Bütün bu tartışmaları izleyen bizler de kendi meşrebimize uygun olarak, ya memnuniyetle yada can sıkıntısıyla muğlak bir kararı, moda deyimle, içselleştiriyor, hafif bir umursamazlıkla ve politik doygunluk içinde işimize gücümüze geri dönüyoruz. Ne zamana kadar? Akşam haberlerine kadar…
Ancak aradan makul bir süre geçtikten ve büyük bir iştahla sürdürülen bu tartışmalar geride kaldıktan sonradır ki, herkesin sükûnetle bilgi dağarcığına taşıyıp istiflediği yargılar da bir karara, bir açıklığa ulaşıyor sonunda. Ben de, bende kalmasın diye fark ettiğim gözlemlerimi paylaşayım dedim.
Yakın geçmişte başlayıp, izleri ve tüm canlılığıyla süren, hepimizi, çevremizi ve ülkemizi içinden ilgilendiren, tam ortasında yaşamakta olduğumuz, sürtüşme ve çatışmalarla dolu siyasal olaylar, çok ciddi üç tarihî sıcak süreç halinde zihnimde yer etmiş. Bunları farklı halleriyle anlatmak, hatırlatmak istiyorum .
Bunu yaparken ayrıntıya hiç girmeden, bana göre belirmiş olan siyasal çaba ve sonuçları sıralamak, okuyucunun kendi değerlendirmelerine veri ve olanak sağlamak gibi bir amacım olacak. Bunlardan biri Pkk ve terör karşısında, diğeri Fetö ve darbe karşısında, üçüncüsü Esad ve Suriye karşısında izlenen yolla ilgili.
I-Pkk terörü karşısında… Bir; Önce Çözüm süreciyle başlayan barışçıl yaklaşımlar. İki; yürümediği görülünce… Üç; Silâhlı sert müdahale!..
II-Fetö varlığı karşısında… Bir; Barışçıl beraberlikler önce. İki; "Paralel" nitelemesiyle karşı duruş… Üç; Darbe girişimi karşısında, silâhlı sert müdahale!..
III-Esad ve Suriye karşısında… Bir; Dostane görünen sıcak ilişkiler önce. İki; Küçük uyarılar ve soğukluk… Üç; Silâhlı sert mücadele!..
Kazan kazan diye yola çıkıp varılan yerdeki bu üç tarihsel olgu, birer siyasal başarı mı sayılmalı, yoksa bunlar başarılamamış girişimler midir? Ne dersiniz? Ben karar veremedim, politikanın cilveleri işte. Bir pazarınız var, umarım çetrefil yaklaşımlarımla tadınızı kaçırmış olmayayım!.. Dikkatli olun, öksürük olmayın.