13 Eylül 2015

Olmak ya da olmamak

Ayrılalı çok oldu o çatısı hasırdan, Artık ne ev var, ne vatan, Eni sonu şu koca dünya elimizde kalan, Çatısı hasır kaldıkça, Kimseye yar olmayacak ne bir ev ne bir vatan...

ŞEHİR TELLALI

Newyork-Londra-Roma

 

 

Danimarka prensi Hamlet, bir zamanlar pek sevdiği rahmetli saray soytarısı Yorick’in kafatasını eline alır:

Olmak ya da olmamak, soru bu!

O acıyı zihnen çekmek mi erdem

Gözü dönmüş talihin oklarından, yayından

Yoksa bir deniz dolusu derde karşı silahlanarak

karşı durup bir son mu vermek? ölmek, uyumak;

hepsi bu; ve uyku ile diyelim bir son verdik

kalp ağrısına ve onca darbeye

tene miras kalan. Açlık duyulan

imanla arzulanan: ölmek, uyumak:

uyumak: rüya görmek ihtimali: ah, işte sorun burada:

kimbilir o ölüm uykusuna ne rüyalar gelir

vücut ölümcül karmaşadan silkelenip çıkınca,

bizi durduran da bu olmalı: işte bu saygı

uzun ömürlü kılar ıstıraba

zamanın boynuzuna, kırbaçına tahammülü

zorbanın yanlışına, kibirlinin küfrüne

hor görülen aşkın sancılarına, yasanın yavaşlığına,

mevkinin küstahlığına ve hakaretlerine

haketmediği halde sabreden kimse

huzura kavaşabilir mi hiç

çıplak bir firketeyle? bohçalar tahammülü,

homurtuyu ve ezen hayatla çıkan teri,

ama ölümden sonra olacaklardan sakınıp

o keşfedilmemiş memleket ki gidip de

dönen olmaz, arzuyu şüpheye düşüren

ve bizi bunlara katlanır kılan

bilmediğimiz o yere uçup gitmekten alıkoyan

Ve bu şuur hepimizi korkak yapan

Ve karar renksiz suyun doğal rengi kadar

Uçuk bir düşünceyle hepten zayıflar...

 

İngiliz şairi Shakespeare’in en çok oynanan, dünya dillerine en çok yerleşmiş, en popüler ve en kanlı oyunlarından Hamlet.

Almanya’daki okulundan apar topar babasının cenazesine çağrılan Hamlet, cenazeye vardığında öğrenir ki annesi babasının kardeşi, yani Hamlet’in amcası ile evlenmiştir. Üstelik babasının ölümünden sonra, tahtın esas sahibi Hamlet olması gerekirken, amcası alelacele kendisini kral ilan etmiş ve tacı giymiştir. Şüpheye düşen Hamlet annesinin daha babasının cesedinin soğumasını bekleyemeden evlenmesini de kabullenemez. Ve bu karanlık düşüncelerle bir gece surların üzerinde dolanırken babasının hayaleti ile karşılaşır. Hayalet ondan intikam talep eder!

Danimarka  devleti kokuşmuştur!  Kelimeler onu hareketsizleştirirken, dünya eyleme çağırır...Eylemse ölüme... sonunda kurtulur kelimelerden ve sessizliğe kavuşur ebediyyen.

Oyunun dünyaya malolan, en çok kullanılan Dünya bu hale mi düşecekti? ifadesine yakışır şekilde sonu tam bir kan gölüdür. Hamlet’in dostu Horatio ve Norveç kralı Fortinbras dışında bütün karakterler ölür, ya da öldürülür. Polonius ölmeden önce bu durumu Bu bir delilik gerçi ama yöntemi var!  sözleriyle noktalar.

Nitekim Shakespeare de oyunun bu traji-komik ruhunu, oyun içinde “Fare Kapanı” adlı bir misali oyunla yansıtır. Hamlet, gerçeği bildiğini seyirci koltuğuna oturttuğu amcası ve annesine bir oyunla anlatmak için bir tiyatro grubu kiralar. Aktörlerden, abartmadan, kaba jestlere kaçmadan, rollerini gerçeğe en yakın haliyle dünyayı aynalayarak anlatmalarını ister. 

Hamlet’i Londra’da Barbican tiyatrosunda şu an sahnelemekte olan aktör Benedict Cumberbatch de oyunun yazarından aldığı bu tavsiyeyi yerine getirdi. Aylan Kurdi’nin cansız vücudu ve onu kollarında taşıyan güvenlik görevlisinin fotografı hafızalarımıza yerleşir yerleşmez oyun arasında gösterilmek üzere bir yardım çağrısı kayda aldı. Çağrı, Somali’li mülteci Warsan Shire’nin şiiri:

Köpekbalığının ağzı değilse kimse evini terketmez 

Sınıra ancak bütün şehrin koştuğunu görüdüğünde koşarsın

Bilesin ki, insan çocuğunu tekneye bir tek kara güvenli değilse koyar

 

Şiirden sonra gelen mesaj ise aktörün kendisinden:”bilesiniz ki, bu trajediyi güvenli evimizden güven içinde yaşayan çocuklarımızla seyreden bizler olanları görüyoruz, duyuyoruz, ve yardıma geliyoruz.” Dün Londra sokaklarındaki binlerce kişi bu mesajla yürüdü. Pek çok kişinin elinde “Yardım Geliyor!” pankartları vardı.

Ayrılalı çok oldu o çatısı hasırdan,

Artık ne ev var, ne vatan

Eni sonu şu koca dünya  elimizde kalan

Çatısı hasır kaldıkça

Kimseye yar olmayacak ne bir ev ne bir vatan...

www.sebnemsenyener.com

Yazarın Diğer Yazıları

Geçmişte yaşanmayana özlem

Hâlâ Portekizce’den bir türlü başka hiç bir dile tam çevrilemeyen, “saudade"...

Geleceğin hatıratı

"Gazeteler iflas etti, hükümetin propagandacılarıyla dolduruldu, muhabirlik tamamen manen ve malen çökertildi, her şey reklama indirgendi"

Bir intiharın anatomisi: Yollar, köprüler, barajlar, metrolar

Garcia, Peru’da hem büyüyen ekonominin hem de çöken ekonominin mimarı.  Bir zamanlar Peru’nun JFK’si (Kennedy’si) umudu iken sonu tarihe Odebrecht kurbanı lakabıyla yazılan adam. 

"
"