Eşi o eski günleri anarken aile reisinin bu sözünü tekrarlar dalga geçerdi. Tavandan sarkan bir telin ucunda çırpınan titrek bir ampul, hepsi buydu, sosuz ruh ve sayılı madde!..
Siyasiler beni aldatmayı göze aldıktan sonra, ağızlarıyla kuş tutsalar ne yazar. Tek partili yıllarda hangi ekonomik rejim gözdeydi, bugün hangisi? Benzemezler aralarında kıyaslanmamalı. Bu işin teorik açıklaması, 'ben ekonomistim' diyen uzmanların işi, ben ancak, yanlış doğru hatırladıklarımı sıralayabilirim.
Kibrit, sigara, tuz, şeker, ispirto, kömür, bira, rakı, et balık kurumu, tanzim satışları, yiyeceğe narh koyma, hububat siloları, ayakkabı ve kumaş fabrikaları, demir çelik... Bitmedi, sağlık, sigorta, eğitim, haberleşme, hava yolları, demir yolları da devletin elindeydi. Devleti CHP yönetiyordu. Sanıyorum sadece eğitim parasızdı, diğerlerinden devlet kazanıyor ve harcıyordu.
Sayın Demirel, "Gaza, beze, tuza zam yapılamayacak" diye durumu özetlerdi.
Sayın Özal, paralı yoldan ve köprüyü satmaktan ilk kez söz edince, 'yok artık daha neler' diye kıyamet kopmuştu.
Şimdi, iktidarda ya da muhalefette olsun, bu partilere oy veren seçmenler devlete de vergi veriyorlar. Çünkü artık sadece onlar üretiyor ve kazanıyorlar.
Serbest piyasa ekonomisine karşı olan solcular, sosyalizmin devletçiliğine pek karışmazken, tek parti devletçiliğine pek de iyi bakmıyorlardı.
Silahlı Kuvvetler defalarca bu "devleti biz yönetelim de siz de görün" diye yönetime el koyma denemeleri yapıyorlardı, biz de göreceğimizi görüyorduk.
Serbest piyasa ekonomisi dünyada son moda rejimlerdendi. Totaliter rejimler sopa yedikten sonra, tüm dünyada gözden düşmüşlerdi. Yeni modalar ise her zaman taklit edilir. Siyasi partiler serbest piyasa modasına göre eş giyiniyor ama farklı adlarla anılıyorlar.
Şimdi artık, eski tek parti yönetimine veryansın eden, yeni tek adam yönetimi, göğsünü gere gere, mahdut madde sonsuz ruh, şiarını savunmakla övünüyor.