"Türküm" ve "Türklüğün tek teminatıyım" diyor koalisyon olduğunu itiraf etmeyen, bir çeşit koalisyon; Cumhur İttifakı.
Koalisyon değil tabii, ne münasebet. Bu bir ittifak kardeşim!
Düşmanlara, teröristlere ve her tür musibete karşı memleketi korumak için… Sadece ama sadece memleketin çıkarları için ittifak yapan bu ulvi partiler elbette ki "Türklüğün ve müslümanlığın" da tek temsilcisi.
Geri kalan herkes dinsiz ahlaksız, çürümüş, suçlu ve en önemlisi Türklük düşmanı, vatan haini.
İttifak bu söylemle ayakta kalabiliyor çünkü, en azından hâlâ bir miktar iş yapıyor bu söylemler.
Ve o miktara ihtiyaçları var.
Sonuçta,
Biz buna diyoruz faşizm...
Onlar diyor ittifak...
Sonuçta faşizmi yönetim biçimi haline getirmenin de bazı püf noktaları var. İşte adamlar da harfiyen o noktaları uyguluyor…
Ona göre kaşıyor, harlıyor ve tamamen istedikleri sonuçları alacakları tartışmalar yaratıyorlar.
Yahu sürpriz değil, yazılı kitapları var bu işin.
Sadece okusan bile uygularsın!
Dünyada ilk uygulayıcıları da bu ittifak değil tahmin edersiniz ki.
Misal "Andımız konusu"nu yeniden ortaya sürdüklerinde kim ne tepki verecek, neler yaşanacak bilmiyorlar mı sizce?
Tesadüfi mi yürüyor bu sistem sizce?
O kürsülere çıkıp yapılacak konuşmalarda seçilen vurgular içgüdülere göre mi belirleniyor yani?
Yapmayınız arkadaşlar, başka ülkelerde üniversite bölümleri var bu işlerin!
Sonuç olarak "Andımız" dediklerinde CHP'nin dili tutulacak, konuyla ilgisi olmasa da, tutum alamamaktan golleri yemeye doyamayacak.
Muhalif kalemler itiraz edecek, isim isim kim ne diyecek biliyorlar.
Vatandaşta hangi duygular, hangi algı uyanacak, kendilerine bu iş ne miktarda oy ve yandaş sağlayacak, bunun hesabını kitabını yapıyorlar.
Anlayacağınız...
Bilerek körüklüyorlar.
Bu bir siyasi oyun.
Ve çok uzun zamandır tek kale maç gibi oynanıyor.
Oyunu bozacak cesareti alamıyor CHP.
O yüzden de zaten onlara bakıp bakıp gülerek "Allah herkese böyle muhalefet nasip etsin" diyorlar…
Tamam ama oyunun ucunda da yaşamlar var.
Yaşamlarımız...
Sadece muhalif partilerden sağlam bir duruş beklemek ve onları eleştirmek de çözüm değil.
Esas meseleden etkilenecek olanlar bizleriz zaten, mesele bizim meselemiz zaten!
İlla sen ben olmamıza gerek yok yani, artık lütfen anla.
Gergerlioğlu'na yapılan da aslında sana yapılıyor, uyan!
Yalvarırım uyan!
Gel şu basit hamlelerle geleceklerimizin üzerinde oynanan oyunu bozalım.
Üstelik öyle zor da değil bozmak, inan.
Oyunu bozmanın en basit yolu "
ama onlar da..." demeyeceksin.
Düşünce şeklini "
onlar"dan "
bize"e çevireceksin.
Hakkı yenen kimse onunla omuz omuza mücadele edecek ve hakkının yenmesine asla izin vermeyeceksin.
Çünkü sana "
o" diye sundukları aslında sensin de aynı zamanda. Yarın ihtiyacın olduğunda elinden alınmış olacak o hak, senin de hakkın aynı zamanda.
Hep beraber itiraz ettiğimizde, sesimiz yüksek çıktığında vazgeçecek, konuyu soğutmaya yatıracaklar, göreceksin.
Gel bir kere dene, inanamayacaksın onları durdurmanın bu kadar basit olduğuna!
Siyasetçileri bir yana bırak...
İnançlarını...
Değerlerini...
Kişileri...
Nefretlerini...
Bırak bir kenara.
Onları bıraktığın an oyunlarının piyonu olmaktan da çıkacaksın, inan bana.
Sadece insan olarak, geleceği için endişeli biri olarak sahip çık yanındakine.
Tut elini ve haklarımız için itiraz et kardeşim.
"
Bu devirde bizi siyasi parti kapatacak kadar geriye götüremezsin" de.
İşin özünde; vatandaş olmanın da sorumlulukları var. En basitinden, haklarına sahip çıkmak zorundasın!
Olan biten karşısında sessiz kalmakla da olmaz, sesin yettiğince itiraz edeceksin olan bitene.
Çünkü bileceksin ki sessiz kalmak da suça ortak olmaktır.
Ülke batarken kendi oyu, kendi tabanı, yani iktidarının devamı için bugün parti kapatan, vekil cezalandıran bil ki hep bir düşman yaratmak zorunda.
Bu oyunun temel kuralı bu çünkü.
Bugün birilerinin oy verip seçtiği, Mecliste görmek istediği vekiller ve HDP; yarın sen, ben...
Uyan artık arkadaşım, uyan…
Sana "HDP" diyerek, nefret pompalayarak alıyorlar ellerinden haklarını bir bir.
Lütfen uyan artık, Elinden gidiyor en temel hakların!