23 Mayıs 2020

Futbolun yaşamak için paraya, paranın da liglerin başlamasına ihtiyacı var!

Liglerin bir an önce başlaması yaşamsal öneme sahip. Covid-19 nasıl zengin yoksul ayırımı yapmıyorsa, bu durum futbolda da aynen geçerli

Türkiye Futbol Federasyonu, TFF Sağlık Kurulu ile yaptığı toplantının ardından Süper Lig'in 12 Haziran 2020'de başlayacağını açıkladı. Bu açıklamaya göre, Süper Lig 12 Haziran’da santra yaparken, 19 Haziran ve sonrası da diğer ligler topbaşı yapacaklar.

Günümüzde para ile futbolun arasında simbiyotik bir ilişki var…

Ne demek istiyorum: Birisi olmadan, diğeri olamaz.

Para yoksa, futbol da yok!

Yani, kaderleri ve yaşamları birbirine bağlı iki şeyden bahsediyoruz.

Günümüzde futbolun sadece futbol olmadığını çok iyi biliyoruz. Futbolun pazar için üretilen bir metaya dönüştüğü gerçeğine gözümüzü kapayamayız. Ticarileşip küresel boyuta ulaşan endüstriyel futbolun bugün temelini para oluşturuyor.

Bu bağlamda günümüzde artık futbolun endüstriyel özelliği, finansal karaktere dönüştü ve ortaya yeni bir futbol yapılanması çıktı.

İşte şimdi bu yapı, küreselleşmenin getirdiği sıkıntıyı yaşıyor ve adeta can çekişiyor.

Hâl böyle olunca, pandemiye karşın, sportif organizasyonlar daha da geciktirilemiyor veya ötelenemiyor… Futbolu ertelemek neredeyse mümkün değil. Temelleri sarsılan endüstriyel futbol imparatorluğu, hayata dönebilmek için yoğun bir çaba içinde.

Oyunun "iş"e dönüşmesi, böylesi sıkıntılı durumlarda oyunun ana aktörü olan oyuncu sağlığını da göz ardı edebiliyor. TFF başkanının söyleminde olduğu gibi, finansal futbol yoluna "pozitif olmayanlarla devam edecek".

Yine, futbolun Avrupa patronu UEFA’nın başkanı Aleksander Ceferin’in yaptığı çarpıcı açıklamalarından da görülüyor ki, esas kaygı oyunun ve onun temel aktörleri olan futbolcuların sağlığından daha çok, kaybolan milyon Eurolar. Ceferin "Futbolun çok yakında tekrar seyircili olacağını" ifade ederken, pandemi nedeniyle "düzinelerce milyon dolar kaybedeceklerini ve geceleri uyumakta zorlandığını"[1] dile getirdi.

Benzer ifadeleri ülkemizde ve diğer liglerde de görüyoruz. Futbol yöneticileri pandemi nedeniyle milyonlarca kayba uğradıklarını ifade ediyorlar.

Tüm sektörler ekonomik olarak kayba uğrarken, futbolun bunun dışında kalması "eşyanın tabiatına" aykırı olurdu. Herkes, her kurum bir şekilde bu piyasa işleyişinden payını alacak. İşin kötüsü, bu kayıplar izleyen aylarda daha da artarak devam edecek…

Bu dönemde kulüplerin, dolayısıyla futbolun en önemli sorunu naklen yayınlar… Çünkü yayın olmazsa, yayıncı kuruluş kulüplere para ödemiyor. Para ödemesi olmayınca, gelirlerinin önemli kısmı naklen yayın gelirlerinden oluşan futbolun mali bünyesi de zayıflıyor. Zayıflayan bağışıklık sistemi zaten sağlık problemleri bulunan futbol sektörünü entübe ediyor.

Bu nedenle liglerin bir an önce başlaması yaşamsal öneme sahip. Covid-19 nasıl zengin yoksul ayırımı yapmıyorsa, bu durum futbolda da aynen geçerli.

Zengin ligler de pandemiden ciddi etkilenmiş durumda. Küresel salgının en çok etkilediği ülkelerden Almanya, futbolda ilk marşa basanlardan.

Bundesliga 16 Mayıs’ta seyircisiz başladı başlamasına da, ne var ki, seyircisiz maçların tadı tuzu yok. Bunu sadece seyir zevki açısından söylemiyorum. Günümüzde müşteriye evrilmiş taraftarın yokluğu, kulüpleri parasal gelir açısından vuruyor, bu da futbol ekonomisinin tadını kaçırıyor.

Bununla birlikte, herkes olayın yayın boyutuna odaklanırken, önemli bir konuyu da gözden kaçırıyoruz.

Olay sadece yayın hakları, reklamlar ve transferlerden ibaret değil.

İşin bir de bahis tarafı var ki, gözle çok görülmeyen, genel ekonomi için önemi büyük ama beslendiği sektöre fazla yararı olmayan… Her ne kadar, futbol dünyasına fazla zırnık koklatmasa da, bahis küreselleşen dünyada her şeye bedel. Bahis-televizyon- mobil medya triosu bugün futbolu ve sporu yakından maniple edebiliyor, bazen sporun bağışıklık sistemini zayıflatabilecek moral değerlere atak yapabiliyor.

Benim asalak olarak nitelediğim, futbolun ya da sporun sırtından beslenen bahis sektörü de bugünlerde solunum cihazına bağlı yaşıyor. Yoğun bakımdan çıkması, tamamen maçların başlamasına bağlı…

Yeri gelmişken bu sektör hakkında sizlere birkaç veri sunayım.

Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun (MASAK) 2017 yılında hazırladığı rapora göre, Türkiye'de 18-50 yaş grubunda 5 milyon kişi, yılda 50 milyar TL'lik bahis oynuyor.

Bunun yaklaşık 40 Milyar TL’lık kısmını da yasa dışı bahis oluşturuyor.

Spor ile ilgili tüm dünyada oynanan yıllık bahis miktarı ise 2016 itibariyle 60 milyar dolar, bu tutarın 90 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor.

2017-2020 arasında yıllık yüzde 5’lik bir artışı baz alsak bile, Türkiye’de yıllık oynanan bahis tutarı 57,8 milyar TL’ye ulaşıyor. Kabaca yıllık 60 milyar TL’ye yakın bir tutardan bahsediyorum. Bu tutar Türkiye’deki bir yıllık spor pastasının neredeyse 7-8 katına yakın bir tutarı oluşturuyor.

Bu sektörden Türk futbolu ve sporuna aktarılan para ise, gerçekten de "devede kulak".

2018 Sayıştay raporlarına göre, toplam 13 milyar TL civarında hasılat elde eden Spor Toto’nun 2018’de kulüplere nakdi olarak aktardığı tutar sadece 88 milyon TL civarında.

Spor-Toto Teşkilat Başkanlığı’nın faiz ve diğer gelirleri toplamı ise aynı dönemde 324 Milyon TL’na ulaşmış durumda.[2]

Yani kulüplere ödenen tutarlar, kurumun yıllık faiz gelirlerinden bile daha az. İşte böylesi bir sistemi konuşuyoruz.

Bahis sektörünün yaşayabilmesi için de futbol maçlarının bir an önce başlaması gerekiyor.

Sonuç itibariyle; gutbolun geri dönmesini en çok isteyen sektörlerden birisi de bahis sektörü.

Bu konuda detaylı bilgi edinmek için benim "İddaa’nın Futbola Katkısı" başlıklı yazıma bakabilirsiniz. [3]


[1] https://www.theguardian.com/football/2020/may/19/uefas-aleksander-ceferin-football-with-fans-will-come-back-very-soon

[2] Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, 2018 yılı Sayıştay Raporu, Eylül 2019, sh.5 

[3] Tuğrul Akşar, İddaa’nın Futbola Katkı iddiası, 29 Kasım 2018, 

Yazarın Diğer Yazıları

Futbol nereye gidiyor?

Küreselleşen dünyada futbol kulüpleri ekonomik-finansal örgütlere dönüştü. Bu değişim kulüpleri küresel olmaya zorladı. Finansal futbol, küreselleşen kulüplere her alanda fazladan rekabet üstünlüğü sağladı

Renkler farklı, dertler ortak: Kulüpler faiz - döviz - enflasyon kıskacında kıvranıyor

Kulüplerimiz net borçlu; yükümlülükleri gelirlerinin üzerine çıkmış, zarar eden ve döviz pozisyon açığı taşıyan bir mali yapıya sahip. Borç baskısı altındaki futbol mali yapısı dengesini tamamen kaybetmiş ve sürdürülebilir olmayan bir yapıya evrilmiş durumda

Vergi oranını düşürmek, yasa dışı bahsi azaltır mı? Bahis ekonomisine genel bir bakış

Yasa dışı bahse karşı mücadele yapısal bir nitelik kazanmadan, vergi oranlarının düşürülmesi, yasal bahis gelirlerini artırmayacağı gibi vergi gelirlerinin düşmesine neden olur. Bu alanda bahis oynayanlarının gelirini maksimize artırır