Merkez Bankası yeni başkanı Fatih Çetinkaya’nın Erdem Başçı’dan görev devir aldığı günün (19 Nisan) ertesi günü Para Politikası Kurulu (PPK) yaptığı toplantıda faiz koridorunun üst sınırını 50 baz puan indirmekle yetindi. Gecelik borç faizi yüzde 10,5’tan 10’a düşürüldü. Yüzde 7,5’lik haftalık repo faizine ve koridorun yüzde 7,25’lik alt sınırına dokunulmadı.
Erdem Başçı göreve devam etseydi bu kadarını o da yapacaktı. Yılbaşından itibaren finans cephesinde bahar havası hâkim. Kur istikrarlı. Gıda fiyatlarının ateşi düştü. Yıllık enflasyon yüzde 9’lardan yüzde 7’lere geriledi. İki yıllık hazine tahvil faizi de yüzde 11 civarından yüzde 9 civarına indi.
Bahar havası geçici mi kalıcı mı konusuna aşağıda döneceğim. Eğer 50 baz puanlık indirim yapılmasaydı para politikasının gereğinden fazla sıkılaştırılmak istendiği anlamına gelirdi. Bu ne siyaseten mümkündü ne de ekonomik açıdan gerekliydi. Sonuçta faiz indirimi piyasa ekonomistlerinin öngördüğü kadar yapıldı. Dahası, PPK açıklaması öncekilerin tıpkısının aynısıydı: “Sıkı para politikası duşunun” devam edeceği, “tüketici kredilerinin ılımlı seyrinden” memnuniyet duyulduğu, “ılımlı ve istikrarlı büyüme eğiliminin (yani düşük büyümenin) korunduğu”, daha fazla büyüme isteniyorsa “yapısal reformların uygulamaya geçirilmesinin” gerektiği bir kez daha vurgulandı.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek memnuniyetini açıkça ifade etti. Ama para politikasında “yeni bir çerçeve”, yeni başkandan da “cesaret” bekleyen kesimden düş kırıklıklarını gizlemeyen açıklamalar geldi. Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş “Bizim beklentimiz daha yüksekti. Yatırımlarda heyecan yaratacak bir indirim bekliyorduk” dedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi “Bu indirim kararını yeterli görmüyor, indirim sürecinin önümüzdeki aylarda da devam etmesini bekliyoruz” yorumunda bulundu. Cumhurbaşkanı’nın ekonomi danışmanı da gelecek sefer “75-100 puanla” indirimlere devam işaretini verdi. Ekonomide esaslı bir canlanmanın ancak radikal faiz indirimi ile mümkün olduğunu savunan kesimin hevesi kursağında kalsa da umudunu kaybetmiş değil.
Yeni başkan esas sınavı önümüzdeki dönemde verecek. PPK enflasyonda düşüşün “kısa vadede devam edeceğini” öngörüyor. “Bununla birlikte çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olması likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirmektedir” uyarısını da hemen ekliyor. PPK ayrıca Ağustos 2015’de açıklanan “sadeleştirme” politikasının geçerliliğini koruduğunu, enflasyon düşmeye devam ettiği takdirde faiz koridorunu daraltılmaya devam edeceğini, son faiz indiriminin “ölçülü bir adım” olduğunu vurguluyor.
Bu ifadeler para politikası cephesinde şimdilik yeni bir şey olmadığını gösteriyor. Bankaların ana maliyetini oluşturan dolayısıyla piyasa faizlerini belirleyen Merkez Bankası ortalama fonlama faizi PPK toplantısının ertesi günü yüzde 8,65’ten 8,45’e geriledi. Biraz daha gevşeyebilir. Kredi faizlerinde de bu ölçüde sınırlı indirimler makuldür. Ancak bu gelişmelerin talep edilen radikal faiz indiriminin yanına bile yaklaşamadığı açık. Yeni başkanın Erdem Başçı’nın maruz kaldığı ağır siyasal baskıyı yaşamaması için önümüzdeki dönemde enflasyonun düşmeye devam etmesi gerekiyor. Bu durumda Merkez Bankası faiz koridorun üst sınırını aşağıya çekmeye devam ederek fiili fonlama faizini de adım adım indirebilir. Bu radikalleri tatmin eder mi bilemiyorum ama Saray’dan gelebilecek öfke patlamasını daha bir süre engeller.
Ancak sorun şu ki enflasyon direnebilir, hatta yeniden yükselebilir. Enflasyon beklentilerinde iyileşme şimdilik sınırlı: Yılsonu beklentisi yüzde 8,3’ten 7,9’a, 12 aylık beklenti ise yüzde 7,9’dan sadece 7,8’e gerilemiş durumda. IMF iki hafta önce açıkladığı küresel raporunda Türkiye için yıllık enflasyon tahminini büyük ölçüde yukarı revize ederek yüzde 9,8’e yükseltti. IMF tahminleri genelde geriden gelir ve her zaman isabetli değildir ama yine de enflasyon bahsinde iyimserliği gölgelediği açık. FED’in faiz artışlarına şimdilik ara vermesi kurda soluklanmaya fırsat veriyor ama yılın ikinci yarısında durum değişebilir.
Önümüzdeki aylarda enflasyonda belirgin bir düşü olmazsa Merkez Bankası ne yapacak? Para politikasında ilan ettiği “sıkı duruşa” devam mı edecek yoksa radikallerin talep ettiği faiz indirimlerine “ölçülü” de olsa devam mı edecek? Para politikasında maceraya “cesaret” edilip edilmeyeceğini o zaman anlayacağız.