Yeni bir Anayasa yapma niyeti bir noktada kilitlendi.
Evet… Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Başkan olmak istiyor ve bu iş diktatörlüğe gider.
Hayır… Başkanlık sistemi kişiye bağlı değildir ve Sayın Erdoğan hükümdar olmak istemiyor.
Eğer başkanlık sistemi, kaderse
kaderin üstünde bir kader vardır...
Önce kesin çözümü hemen söyleyeyim; Sayın Erdoğan tek aday olarak düşünülmemeli, demokratik yarışa sokulmalı. İşte, bunun için...
Ben başkanlığa adayım, buyurun. Hükümdar olmayı da aklımdan bile geçirmiyorum. Ciddiyim.
Beni seçin!
Seçebilirsiniz. Daha önceden Cumhurbaşkanı adayı olma tecrübem de vardır. 1989 seçimleri öncesinde, basın yoluyla aday adaylığımı ilân da etmiştim ama olmadı. Sayın Özal kazandıydı, iyi de oldu.
Şimdi, güvenemiyorsanız bana ve ileride çıldırma ihtimalim yada şu anda çıldırmış olduğum gibi düşünceler sizi endişelendiriyorsa eğer...
O takdirde öyle bir demokratik Anayasa yapın ki, ben yani başkanınız, bir gün kafayı yesem bile, size hiç bir zararım dokunmasın.
Şaka değil, ülkenin siyasal rejimini kökten değiştirmek isteyenler var!
Kimler?
Muhafazakâr devrimciler!..
Diyorlar ki;
Parlamentoculuk artık demode oldu, eskidi, zaten ne hayrını gördük ki kavga dövüşten başka. Memleket için iş yapmak isteyenlerin önünde engel oluşturmaktan başka...
İşte iş yapmak isteyen, halkın seçtiği Cumhurbaşkanımız, yine halkın onayladığı Anayasa ile ve yine halkın seçtiği parlamento nedeniyle iş yapamaz hale geldi!..
Bu engellemelere, lâf aramızda, halkın çocuklarını eğiten akademisyenleri ve halkın sesi olan medya mensuplarını da eklemek gerek.
Öte yandan...
Şaka değil, ülkenin siyasal rejimini kökten değiştirmek isteyen başkaları da var!
Kimler?
Devrimci muhafazakârlar!..
Derler ki;
Parlamentoculuk eskimiş değil, kavga dövüş ise demokrasinin cilvelerindendir. Her mecliste vardır, demokratik yollardan bazı horozlar oraya girebilir. Ama sistem onlara rağmen işler.
Ülkenin Anayasası fazlaca kurcalanmış ve hırpanisi çıkmış ise ki öyledir. Yenisi ve daha demokratik olanı yapılır. Memleket için iş yapmak isteyenlere engel olmak şöyle dursun, önünü açar, ferahlatır. Kim bilir, belki Barış'ı bile geri getirebilir. Bu durumda...
Siz gelin benim adaylığımı ciddiye alın.
Hem halkın sesi olan medyanın bir mensubuyum, hem de uzun yıllar halkın çocuklarını eğittiğim akademisyenlikten geliyorum. Her ikisinden de, arada bir atılmış da olsam, şanımdandır.
Teşkilât-ı Esasîyye’de buluşmak üzere…