HDP, üç büyük ve kritik şehirde aday göstermeyeceğini açıkladı. Mart ayında yapılacak yerel seçimler, yerel seçimin çok ötesine geçtiği için bu açıklama hem kritik hem de çok önemli.
T24’te canlı yayın konuğum olan HDP Sözcüsü Saruhan Oluç da seçimi, ‘yerel değil, genel bir demokrasi referandumu’ olarak nitelendirdi.
Yayın öncesi ve sonrasında yaptığımız sohbet gösteriyor ki HDP’nin kararı duygusal, tepkisel bir karar değil. İnce hesaplanmış, iyi tartılmış bir strateji.
Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, “Bu seçimin sonucunu ittifakların karşı taraftan ne kadar oy kopartacakları değil, kendi seçmenlerini sandığa gitmeye ikna edip edemeyecekleri belirleyecek” diyor.
Bekir Ağırdır’ın bir tespiti daha var:
“Seçmenler kendi partilerine duydukları aşka göre değil karşı tarafa duydukları nefrete, kızgınlığa, tepkiye göre oy verecekler.”
İşte HDP’nin stratejisi tam da bu tespitin üzerine kurulu.
“CHP-İyi Parti ortaklığının açıkladığı adaylara gidin oy verin” demek HDP açısından kolay değil ama HDP yönetimi seçmenine bu stratejisini, “Demokrasinin yeniden işler hale gelmesi, yönetimde bir değişim umudunun ortaya çıkması, işleyen bir devlet sisteminin yeniden hayata geçmesi için bu fedakârlığı yapıyoruz ve bu tutumumuz demokrasiye olan inancımızdan kaynaklanıyor” diye anlatmayı hedefliyor.
Oluç’a göre, HDP büyük fedakârlık yapıyor.
“Bizim için kolay alınmış bir karar değil ama bu fedakârlığı yaparak bütün Türkiye’nin partisi olduğumuzu ve demokrasiye olan inancımızı göstereceğiz” diyor.
HDP yönetimi üç büyük şehirde aday çıkarmadıkları için Türkiyeli olma iddiasından vazgeçtikleri yorumlarına da tepkili. Oluç, “Tam tersi HDP’nin oyları her seçimde yükseldi. Çoğu ilde sonucu belirleyecek oy potansiyelimiz var. İstesek aday çıkarırdık ama gün demokrasi için gerekli olanı yapma günü” diyor.
Yani seçmene verilen mesajı şöyle tercüme edebiliriz:
“HDP seçmeni İyi Parti’ye ve CHP’ye oy vermekte zorlanabilir ama vermezseniz AKP-MHP koalisyonu ile yaşamak zorunda kalacaksınız.”
Saruhan Oluç’un ifadesiyle, “Kötü olanlar olabilir ama onlardan daha kötü olan var.”
HDP’nin anlatacağı durum bu. Parti yönetimi seçmenlerini de ikna edebileceklerini düşünüyor.
HDP ağırlığını Doğu ve Güneydoğu’da güçlü olduğu şehirlerde artırıp, oy oranının daha az olduğu yerlerde ve kritik bazı seçim bölgelerinde ‘bağımsız adayları’ destekleme yoluna gidebilir.
Muhafazakâr Kürt seçmenlerin oyu konusunda da “Bölgede AKP’nin yüzde 10’luk oyu bize kayacak” kadar iddialı bir tespitleri var.
Bazı illerde ise, örneğin Kars’ta, aday gösterdikleri Ayhan Bilgen’in CHP’li seçmenden destek göreceğine kesin gözüyle bakıyorlar.
İstanbul’a gelince; şu an en net tavırları Erdem Gül’ün adaylığı.
CHP’nin İstanbul’un Adalar ilçesi için aday gösterdiği gazeteci Erdem Gül’ü desteklediklerini söyleyen HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, bazı tahminlerin aksine Erdem Gül’ün şansının yüksek olduğunu düşünüyor.
Tam ifadesi şöyle: Göreceksiniz adada yaşayanlar Erdem’i çok sevecekler.
Sonuç: HDP’nin CHP-İYİ Parti ortaklığıyla resmi bir işbirliği yok. Açık açık onların adaylarına destek isteme yoluna da gitmeyecek ama HDP stratejisini, neden aday göstermediğini seçmenine iyi anlatabilirse ve Bekir Ağırdır’ın dediği gibi ‘sandığa gitmeye ve oy kullanmaya’ razı edebilirse aday göstermeden de seçimin sonucunu büyük ölçüde değiştirebileceğine inanıyor.
Saruhan Oluç röportajını izlemek için tıklayın...