Daha çok hüzün ve sessizlik çağrıştırsa da sonbahar aslında çocuk sesleriyle dolu bir mevsimdir. Eylülde/Ekimde okullar açılır ve çocuklar heyecanlı konuşmalarına eşlik eden bir yürüyüş ritmiyle, sokaklara dökülen yapraklara basarak evlerine dönerler. Yollarda karşıdan karşıya geçerken trafik ışıklarına pek aldırmazlar ama nesli tükenmiş bazı sürücüler onları gördüğünde sevgiyle araçlarını durdururlar. Anneleri özlemle sarılmak için evin kapısında karşılar, ama onlar hemen mutfağa yönelirler. Ödevler yapıldıktan sonra oğlanlar ara sokaklarda futbol, kızlar ise sek sek oynamaya çıkarlar; onların sevinç yayan bedenleri ile şenlenir bütün mekanlar.
Okula başlamak...
Eylül/ekimde bütün okullar açılır ama ilkokula yeni başlayan çocukların evlerinde yaşanan heyecan başkadır. Okula başlamak, bebeğin ilk gülümsemesi, anneyi tanıması, ilk dişini çıkarması, ilk adımını atması, ilk kelimeyi söylemesi gibi çocuğun gelişim basamaklarını başarıyla çıktığının göstergesidir her şeyden önce. Biraz da bu nedenle okulun ilk günü törenle uğurlanır çocuklar; bütün dilekler başarılı ve sevinç dolu bir yaşamları olması içindir. İlkokula başlayan çocuklar ise çocukluğun en renkli dönemi olan oyun çağını geride bırakıp, evden ayrılmanın ürküntüsünü yaşarlar.Bu nedenle bir çok çocuk annelerin güven veren ellerini sıkıca tutarak oturur ilkokul sıralarına. Bazı çocuklar ise sabahları karın ağrısı ve bulantı ile uyanarak okula gitme isteksizliklerini bedenlerine yansıtırlar. Okulun ilk günü hemen hepsi biraz huzursuzdur ve öğretmenler onları rahatlatmak için çaba göstermesi gerektiğini bilir. Hem anne ve babaların hem de öğretmenlerin en önemli görevi okuldaki ilk günü kolaylaştırmaktır.
Kahvaltı yapmadan okula gitme!
Okul yaşamının uzayıp giden pratik sorunlarıyla uğraşmak kadar çocuklara iyi bir öğrenme ortamı sağlamak da önemlidir. Son yıllarda yayınlanan araştırmalar, anne ve babaların “kahvaltını bitirmeden okula gitme” sözlerine yansıyan endişelerinde haklı olduğunu ve okula tok giden çocukların daha iyi öğrendiklerini göstermektedir. Çocuğun ev ödevlerini düzenli yapması için pozitif bir ev atmosferi sağlanmalı; dağınıklıktan, televizyon gibi ilgisini başka yöne çekecek nesneler olabildiğince çocuktan uzaklaştırılmalıdır. Çocuk açısından anne ve babasının ev ödeviyle ilgilendiğini bilmek güven vericidir. Bu nedenle gerektiğinde okuldan verilen ödevler tekrar tekrar açıklanmalı ve ödevini bitirip bitirmediği kontrol edilmelidir. Çocuklar ödev yapmak için zaman bulamıyorsa oyun saatleri biraz azaltılmalıdır. Eğer çocuk herhangi bir konuyla cebelleşiyorsa ve anne baba olarak ona yardım edilmediği hissedilirse özel bir öğretmenden yardım almak iyi bir çözüm olabilir.
Çocuğun başarısız olduğu konular sürekli konuşma konusu yapılmamalı
Okul döneminde anne ve babanın davranışları daha da önem kazanır. Çocukla konuşurken bolca yapıcı sözcük kullanılmalı, bir işi iyi yaptığında onu överek kendine güven ve benlik saygısı kazanmasını sağlanmalı ve söylediklerine ilgi gösterilmelidir. Onunla konuşurken heves kırıcı sözcükler kullanılmamalıdır; sinirli, tartışmaya niyetli ve kötü bir ruh halinde ise ona sarılmak, yanına sokulmak, okşamak veya onun sevdiği diğer davranışları göstermek genellikle onu rahatlatacaktır. Ona bir şeyler okumak için zaman ayırılmalı, evde ve toplum içinde iyi örnek olmak için çaba gösterilmelidir. Konuşurken “özür dilerim”, “lütfen” ve “teşekkür ederim” gibi sözcükler kullanılmalıdır. Çocuğun başarısız olduğu konular sürekli konuşma konusu yapılmamalı ve en önemlisi hangi yaşta olursa olsun ona “seni seviyorum” demek unutulmamalıdır.
Saatimi güneşe kuruyorum
Çocuklara kuruyorum saatimi
İnsanlar için en mutluluk verici yaşantılar çocuklarının büyüyüp geliştiğini, “serpildiğini” izlemektir. Okul çağı, anne ve babalar için yalnızca sıkıcı görevler dönemi değil, emeklerinin karşılığının yaşam sevinci olarak onlara geri döndüğü bir dönemdir. Kabına sığamayan, yeni arkadaşlar edinen, bütün vaktini sokakta geçirmeye çalışan, kız erkek kümeleşip oyunlar oynayan, okuma yazma öğrenir öğrenmez anne ve babasının ismini defterine yazan, günlük tutmaya başlayan çocukların ev içlerine taşıdığı sevincin yerini hiçbir şey tutamaz. Bu nedenle zaman, Ceyhun Atuf Kansu’nun şiirlerini okuma ve saatlerimizi çocuklarımıza kurma zamanıdır:
Saatimi güneşe kuruyorum
Çocuklara kuruyorum saatimi
Bir oğlan, kır kokuyor saçları
Saçlarında örgü, tırnaklarında kına
Yaşamaya kuruyorum saatimi
Çın çın etsin çocukların sevinci.