ŞEHİR TELLALI
New York - Londra - Roma
|
Edebiyatın güncel en büyük sırrını bir şehrin sokaklarında, geçirdiği tarihi değişiklerde arayarak cevaplayan yine bir yazar İtalya’dan. Geçtiğimiz hafta Corriere della Sera gazetesinin Pazar Edebiyat ekinde gazetenin “atlatması” olarak keyifle okunan macera Pisa şehrinin 1960’lı yıllarda geçirdiği değişikliklere dairdi.
Pisa’daki değişiklikler sayesinde yazar ve dilbilimci Marco Santagata, 24 yıldır kimliğini herkesten saklamayı başaran, kalem adı Elena Ferrante olan yazarı ortaya çıkardı muhtemelen.
Santagata için en önemli ip ucu, Pisa şehrindeki Solferino köprüsü oldu. 23 Kasım 1966 yılında, Arno nehrinin taşması ve sel felaketiyle yıkılan Solferino köprüsü.
Ferrante’nin artık bütün dünyanın ezbere bildiği, “Benim Dahi Dostum” adlı romanla başlayan dört kitaplık dizisinin en romantik sahnelerinden biri Solferino köprüsü üzerinde. Romanın yazarının kimliğini ele veren sahne, romandaki anlatıcı yazar Elena Greco’nun, kendisinden çok daha yetenekli bir yazar olduğu halde bu yeteneğini hiç bir zaman yazarlığa dönüştürmeyen dahi dostu Lila’nın kitabını Solferino köprüsünden Arno nehrine attığı sahnedir.
Dedektif gibi çalışan profesör Santagata, Solferino köprüsü üzerinde gerçekleşen bu hadise sayesinde köprünün yazarın kimliğinde önemli bir yer sahibi olduğunu saptadı. Köprünün hadisenin gerçekleştiği yıl sel felaketiyle yıkılmasının yazar üzerinde büyük etkisi olduğunu düşündü. Köprünün yokoluşundan yazarın hiç söz etmemiş olması bu nedenle Santagata’nın dikkatini çekti.
Ferrante’nin kimliğini bu bilgiye dayanarak buldu. Yazarın muhtemelen sanatsal bir seçimle metine koymadığı hadise o tarihte Pisa’yı bırakıp Napoli’ye yerleştiğinin işareti oldu.
Dante ve Petrark uzmanı Santagata filolojik bir çalışmayla şehrin tarihini birleştirince ortaya yazarın kimliği çıktı. 1968’den itibaren Pisa’da değişen cadde isimleri de Santagata’ya yol gösterdi. Santagata, o tarihte Pisa’dan ayrılan, ve çağdaş İtalyan tarihi uzmanı olan Napoli doğumlu tek bir kadın olduğunu tespit etti.
Ferrante’nin kelimelerini ayak izleri gibi takip etti Santagata. Şehir geçirdiği değişikliklerle konuştu ona romanda.
Böylece Profesör Santagata, Ferrante’nin 1966’dan önce Pisa şehrinde felsefe eğitimi gördüğünü ve Scuola Normale’ye devam ettiğini saptadı. Karakter analizine bir tek kişinin uyduğunu anladı.
“Onun gölgesiyle yaşadım bütün yıl boyunca diyor Profesör Santagata “filolojik bir çalışma yaptım. Hani aynı tarihi bir metin incelercesine”.
Arkadaşlık üzerine yazdığı dört kitapla dünyayı cezbeden Ferrante kim olduğunu bunca yıl herkesten saklamayı başardı. New York Times gazetesi, başlı başına bir polisiye haline gelen bu edebiyat bilmecesini mart başında “küresel bir hadise” olarak tanımladı.
Romanlarının sinematik özellikleri, 1963 ve 1967 arasında Pisa’da geçen bölümleri, ve savaş öncesi Napoli üzerine olan kısımları sayesinde Italya’nın en canlı sesi bugün Ferrante.
Dört roman da yazarın kimliği üzerine kurulu bir oyun. Yazar, hınzırca ipuçları veriyor okurlarına ve herkesi oyunun içine çekiyor. Anlatıcısı Elena Greco yazar olmanın sancılarını anlatıyor uzun uzun. İsmini kitapların kapaklarında görmenin verdiği sevinci, sonra bunu tanıdıklarıyla paylaşmanın keyfini de. Ayrıca ismini saklayarak yazar yakınları ve arkadaşları hakkında istediğini rahat rahat yazabildiği gibi, kitabı eleştirecek, hakkında kötü laflar edecek eleştirmenlerden de kendisini koruyor. Böylece gerçek hayatta kimsenin kalbini kırmadan, ve kalbi eleştirmenlerce kırılmadan kendi özel hayatını sürdürüyor.
Ancak bu zeki mekanizma, kendi adıyla yazan pek çok yazara sorun çıkarıyor. “Terkedilme Günleri” adlı romanı nedeniyle özellikle de eşini daha genç bir sevgili için terkeden erkek yazarların başı dertte. Okurların, basının ve edebiyat dünyasının Ferrante olmakla itham ettiği bir yığın yazar şikayetçi.
Bunlardan bir tanesi Domenico Starnone. “Kendinizi benim yerime koyun , bir kitap yazmak istiyorum ama bana yakıştırılan Ferrante kimliği nedeniyle yazamıyorum, kendi fikrimi çöpe atmak zorunda kalıyorum” diyor Starnone, La Repubblica gazetesine verdiği söyleşide.
Santagata’nın araştırmasına göre Ferrante, Napoli doğumlu bir tarih profesörü. Adı Marcella Marmo.
Marmo, muzip muzip gülümseyerek Ferrante olmadığını, en iyi yaptığı işin elmalı kek pişirmek olduğunu söylese de Profesör Santagata’nın onun hakkında iddia ettiği bütün diğer bilgileri doğruluyor. Ferrante’nin yayınevi de Santagata’yı yalanladı. Marmo romanın sadece ilk kitabını okuduğunu söyledi. Ferrante olduğunu iddia eden gazeteden ceza olarak romanın geri kalan kitaplarını da istedi. Böylece Ferrante olmadığına ikna etti herkesi.
Buna ragmen, Santagata’nın tespit ettiği gibi,1966 ekiminde Pisa’da Scuola Normale’de ahlak felsefesi imtihanını takiben doğum yeri Napoli’ye taşındığı doğru. İmtihanını da hatırlıyor Marmo, Diderot üzerine ve sonucu başarılı bir imtihan. Pisa’yı bırakıp Napoli’ye dönüş sebebi tez hocasıyla aralarında çıkan anlaşmazlık. Daha da önemlisi Napoli’deki arkadaşlarını, ailesini özlediği için. Napoli’ye döndüğünde antifaşist yazar ve ressam, “İsa Eboli’de Durdu” adlı eseriyle tanınan Carlo Levi’nin kurduğu, merkez sol Nuova Resistenza hareketine katılmış Marmo. O dönemde Levi’nin yeğeni Guido Sacerdoti ile evlenmiş.
Ferrante’nin romanlarında işlediği konular, Napoli mafya ağı, kapitalizm tarihi, İtalya’da sınıflar, İtalyanın güney kesiminde endüstrileşme ve sorunları, Marmo’nun uzmanlık alanı ve halen üzerinde çalıştığı konular. Bütün bu konularda, aynı Ferrante romanlarındaki gibi son derece detaylı konuşabilen enerji dolu bir kişi. New York Times gazetesine verdiği demeçte: “Ben Doktor Jekyll ve Bay Hyde degilsem de herkesin genellikle birden fazla karakteri olduğu doğrudur” sözleri kendini eleveren türden.
Santanaga ve Ferrante geçtiğimiz yıl İtalya’nın en prestijli edebiyat ödülü Strega listesinde ilk beş içinde birlikte yeraldılar. Santanaga “Aynı Aşık Bir Kadın Gibi” adlı romanıyla girdi ilk beşe. Ama ikisi de kaybettiler. Kazanansa “Gaddarlık” oldu. Bir kızkardeşin esrarengiz ölümünü araştıran bir erkek kardeşin hikayesini anlatan romanın yazarı Nicola Lagioia.
Ferrante değil belki, ama Marmo bir Napoli’li, bir İtalyan, bir kadın, bir profesör, bir Avrupa’lı, bir dünya vatandaşı. Hepsinden çok da Ferrante kadar iyi bir yazar.