02 Ekim 2020

FETÖ’yle mücadeledeki tesadüfler!

Bugün silahlı terör örgütü olarak tanımlanan FETÖ'nün emniyette kadrolaştığı dönemde Polis Akademisi Başkanı olan Arslan'ın karşısına istatistik bilgisi ile çıkan Soylu'nun, zaman gelip mevcut tarikat ve cemaatlerin FETÖ benzeri şekilde nitelendirilmesi halinde neyle karşılaşacağını tahmin etmek de zor değil

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) "karayollarında toplantı ve gösteri yasağını kaldıran kararı" sonrasında AYM Başkanı Zühtü Arslan'la girdiği diyalogda süreç bir anda FETÖ'yle mücadeleye evrildi.

Bakan Soylu, katıldığı bir televizyon programında bir dönem Polis Akademisi Başkanlığı yapan Arslan döneminde teşkilata alınanlardan yüzde 41'nin FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle teşkilattan ihraç edildiğini açıkladı.

Bu değerlendirmeye geniş açıdan bakarsak, Arslan'ın Polis Akademisi Başkanı olduğu dönem, henüz silahlı terör örgütü olarak tanımlanmayan ve siyasi iktidarla aynı istikamette yürüyen Gülen cemaatinin emniyet teşkilatında iyiden iyiye hareket alanı yaratıp genişlettiği dönemdi.

Cemaat bu dönemde emniyet teşkilatının insan kaynağının önemli bir bölümünü elinde bulunduruyordu.

Emniyet teşkilatını uzun yıllardır yakından takip eden bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki, Polis Akademisi'nin gerek amir, gerekse memur olarak aldığı personelin büyük bölümü siyasi iktidar tarafından gönderilen listelerden oluşmuştur. Tabii bu listeler içindeki çoğunluk Gülen grubunun verdiği isimlerdi.

Bu nedenle, Arslan'ın döneminde alınan personelin içinden FETÖ çıkmasında şaşılacak bir durum yok. Kanımca bu oran Soylu'nun söylediği yüzde 41'den daha yüksek!

Zira FETÖ'yle mücadelenin başladığı ilk süreçte "sarı" renkle değerlendirilen, sonrasında Garson adlı gizli tanığın devlete teslim ettiği FETÖ personel arşivinde "C" olarak görünen binlerce polis halen teşkilatta görev yapıyor.

C kodu verilenler resmi kayıtlarda, "örgütte iken uzaklaşmış, örgütle bağı kesik kişiler" olarak tanımlanıyor. Yani bu personelin FETÖ geçmişi mevcut.

O dönemde teşkilata adım atan FETÖ'cülerden tespit edilemeyenlerinin bugün nerelerde olduğunu daha iyi araştırmak ve ortaya çıkarmak elbette Soylu ve ekibinin görevi.

Kimlikleri tespit edilemeyen ve "Kripto FETÖ'cü" olarak adlandırılan FETÖ'cülerin şimdilerde hangi cemaat ve tarikatlara karıştıkları ise tam bir muamma.

Geçmişte FETÖ içinde yer alan kimi emniyet personelin, şimdilerde Menzil başta olmak üzere diğer cemaatlerin kadrolarında yer aldıkları ve bu cemaat ile tarikatların kontenjanından emniyet görevlerine devam ettikleri teşkilatı yönetenlerin bildiği bir gerçek!

Bu konuda bir not daha vereyim.

15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sürecinden sonra İçişleri Bakanlığı'nca binlerce personel alındı. Kimisi mülki idare, kimisi polis, kimisi de jandarma personeli.

Bakanlık çatısı altındaki kurumlara alınanların büyük bölümü tıpkı FETÖ döneminde olduğu gibi yine siyasi iktidardan referanslı isimlerden oluşuyor.

Bu kez "rağbet gören ve iktidarın sempatiyle yaklaştığı FETÖ dışındaki tarikat ve cemaatlerden gelen" isimlere emniyet başta olmak üzere bakanlık kadrolarında görev veriliyor.

Buna bir örnek vereyim.

Uşşaki tarikatının lideri Eyüp Fatih Şağban'ın çocuk istismarı iddiasıyla tutuklanmasının ardından Abdülkerim Erdinç adlı cemaat mensubunun sosyal paylaşımında açıkça ilan edildi:

"Yazıklar olsun, o kadar oy verdik. Polis yapcaz, bekçi yapcaz, dindar adam lazım dediniz. 100'lerce gönderdik. Bu muydu karşılığı"

Bugün silahlı terör örgütü olarak tanımlanan FETÖ'nün emniyette kadrolaştığı dönemde Polis Akademisi Başkanı olan Arslan'ın karşısına istatistik bilgisi ile çıkan Soylu'nun, zaman gelip mevcut tarikat ve cemaatlerin FETÖ benzeri şekilde nitelendirilmesi halinde neyle karşılaşacağını tahmin etmek de zor değil.

Kaymakamlar soruşturmasındaki ayrıntı

FETÖ'yle mücadele demişken, birkaç "tesadüfi örneği" vererek konuya devam edeyim.

Hatırlanacağı gibi, İçişleri Bakanlığı kısa süre önce ülke genelinde 50'ye yakın mülki idare amirine görevden el çektirdi.

FETÖ üyesi oldukları iddiasıyla görevden alınanlar arasında vali yardımcıları, kaymakamlar, müfettişler ve hukuk işleri müdürü var.

Bu konudaki yazımda FETÖ'cü mülki idare personeliyle ilgili Tokat'ta yürütülen ana soruşturmada yaşanan süreci ve tesadüfleri ele almıştım.

Dönelim son soruşturmaya. Soylu'nun talimatıyla görevden el çektirilen bir mülki idare amiri var ki, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden hemen sonra FETÖ'cü olduğu iddiasıyla gözaltına alındı. İsmi bende mevcut.

Ancak, bu personel daha sonra nasıl olduysa yeniden mülki idareye döndü ve bakanlıktaki önemli görevine devam etti. Fakat bu personel, Soylu'nun gerçekleştirdiği son görevden alma kapsamında bir kez daha FETÖ'cü olduğu iddiasıyla önemli görevinden el çektirildi.

Biraz araştırdığımda söz konusu görevlinin, çok yakın bir akrabasının iktidar partisinden iki dönem milletvekili olduğunu öğrendim. Bu durumun bir tesadüften ibaret olabileceğini düşünüyorum!

Emekli edilen müfettiş

FETÖ'yle mücadeledeki tesadüflere bir örnek daha vereyim.

Yine hatırlanacağı üzere; Garson adlı bir gizli tanık, binlerce polise ait FETÖ'nün yaptığı kişisel fişlemeleri devlete teslim etti.

Fişleme listelerine göre yapılan müfettiş incelemelerinde yine yüzlerce belki binlerce polisin teşkilattan ihracını isteyen disiplin raporları düzenlendi.

İşte bu aşamada, kabine içindeki güçlü bir ismin yakın koruması hakkında yapılan FETÖ araştırması sonrasında söz konusu polisin de ihracı istendi. Bu polisin ismi aynı zamanda FETÖ döneminde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı sınav usulsüzlüğünde de geçiyordu.

İhracı istenilen polisin dosyası uzun süredir ihraç onayı bekliyor.

Ancak bu arada ilginç bir gelişme yaşandı.

İddiaya göre, Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Fenni Gürsel, söz konusu polisle ilgili dosyayı yapan müfettişlerle görüşerek ihraç kararı görüşünün değiştirilmesini istedi. Fakat müfettişler kararda ısrar ederek, kurul başkanının isteğini yerine getirmedi.

Aradan zaman geçti. Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulu geçen mayısta toplanarak bir üst rütbeye terfi edenlerin yanı sıra emekli edilecek personelin dosyalarını da karara bağladı.

Emekli edilenler arasında koruma polisinin ihraç kararında direnen müfettiş de yer aldı.

Bu da başka bir tesadüftü!

Tokat'ta FETÖ soruşturması yeniden canlandı

Tokat'ta FETÖ'cü mülki idare personeline yönelik soruşturmada yaşanan tesadüfleri üstte kaymakamlar soruşturması bölümünde verdiğim linkteki yazıda detayıyla anlatmıştım.

Tokat'ta görevli başsavcı Erdoğan Bayraktar'ın görevden alınması, yerine atanan başsavcı Aydın Turhan dönemindeki soruşturma sürecini ele almıştım.

Tokat Başsavcısı Turhan, HSK'nın bir süre önce yayımladığı kararnameyle Mardin Cumhuriyet Başsavcısı yapıldı.

Turhan'ın yerine ise Bingöl Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Çoban atandı.

Bu değişimin ardından Tokat İl Jandarma Komutanlığı, başsavcılığın talimatıyla FETÖ'nün Tokat'taki mütevelli heyetine yönelik operasyonu önceki hafta içinde gerçekleştirdi.

Mütevelli heyet demek, FETÖ'nün faaliyet gösterdiği yerde tüm finans, sosyal, bürokratik, temsil görevlerinin yerine getirilmesine öncülük eden, planlayan ve uygulayan, örgüt yönetimince oluşturulan yapıdır.

Bu operasyonla savcılık bir bakıma örgütün Tokat'ta yeniden yapılanmasının önüne geçti.

Bir not daha. Özellikle mütevelli heyetlere yönelik operasyonlar birkaç günlük çalışmayla hazırlanmaz. Uzun soluklu çalışmalar gerektirir. Yani, belli ki bu dosya aylar öncesinde hazırlandı ama işleme konulması bugüne kaldı.

Yeni gelen Başsavcı Çoban'ın ilk işi bu dosyayı işleme alıp mütevelli heyet üyeleri hakkında adli soruşturma başlatılması oldu.

Tokat'taki başsavcı değişimi sonrasında yaşananlar da bir tesadüf olmalıydı!

* * *

Örneklerden de anlaşılacağı üzere, FETÖ soruşturmaları bir bütün gibi gözükse de kimi zaman bütünün içinde ilginç tesadüfler yaşanıyor.

Zaman içinde başka tesadüfler de gün ışığına çıkacaktır. Biraz beklemek gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

98 milyonluk mal varlığını açıklayamayan Vali Bilgin’e yargı yolu!

Vali Osman Bilgin ve ailesinin üzerinde görünen gayrimenkullerin gerçek değerleri dikkat çekti. 98 milyon 613 bin 219 lira 16 kuruşun “haksız mal edinme” kapsamında değerlendirilebileceği tespiti yapıldı. Gerek bilirkişi raporları gerekse müfettiş çalışmaları sonucunda ortaya çıkan veriler doğrultusunda Vali Bilgin’e yargı yolunu açan son imzayı İçişleri Bakanı Yerlikaya koydu

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

"
"