Anayasa reforme edilecek beklentisinin yanı sıra, deforme olması endişesi at başı gidiyormuş.
Anayasa değişikliği daha demokratik, daha özgürlükçü nitelikte olacak ya da olmalı, deniyor. Bu konuda konuşmaya başlayan sözcülerin gönlünden geçen, ağzından dökülen cümleler bu minval üzere devam ediyor.
İktidar kanadı da, muhalefet cephesi de ilginçtir, sanki aynı şeyi tekrarlıyorlar. Biri ben yaparım diyor, diğeri keşke yapsan ama yapamazsın, demekte berdevam.
Meclis çoğunluğu elverişli değil ama ellerini tutan mı var? Madem aynı şeyleri telaffuz ediyorlar hep bir arada, millî birlik ve berberlik içinde bu işi kotarabilirler.
Buna kanıp heyecanlanmak için ya çok iyi niyetli olmak gerek, ya da çok saf.
Öte yandan, bugün mevcut anayasa çerçevesi içinde siyaset yapması beklenen yöneticiler, ne anayasanın ne de onun koruyucu mahkemesinin kural ve kararlarına riayet etmiyor olmakla eleştiriliyorlar, hatta anayasayı ihlâl etmekle suçlanıyorlar.
Demek günümüzün yöneticileri yani iktidar olanlar ve müttefikleri, ülkeyi bu anayasa ile istedikleri gibi yönetemiyor olmalılar ki, kendilerince hizmet yapabilmeleri uğruna, mevcut anayasayı yok saymayı bile göze alabiliyorlar.
Bu durumda olan ne yapar, ya yasalara uyar yada yasaları kendine uydurur..
Bunun da meşru yolları vardır. Meclis ve komisyon görüşmeleri ardından yapılan oylamalarla, o da olmazsa halk oyu ile, bu iş sonuçlanır, gücü yetiyorsa elbette.
Bu işin başka türlü olması için bilinen bir neden ve yol var mı?..Yok!..
Meselâ, mevcut anayasayı harfi harfine uygulamak için aşılması gereken hiç bir engel de yok!.. Ama uyulmuyor, uygulanmıyor. Eleştirilerde belirtildiği gibi vurdum duymaz da davranılmıyor. Yenisi isteniyor ya işte, nasıl?
Ülkede şu an geçerli olan tek adam düzeni, reforme edilerek daha fazla kurum üzerinde ve anayasal güvence altında hakîmiyetini sürdürecek. Arzu edilen çözüm böyle mi?.
Özetle devlet başkanlığı ve parti başkanlığı aynı seçilmiş kişinin uhdesinde devam edecek.
Zaten öyle değil mi? Evet ama bu uygulamayı bu muhalefet, sabah akşam takaza edip duruyor, olur mu?..
Bu arada gelelim dünya ahvaline, derler ki;
Koronavirüs hazretleri ister eskisi gibi devam etsin, ister mutasyona uğrasın, ister ülkeden ülkeye çeşitlenerek varyantlar sergilesin dünya halklarına yaşattığı Kovid-19 pandemisi ancak yedi sene sonra, oluşması beklenen sürü bağışıklığı karşısında pes edecekmiş. Dünyadaki uzmanların son sözleri böyle.
Bu kötü haberdi, iyisi de var;
Sürü bağışıklığı ile pandeminin sona ermesi, ülkemizde ise iki buçuk yıl sonunda gerçekleşecek, normale dönecekmişiz. Hem de reforme bir anayasa ile beraber.
Maskeli dolaşın, öksürük olmayın, aşı olun. Kalın sağlıcakla…