28 Kasım 2016

Diyabetli çocuklar öğretmenleri ile Gaziantep’te buluştu

Diyabetli olmak mı, yoksa anne ve baba olmak mı zor?

 

Tip 1 diyabet tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler oldu. Özellikle kan şekeri izlem sistemlerinde ve yapay pankreasa doğru ilerleyen insülin pompa tedavisinde hepimizi heyecanlandıran ilerlemeleri yakından izliyoruz ve diyabetli çocukların tedavisinde kullanıyoruz. Bunların yanından çocukların aileleri, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından desteklenmesi ve toplum tarafından doğru anlaşılmaları (Tip 1 diyabetlilerin normal ve başarılı bir hayat sürdürebileceklerinin bilinmesi) gerekiyor.

Bizler de Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği Çocuk Diyabet Grubu olarak Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları ile işbirliği halinde bir süredir Okulda Diyabet Programı  adı altında çocukların okul yaşamında öğretmenleri ve arkadaşları tarafından desteklenmesini sağlayamaya yönelik bir program yürütüyoruz (http://www.okuldadiyabet.com/). Bu konuda  bir çok çalışma yaptık ve son olarak büyük illerde " Diyabetli çocuklar ve aileleri öğretmenleri ile buluşuyor" ismi ile toplantılar düzenlemeye başladık. Bu toplantıların amacı Diyabetli çocukların okuldaki bakımını güçlendirmek, sorunlarını çözmek, gidilen illerde “Çocuklarda Diyabet” konusunda farkındalık yaratmak, bu amaçla yerel medyanın ilgisini sağlamak olarak belirlendi.

 Bu toplantıların ilkini 26 Kasım Cumartesi günü 300'e yakın diyabetli çocuk, aileleri, öğretmenler ve diyabet ekibinden arkadaşların katılımı ile Gaziantep'te yaptık. Toplantı ev sahiplerinden ve bölgedeki diyabetli çocuklara canla başla hizmet veren hemşire Nimet Barna'nın konuşması ile başladı. Daha sonra  Gaziantep'teki çocuk endokrinoloji uzmanları ( Prof.Dr. Mehmet Keskin, Uzm.Dr. Murat Karaoğlan, Uzm.Dr. Emre Gül Işık), Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’nden Murat Gülşen, Gaziantep Milli Eğitim Müdürlüğü’nden Mustafa Kirazoğlu, Gaziantep diyabetle yaşam Derneği Başkanı Hülya Şen Oktav, Tip1 diyabetli öğretmen Tuğba Koçak Elibal, psikolog ve Tip 1 diyabetli Deniz’in annesi Basak Demiriz güzel konuşmaları yaptılar.

Diyabetli olmak mı,  yoksa anne ve baba olmak mı zor?

 Başak Demiriz, kızı Deniz’in  şu anda 19 yaşında olduğunu “Güzel şarkı söylediği gibi bizi de çok eğlendirir.” diyerek Deniz’i tanıttı bize önce. Daha önce Deniz’in diyabet olma öyküsü yazdığını (http://www.hurriyet.com.tr/kizi-diyabet-olan-annenin-gunlugu-9780343) , ara ara Deniz’e; “Anne ve baba olmak zor ama tip-1 diyabetli anne ve babası olmak daha da zor” dediğini, Deniz’in “sence diyabetli olmak mı, yoksa anne ve baba mı olmak zor?” sorusuna muzırlık yaparak cevap vermediğini anlattı. Diyabetli çocuk ailesi olarak doktorlarla, diyetisyenlerle ve okulla herkesi gibi kendilerinin de sorunları olduğunu ama bu sorunları her defasında okulu ve Deniz’in öğretmenlerini ziyaret ederek, sorunları ısrarla takip ederek çözdüklerini, esas amacın diyabetle barışmak ve arkadaş olmak olduğu üzerinde durdu ve “okul ve sosyal hayatla barışık yaşamasını isterken diyabetli olmayan bireyler gibi yaşamaları için çabaladık”  dedi.  Daha sonra sözlerine “Anne olarak korumacı içgüdümüzle de onları korumaya devam ediyoruz. Bu durum her ne kadar çelişkili olsa da galiba korumaya devam edeceğiz” diyerek devam eden psikolog Başak Demiriz, “Çocukların okullarda yaşadıklarını sorunları bildiğini ve bu sorunlara çocuk Ombudsmanı’nın çözüm yönünde destek olabileceğini anlattı. Çocuk Ombudsman’ı Türkiye’de tek bir kişi. Çocukların haklarını her koşulda korumakla sorumlu olan bir kişi olması sebebiyle de okulda ya da kamusal alanda tip-1 diyabetli çocuğunuzla ilgili yaşadığınız her konuda buraya şikayet etme hakkınız olduğunu bilmenizi isteriz. Konuyla ilgili web sitesi: http://www.kdkcocuk.gov.tr/” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Deniz’in mutlu eden sesi ve bazı öğretmenlerin anlayışsızlıkları

Konuşmaların arasında Tip 1 diyabetli Deniz Demiriz hepimizi mutlu eden sesi ile caz şarkıları söyledi ve o şarkılarını söylerken sanki bir mucize oldu ve salonda sessizce oturan Hilal Polat (hem Talasemili hem  diyabetli) sahneye çıkıp dansları ile Deniz'e eşlik etti. Onları ve salonu böyle mutlu görünce "Tamam doğru yoldayız, iyi bir işin içindeyiz" duygusunu hissettim güçlü bir şekilde. Sonra ben ve Tip 1 diyabetli endokrinolog Prof. Dr. Oguzhan Deyneli salondakilerin sorularına cevap vererek, çocukların katkılarını alarak Tip1 diyabeti, okulda bakımı anlatan konuşmalar yaptık.  Toplantı boyunca çocuklar zaman zaman öğretmenlerin kendilerine anlayışsız davrandığından, örneğin kan şekerleri düştüklerinde “meyve suyu almak için kantine gitme” izni vermediklerini, kendilerini “diyabetinizi kullanıyorsunuz” diye azarladıklarından yakındılar. Salonda çocuklara özveri ve bilgi ile sahip çıkan öğretmenler ise bazı sorunlar olduğunu ama bunun bilgisizlikten kaynaklandığını, bazen ise arkadaşlarının diyabetli çocukları dışladıklarını anlattılar. Bazı diyabetli çocuklar ise eski zamanlarda diyabet tanısı aldıktan sonra arkadaşlarının “diyabet bulaşıcıdır” düşüncesi ile  kendileri ile aynı sıraya oturmaktan kaçındıklarını, şimdi ise arkadaşlarının kendilerine yardım ettiklerini anlattılar.

Fark yaratan öğretmenlere teşekkürler

Toplantının sonunda ise Okulda Diyabet Programı'nın amacını simgeleyen bir şekilde öğretmenleri Tip 1 diyabetli çocukların ellerinden tutarak tek tek sahneye geldiler ve onlara öğrencileri  " Okulda Diyabet Programı Teşekkür Belgesi ve Teşekkür Kupası" verdi. Toplantı bitti ama hepimize ayrılmak zor geldi. Son dakikaları ise çocuklarla resim çekerek geçirdik ve mutlu bir şekilde evlerimize döndük.

 Bende kalan resimlerden birisi de toplantıyı düzenleyen  diyabet hemşiresi Nimet Barna’ya ait. Nimet’i, bir kaç yıl önce İznik Diyabetli Çocuklar Kampı'nda tanımıştım. Kampa Gaziantep’ten gönüllü olarak gelmişti. Nimnet daha sonra kampta edindiği bilgi ve deneyimleri Gaziantepli diyabetli çocuklara çoşkuyla hizmet etmek için kullandı, Gaziantep'te " Diyabetli çocuklar kampı" yapılmasına büyük emek harcadı ve benim için bir hemşirenin diyabetli çocuklar için yaratabileceği farkların simgesi oldu. Bir kez daha başta Nimet Barna olmak üzere Gaziantepli kardeşlerimize çok teşekkür ediyoruz.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sensörlerin SGK kapsamına alınması kararı için teşekkürler

Bundan sonra bu hakkın 18 yaş üstünü kapsaması, sensörler için desteğin artırılması ve insülin pompalarına adil erişim sağlanması için çaba göstermeye devam edeceğiz

Çocuklara, kreşlere ve kreş kavramına zarar vermeyin!

Çocuklar ve kreşler kutsaldır ve bir söz ederken bin kere düşünmek gerekir. Her yere musallat olan siyaset kurumu sözcüsü kelimeleri ile konuşarak lütfen çocuklara ve kreşlere dokunmayın, kreş kavramına zarar vermeyin

Diyabet tedavisinde ergenlik çağında sensörlerin ödenmesine sınır getirilemez!

Sensörlerin sadece 14 yaş altı için SUT kapsamına alınması ve ergenliğin fırtınalı döneminde kesilmesi büyük hata olur ve bilimsel değildir

"
"