Dün akşam bu haberi veren televizyon spikerinin soru yönelttiği bir hukukçu, tüm öğrencilerin böyle bir hakkının bulunduğunu, çünkü hukukta hak eşitliğinin esas olduğunu belirtti.
Bu konudaki tartışmalara katkısı olabileceği düşüncesiyle, hiç unutmadığım bir öğretmenimden ve onun ilginç sınav yönteminden kısaca söz etmek istiyorum.
Lise yıllarım Ankara Gazi Lisesinde geçti. Matematik öğretmenimiz Kemal Noyan idi. Kendine özgü ders verme, matematik öğretme ve sınav yapma yolları olan değerli bir hocaydı. Onun örnek öğretmenliğinin tümünü anlatmak çok uzun bir yazı ve anılar toplamı olurdu, başka bir zaman, belki.
Ancak onun konu ile ilgili bir açık uygulamasından söz etmak istiyorum. O zaten sözlü sınavda bile tahtaya kaldırdığı öğrenciye not verirken, onu yanına çağırır ve not defterine bakıp attığı notu açıkca görmesini isterdi.
Yazılı matematik sınavında ise, öğrencinin aldığı sınav notuna itiraz etme hakkı vardı. Öğrenci, itirazını bir kağıda yazıp hocasına verir, meselâ 4 aldım, 6 bekliyordum, diyebilirdi.
Ama bunu yapmanın iki koşulu vardı. Sınav sorularını çözerken ya dolmakalem kullanılmalı, yada kurşun kalemli yanıtlar karbon kağıdı ile kopyalı yazılmalıydı.
Aslı hocada, kopyası öğrencide olacaktı. Yani öğretmenin hata veya haksızlık yapma ihtimali daha baştan engellenmiş oluyordu. İtirazda güven esastı.
Hoca itirazları, sınıfın çalışkan öğrencilerinden daha önce seçtiği ve kâtip diye nitelendirdiği bazı çocuklarla birlikte sınıfta sonuçlandırırdı. Çantasından çıkardığı sınav kağıdının aslı ile kopyası karşılaştırılırdı. Bazen not düzeltmesi yapılır, bazen de tahtaya sorunun doğru çözümü yazılırdı. Dolayısıyla öğrenim kesinisiz sürer, sorun yaşanmazdı.
Bu çok sevilen öğretmenin, sonu matematiği kavratma ve öğretmeyle ile biten daha nice ilginç uygulamaları ve kuralları vardı.