‘MUCK’, üniversitelerin bu memlekette hanidir ‘yüksek lise’den ibaret oldukları görüşünü hatırlatıyor ilk elde. 12 Eylül sonrası YÖK’le özerkliğini yitirip ‘okul’laşan; sonra ‘Piyasa’nın el atmasıyla özelleşip endüstriyelleşen; nihayet popüler kültür mecrasına akışla medyatikleşip magazinelleşen üniversite, dizide mekân tutulmuş. Yatırımını zaten ağırlıklı olarak realite-şovlara yapan SHOW TV’nin, ‘şov’a çalan müzikli-danslı bir gençlik dizisi ekrana sürmesi, kendi açısından tutarlı denebilir.
Bir özel üniversitenin güzel sanatlar fakültesindeki öğrencilerin müzikal yarışmasına katılmak üzere koro oluşturmaya dekan tarafından sevk edilmelerini çıkış yapan dizi, esasen ithal. İnternet ortamında birçok takipçisi olan ‘Glee’nin taklidi. Gelgelelim ‘Glee’ Ohio’da bir ‘high school’da geçiyor.’MUCK’ ise İstanbul’da bir özel üniversitede. RTÜK kaygısı ve muhafazakâr toplumsal örüntü, liseyi mekân tutmayı risk diye düşündürdü belki. Belki de, başta dedik ya, üniversitelerimiz lise seviyesinde, o yüzden bize bu uygun düşer düşüncesi hâkim olmuştur!
Gülüyorsanız sebebi başarısızlık
Net’te şöyle bir ‘sörf’ yapınca anlaşılıyor ki ‘MUCK’un şöhreti en çok ‘Glee’ fanatiklerinin antipatisinden çıkmakta. Genel kanı, dizinin ‘çakma’lığın bile hakkını veremediği şeklinde.
Orijinaliyle karşılaştırmaya gitmeden kendi başına ele alarak daha insaflı değerlendirme yapmak istediğinizde de bu, ne etseniz kurtaramayacağınız bir dizi. Oyuncu kadrosu, özellikle gençlerde, ‘Yetenek Sizsiniz’in ön elemelerinde takılanlardan çıkmış dense yeridir. ‘Küçük Sırlar’a da ‘çakma’ diye çok yüklenildi, ama onun oyuncularını ‘MUCK’ta mumla arıyorsunuz.
Haftalar geçtiği halde akılda kalan oyuncu yok. Çok daha sonra yayına giren ‘Yalan Dünya’nın kaç tane karakterinin zihninizde vızır vızır dolaşıp, hatırladıkça sizi nasıl gülme kramplarına soktuğunu bir düşünün!..
Dizilerin hepsinde, ama bu türünde kesinlikle akışı dinamik kılma yolunda devreye sokulması gereken entrika kurgusu vasat. Mizah kıvılcımı hemen hiç çakmıyor.
Bizim seyirciye dizi bazında yenilik olarak sunulan müzik ve dansta da kıvam tutturulabilmiş değil. Diziyi izlerken gülüyorsanız tek sebep başarısızlık. Belki berbatlığıyla komikleşebilir ‘MUCK’. Tıpkı bir zaman ciddi ciddi yapılmış ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ gibi...
Taklitte başarının yolu en çok oyuncu kadrosundan geçiyor dizilerde. Bunu ‘Umutsuz Ev Kadınları’nda gördük. Bir de yerli kültürel iklimden motifler aşılamanız lazım. Ama ‘MUCK’, üniversitenin ‘yüksek lise’lik halini (kendisi farkında olmadan) düşündürse de nihayetinde bu tasavvurda bile çuvallıyor. Amerikan filmlerindeki kolej karikatürü bir üniversite... Yok, popülerleşme, magazinelleşme dediysek, o kadar da değil!..
Gençliği hedefleyen ‘MUCK’un yönetmeni de 25 yaşında genç bir insan. Gençleri mutlaka en iyi gençler anlar. Ama demek ki anlamak, anlatmaya yetmiyor. Deneyim de lazım, birikim de…