Ne yapılması gerektiğini söylemek haddim de değildir ne de buna gücüm yeter.
Ama düşündüklerime sessiz kalmak da bana göre değildir.
Bikez demiştim, bidaha söylesem ne çıkar...
Kendi kararınız ve gerekçesi başkasının tutumuna göre değişmemeli sanki.
Sizin kararınızı ve gerekçesini merak ediyorum. HDP’den söz ediyorum.
Her siyasi partinin hedefi iktidar olmaktır. Bu bazen uzun ceht ve gayret sonucu olur. Bazen de olgunlaşan şartlar bu seçeneği önünüze bırakır.
Şans hak edene ve elverişli olana güler.
AKP’ye karşı olan sadece siz değilsiniz. Diğer partiler de seçim öncesi, sizden daha çok eleştiri yönelttiler, sınırlamalar koydular. Seçim de bunu, sonuçlarıyla gösterdi, doğruladı.
Seçimden sonra da hepsi onunla koalisyon yapabileceklerini ya söylüyor yada sezdiriyorlar.
Onca partili ve partisiz sözcü bu konuda sadece CHP’den ve MHP’den bahsediyorlar. Sizi dışlıyorlar!
Ama siz kendinizi neden dışlayasınız ki?
Siyaset ikna sanatıdır. Ben edemem elbette, ama siz kendi kamuoyunuzu tabii ki ikna edebilirsiniz.
İktidara talip olun. iktidar ortağı olun.
Olmuyorsa bırakın red eden AKP olsun. Ama bakarsınız kabul yollarında açılmalar da olabilir.
Fehmi Koru ne diyor, “seçmen, uzlaşın ülkeyi beraber yönetin dedi” yorumunu hatırlatıyor.
Şöyle bir göz gezdirelim...
AKP – MHP birlikteliği, yeni bir (MC) milliyetçi sağ cephe sayılır.
Böylece ana muhalefet olmak bu konuda deneyimli CHP’ye düşer.
CHP ise, onun yerinde saydığını seçmen de tasdik etti.
AKP-CHP seçeneğinde MHP ana muhalefete soyunuyor, ona göre!..
Doğruluktan sapan AKP’ye, seçmeni de oy kaybettirdi.
Mehmet Ali Şahin partiyi eleştirerek bozuk arabaya benzetti, her yanı bozuk, diyor.
Üç yıllıklardan akepeli Sadullah Ergin, ‘seçmen çözüm istiyor’ derken, konuşmasında CHP ve MHP’yi sıralıyor ama HDP’yi atlıyor. Erken seçim de anlamsız, diye ekliyor. CHP ve MHP oyları aşağı yukarı benzer sonuçlar veriyor, muhalefet anlamında. Ama “seçmen yanlış yaptı denemez. Seçmen iradesi hükümet istiyor.” Derken, geriye HDP kalınca, zorunlu olarak, o da “en uzak bir ihtimal onu bir tarafa koyalım” diye sözünü tamamlıyor. Red etmiyor, ihtimal olarak gördüğünü söylüyor.
Devam ediyor. CHP ve MHP’nin çok kırmızı çizgileri var. MHP Avrupa Birliğine karşı, Çözüm Sürecine de karşı. AKP-MHP olursa kürtleri kaybederiz! Çözüm Sürecini MHP ile nasıl çözersiniz? Türkiye önemsemek zorunda bunları.
Yeni Şafak patronu da, CHP ile koalisyon yaparsak, akepe tabanının “biteriz!..” dediğini ekliyor.
Geriye HDP kalıyor.
Yine Sadullah Ergin, HDP, AKP’ye mesafeli duruyor, Türkiye partisi olurdu. Samimi adımlar beklenir, diyor. Daha ne desin?
Madem HDP Türkiye Partisi olma savında, işte fırsat ve işte imkân. Özellikle Çözüm Süreci ve Barış için kendisi tek seçenek gibi.
Ne diyor bu iki partinin vaatleri;
AKP- Kollektif akıl, Öngörülebilir siyaset ve ‘3Y’ Yoksulluk, Yasaklar, Yolsuzluk.
HDP- Demokrasi, Adalet, Barış.
Her iki yanda da bunlara karşı görüşü olan var mı? Benim bildiğim yok!..
AKP, bürokratik güçlerin yıllarca mağdur ettiği halk kitlesinin kurduğu bir parti, katıldığı ilk seçimde TBMM’ne girdi. İktidar oldu.
HDP, bürokratik güçlerin yıllarca mağdur ettiği diğer halk kitlesinin kurduğu bir parti, katıldığı ilk seçimde TBMM’ne girdi. İktidar ortağı olabilir.
Neydi; “seçmen, uzlaşın ve ülkeyi beraber yönetin, dedi”.
Gelelim neticeye...
Siz HDP, Türkiye’yi demokratça şaşırttınız. Yine şaşırtın, demokrasi bıkkınlarını, özgürlükçülükten otoriterleşmeye meyledenleri şaşırtın.
Şaşırmak şaşkınlara iyi gelecektir.
Şaşırmak tedavi edicidir.
“İlkeli olmak faydalı olmaktan daha faydalıdır.”
-----------o-----------