19 Aralık 2015

Düşünene, düş kurana düşmanlık neden? Ya da bu güne kadar aklınız neredeydi?

"İsimlerinin önünde Prof. olanlar", diye niteleyerek küçümsediğiniz insanlar şimdi mi aklınıza geldi?

Evet dışarıda da, içeride de savaş sürüyor. Bilime ve ifade özgürlüğüne duyulan ihtiyacın kuvvetle hissedildiği bir zaman!..

Bilim insanı sayın Prof. Aziz Sancar bu yılın  Nobel Bilim Ödülü'ne değer görülenlerden.  ABD’den ülkemize, daha doğrusu ülkesini ziyarete geldi.

Nobel alan bilim adamı devleti pek memnun etti. Onu her fırsatta öne çıkardılar. İyi de o devlete sormazlar mı; bugüne kadar aklınız neredeydi, diye.

Bilim adamı ise hafiften dalga geçiyor, "Bu kadar sevineceğinizi bilseydim, daha önce Nobel alırdım!" diyor. Aslında kendi değerini biliyor, Nobel’i daha önce bekliyordum, diye de ekliyor. Ya da...

"Yaban ellere gitmeseydim burada kalsaydım, ülkemde bilimi önemseyen bir eğitim sisteminin kurulmasına yardımcı olur, çalışırdım. Ama o zaman da Nobel alamazdım" diyor.

 

Bu, insanın içine oturan bir söylem doğrusu. İnsan olanın elbet.

Ciddi sözleri de var. Der ki; otuz yıl öncesinden bu yana başka buluşlarım da oldu. Onlar okul kitaplarına da girdi, okutuluyor.

Yani beni fark etmeniz için aklınız neredeydi? Demeye getiriyor, kibarca.

İlle Nobel'li biri tarafından, aşağılık kompleksli duyguların okşanması mı gerekiyordu?

Boyuna, isimlerinin önünde Prof. olanlar, diye niteleyerek küçümsediğiniz insanlar şimdi mi aklınıza geldi?.. İzleme konusunda Nobel Seçici Kurul  üyeleri kadar olsun uyanıklığınız yok muydu? İnsan olan birazolsun utanmaz mı?

Bilim insanlarına söylenmedik lâf  bırakmıyor, verip veriştiriyorsunuz. Sayılarıyla, niceliği ile övündüğünüz üniversitelerin niteliklerinin de, bir gün olsun, umurunuzda olduğu vaki mi?

Düşünene, düş kurana düşmanlık etme yetmedi mi? Tek düze olunmasına duyulan merak ve arzu ile hakikatin farklılığından ürkme yetmedi mi?

Üniversitelerden kaçanlar, atılanlar, bilim kurumlarında olan bitenler yada     AR-GE düzeyi  gibi bilgilerin ilginizi gıdıkladığı hiç olmuyor mu?

Yerli ve milli araba peşinde gülünç olmanıza ise gülemiyorum bile.

Geçelim... Nobel'e gelelim.

Bu arada saçı saklına karışmış, dünyadan habersiz çılgın profesör imajını pek sevenler, bu kez bilim adamında aradıklarını pek bulamadılar.

Kendi ülkesini ve onun kültürel çıkmazını çok iyi biliyor olmalı ve daha önce bu ülkede Nobel alan bir kişiye neler yapıldığını, neler söylendiğini pek güzel izlemiş olmalı ki her nabza uygun şerbet dağıtmayı ihmal etmeyerek, bu korkunç hale getirilmiş ülkenin insanlarından kendisini korumayı bildi... Ve gitti.
 

Aziz bilim adamı...
Güle güle...


 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor...

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor...

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor...

"
"