? Podcast prensliğinden paparazziliğe geçici geçiş yapan Eray Özer.

Derhal fotolara el koyup önce ben yayınlıyorum. Gerçi Özer kullanmayacağını söyledi ama ne de olsa gazeteci, güvenemedim. Manitu korusun bir magazin sitesinde "Şok...şok...şok... Tuğrul Eryılmaz'la Sezin Akbaşoğulları'nın Cihangir kaçamağı" haberi çıkarsa, okumayı yeni söken torunum Asya'ya rezil rüsva olurdum.

Dizi çektiği için Bodrum'a kaçamayan Sezin Akbaşoğulları, Tuğrul the Gonzo. (El konulmuş fotoğraf: Eray Özer)

Taklitlerimden sakının

Hürriyet'in artık alenen yeni magazin yazarı Ertuğrul Özkök, tahtımı sarsmak için elinden geleni yapıyor. Neymiş efendim, geçen haftaki yazım, dedeler ve ünsüzlerle dolu olduğu için pek sıkıcıymış. Bu yüzden de pandemi "lock-down"ı bitene kadar "seviyeli magazin" yazacakmış.
 
İlk yazısında bahsettiği ünlüler ise Sylvie Vartan ve Erkan Özerman'dı. Allahınızı severseniz, benim Sezen Aksu'm, Kadir İnanır'ım ve Marianne Faithfull'umun yanında onların esamesi mi okunur? Mektep arkadaşım Özkök, bayağı 70 plus olmuş.
 Katı kayığı, yazlığı kışlığı olan Ertuğrul Özkök'ün, benim Doğan Akın'dan aldığım, asgari telife göz dikmesi sizce de tuhaf değil mi?

Zoom partisi

Sadece yaş ortalaması 50'nin altında olanların Zoom partilerine katıldığımı fanlarıma duyururum. Hayır, "ageist" değilim

Korona bir yandan, genelgeler bir yandan hepimizi delirtip, yalnızlaştırdılar. Beceriksiz yöneticiler yüzünden bırakın Ankara, İzmir'i; Kurtuluş, Moda, Fenerbahçe'deki dostlara hasret kaldık, derken "Zoom" imdada yetişti.

Eski Radikal'den yeni Hürriyetçi Erkan Aktuğ'un 48. doğum günü için 40 dakika ile sınırlı bir parti yaptık. Çoğunluğu kapatılan Radikal'den olan particiler benden fırsat bulup pek konuşamadılar. "Magazin dediğin, isimlerle olur" deyip orta da olsa ünlüleri sıralıyorum.
 
Hürriyet'ten Ece Çelik ve Bahar Çuhadar, Doğan Kitap'tan Cem Erciyes ve Ceren Akardaş'ın yanı sıra iyice ünsüz Elif Ekinci (İKSV), Dilay Yalçın (BBC Monitoring), Erman Ata Uncu (Sabancı Müzesi), Begüm Güven (İstanbul Modern), Aydil Durgun (Diken), Gülden Öktem ( Milliyet ama İsviçre'de), Zümrüt Burul (İletişim Deposu). 
 
Tabii en ünlü olarak "Ben the Gonzo" ve salgından sonra Şişhane Comedus'ta bana beleş viski sözü veren Arzu Çapar Tabak. Tabii ki ilk 40 dakika yetmedi, Elif Ekinci bir tur daha ayarladı. Oluyormuş, bilmiyordum.

Oy dere İkizdere

İkizdere için Sezen Aksu ile Tarkan bir düet yapsalar, söz, ben de rock saçlı dedelikten vazgeçip 70 plus yaşımda horona başlarım.

Bu yakarışım Cem Yılmaz'dan Mor ve Ötesi'ne, Feryal Öney'den Fazıl Say'a, Zülfü Livaneli'den Duman'a Athena Gökhan'dan Ankaralı Ezhel'e, herkesi kapsar. Müzik ve sanatın karşısında kimse duramaz.
 
  
 
Klip için Prof. Dr Ali Çiçekdağ'a teşekkürler. 

Tarihimden yapraklar

İnek Bayramı 1966, Mülkiye yurdu kantini

Siz bu yazıyı okurken en çok taşralıyı barındıran Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi, Zoom üzerinden ünlü İnek Bayramı'mızı kutluyor olacaklar. Fotoğraf, 1966 İnek Bayramı'ndan.
 
Fotoğraf altında bir bir isimleri yazmayacağım ama şu kadarını söylemek isterim, eğer sınıf arkadaşlarımdan 10-15'i ile hâlâ haberleşiyorsam, bir ikisi dışında hepsi kadın. Yüksek bürokratlar, genel müdürler, iş kadınları, sefire ve tabii anneler...
 
Unuttuklarım, atladıklarım kızmasın, magazinin doğası gereği, bazılarının isimlerini zikredeceğim. Samiye Aydar, Nimet Adalalı, Berrin Komsuoğlu, Canset Oral, Ferda Kınacı, Işık Alumur, Necmiye Alpay, Gaye Köseoğlu, Ferhan Babalıoğlu, Reha Atasagun... 

Bu linkler ihmal edilmesin

* Ortaoyuncular'dan tam kapanma gösterimleri. Biletler, mobilet.com'da. 

* Nar Bilim Kültür ve Sanat Derneği'yle söyleşi, 27 Nisan-4 Mayıs haftasının gündemi ve daha fazlası için Susma Platformu. 
 

* 40. İstanbul Film Festivali, mayıs gösterimleriyle çevrimiçinde sürüyor. 

Medyada ilk kez başlattığım, kurucusu olduğum Magazin Ombudsmanlığı çok tutunca, T24 bu bölüme neon ışıklarla, lambalarla adımı yazdı, özel klişeler yaptı. Faruk Bildirici'ler, Cihangir'ime göz dikenler görmesin!

1 Mayıs Cumartesi günü, Taksim'den kazasız belasız (70 plus olduğumdan beri hep arkalarda ve kenarlardayım) Cihangir'e dönüyorum. İstanbul dâhil büyük kentlerde olaylar, olaylar, şok, şok...
 

Saat 16.20'de yandaş "ana akım" medyanın internet sitelerine giriyorum. 212 kişinin sadece İstanbul'da gözaltına alınmasında Sabah, Hürriyet ve Milliyet internet siteleri haber değeri görmemiş. İlk sayfada yer alan 15-20 haber arasında 1 Mayıs hiç yok. Ama çok da haksızlık etmeyeyim, Yeni Şafak, Devlet Bahçeli'nin 'eşkıyalar ve 1 Mayıs' demecini atlamamış. Ayrıca aklıma her şey gelirdi de Sabah'ta Zafer Mutlu'nun, Hürriyet'te Ertuğrul Özkök'ün ve Milliyet'te de Fikret Bila'nın yayın yönetmenliğini özleyeceğim gelmezdi. Şu anda üçü de basın piyasasında aktif, bakarsınız olur.
 
Ana-oğul yandaşlar ya da kutsal olmayan üçlü 
 
Pazar gecesi, Nurgül Yeşilçay ve Mert Fırat'a rağmen Kefaret dizisine dayanamayıp epeydir yapmadığım bir şeyi yaptım ve haber kanallarına zıpladım. A Haber'de çakılıp kaldım. Karşımda ana-oğul Barlas'lar bir tartışma programı sunuyorlardı. Daha doğrusu anne Canan Barlas, oğlu Cemil Barlas'ı izlerken, oğul Barlas sorular soruyordu. Oğul Barlas'ın konuya girmesi aynen şöyle oldu, "Kılıçdaroğlu yine bir şeyler yumurtladı." Sayın Canan Barlas çok şıktı, saçları çok bakımlıydı ama sayın Cemil Barlas'ın 15 Temmuz soruları inanılmazdı. Zaten teşne katılımcılara darbe girişiminin Kemal Kılıçdaroğlu'nu iktidara getirmeyi amaçladığını söyletmeye çalışıyordu. Hayatımda "Ben yandaşım" diye bu kadar çırpınan bir ikinci yandaş gazeteci (!) galiba görmedim. Derhal Yeşilçay ve Fırat'a geri döndüm.
 
Fakat Barlas'lardan kurtulmak ne mümkün. Ertesi gün yandaş Sabah'ta Mehmet Barlas "Ben kendimi bildim bileli Türkiye'nin bugünü dününden daha iyi, yarını bugününden..." minvalinde bir yazı yazmaz mı?
 
Baba Barlas'ın kendini bildiğini ben hiç görmedim. Ben onu bildiğimde CHP'nin şemsiyesi altında TRT Haber Dairesi Başkanı'ydı (Ben Cumhuriyet'e yetişemedim). Haydi ben haddimi bileyim ama dönemin TRT müdürlerinden Aycan Giritlioğlu, Cafer Demiral ya da Necla Zarakol'a sorun, onlar anlatsınlar. 
Ana-oğul Barlas'ların programında baba Barlas'ın yokluğu hissediliyor 
Radikal'e yazık oldu
 
Brown'dan mezun, Columbia'dan master'lı olduğu için Radikal'den en hızla şutlananlardan Elif İnce'nin gönderdiği bir kısa film içimi acıttı ve beni 15-20 yıl geriye ışınladı.
 
Bu tanıtım filminde, Radikal adım adım boğulurken "makam"larına sarılıp hiç ya da yeterli gazetecilik tepkisi göstermeyenler vardı boy boy. Birden magazin damarlarım kabardı.
 
Bildiklerimin şimdiki işlerini ve polemik sevmediğim için isimlerinin ikişer harfini yazdım. Başından kapanana kadar. Hem de haftanın magazin bulmacası olur diye düşündüm: İs-Be  (Karar),  Ye-De (Boratav oldu), Er-Gü (Diken), Al-To (Gazete Duvar), Ey-Ca (Londra-lokanta), Öm-Er (Hürriyet), Ez-Ba (Oxford) ve Bü-Mu (DW)...
 
Tabii şimdi hepiniz "Me-Ya-Yı (T24) nerede" diye soruyorsunuz. Haklısınız. Onun günahı da tabii hiç az değil. Kendi kurduğu güzelim gazeteyi İs-Be'ye bırakıp, patronun zorlamasıyla da olsa Milliyet'e GYY oluvermişti. 
 
Tuğ-Er (T24 düzeyli magazin), onun günahı en az. Çünkü Radikal "eliti" onu hafifmeşrep bulduğu için, karar mekanizmalarını katmamayı tercih ettiler.
16 yıl boyunca sadece bir hafta katılabildiğim yazı işleri toplantılarından biri
TRT Radyo 3
Evet alenen reklam yapıyorum. Arkadaşım olan Radyo 3, yakın dostumdu, pandemide sevgilim oldu. Beethoven'dan The Rolling Stones'a, Pat Metheny'den Güney Amerika'ya her gün en az beş saat dinleyebileceğiniz programlar var. Meşrebinize göre seçin. Ah bir de kısa da olsa haberleri olmasa...

Advertorial

Baştan sona kadın aklı ve emeği

Kadınların çıkardığı hem eğlendiren hem düşündüren "BAYAN YANI"nın Mayıs-Haziran sayısı basılı olarak çıktı. İçi çizgi ve yazı dolu. Sadece 15 TL.

Müzik önerisi

Bu haftanın müzik önerisi Prof. Dr. Orhan Tekelioğlu'ndan geldi. Benim de ancak keşfedip beğendiğim Ezhel'le baş başa bırakıyorum sizi. 
 

Yazarın Diğer Yazıları

165 yaşındaki Mülkiye ve çok daha fazlası var bu magazinde...

Sevgili hayranlarım ve okurlarım, bir kez daha belirteyim ki hiçbir sosyal medya platformunda hesabım yok; bu yüzden "Biz bunu sosyal medyadan biliyorduk" deyip beni üzmeyin...

78 yaşında hâlâ beni şaşırtıyorlar

Bu hafta fotoğrafım yok çünkü patoloji raporum ancak perşembe öğleden sonra çıktı; daha Taksim İlkyardım doktorumu görmedim ama galiba kanserimle başa çıkmış, tabii kesinleşince size daha iyi bilgi veririm

Demokrasi yok, su ve para da yok; ya sigara?

Sizce moda olduğu üzere benim yerime de bir kayyım atayacak olsalar bu kim olurdu, cevaplarınızı bekliyorum...

"
"