Çok çalışkan, birlikte çalıştığı savcı yardımcılarının aile sorunlarıyla bile belli etmeden ilgilenen ve çok ciddi bir başsavcıydı. Gazetede yayımlanan yazılarım izler, değer verdiğim görüşlerini bana cömertçe bildirir, yeni yazılar yazmam için de özendirici sözler söylerdi.
Kendisini minnet ve rahmetle anıyorum.
1984-1986 yılları arasında Yargıtay Birinci Başkanlığı yapan, Yanya doğumlu Merhum Nihat Renda (1921-2012), Birinci Başkan iken sürekli benimle ilgilenmiş, görüşlerimi değerlendirmiş ve 12 Eylül darbesini yapanların önünde hiç eğilmemiş, meslektaşlarıyla ilişkilerinde çok özenli olmuş hukukçulardan biriydi.
Birinci Başkanlık görevine seçildiğim gün beni telefonla aramış, seçildiğimi öğrendiğinde kuşlar gibi havalara uçtuğunu belirterek kutlamıştı.
Merhum Birinci Başkanı, rahmetle ve minnetle anıyorum.
Daire başkanlarına gelince, bunlardan birincisi, bilime ve sağlam bilgilere dayanarak aile ve miras hukukumuza büyük katkılarda bulunan İkinci Hukuk Dairesi Başkanı Merhum Esat Şener’dir (1924-2000).
O, her zaman güzel yazar, güzel konuşurdu. Büyük ozanlarımızdan Merhum Cahit Sıtkı Tarancı’nın teyzesinin oğlu ve kendisi de ozan olan Şener, yolunu uzatarak çoğu sabah, alt katta bulunan odamın önünden geçer ve kapımı açar, bir sabah kahvesi içmesi için ısrarıma karşın oturmaz, “Günaydın, iyi günler, iyi çalışmalar” der, bir üst kattaki odasına çıkardı.
Bilimsel bir etkinlik için geçmişte görev yaptığı Adana’ya birlikte gitmiştik. Bir ara beni arabanın arka sağ koltuğuna oturtmuş, arabayı zenginlerin köşklerinin her birinin önünde durdurarak uzun uzun onların tarihçelerini ve özelliklerini iki saate yakın anlatmıştı.
Bu anımı hiç unutmamışımdır.
Üçüncü hukukçu ise, iş hukukumuzu, sağlam temeller üzerine kurmakta büyük emeği geçen Onuncu Hukuk Dairesi Başkanı Merhum Mustafa Çenberci’dir (1921-1988).
Başkan Çenberci’nin güvenini ve dostluğunu, sanıyorum, içtihatları birleştirme toplantılarında yaptığım konuşmalar nedeniyle kazanmıştım.
Ne zaman suç (ceza) hukukuyla ilgili bir içtihatları birleştirme yoluna gidilse, odama gelir, görüşlerimi dinler, sorular sorar, notlar alırdı.
Hukuk söz konusu olduğunda o her zaman ciddi, canlı, coşkulu ve içtendi.
Ülkemizde iş hukukunun sağlam temellerini atmak için çok yorulmuş ve de bu konuda kanımca gerçekten de çok başarılı olmuştur.
Bir trafik kazası geçirmesi üzerine ailesi ve kendi yaşamını ikinci plana ittiğini düşünerek erken yaşta emekli olmuşsa da, ne yazık ki, çok yaşamamıştır.
Merhum Başkanla ilgili unutamadığım anılarımdan birisi aşağıdadır.
Dairemde görüşme bitmiş, yemekhanemize biraz erken saatte inmiştim.
Yemekhanede çok az başkan ve üye vardı.
Tam bu sırada Çenberci, üye arkadaşlarıyla birlikte kapıda göründü. El kol hareketleri yapıyor, hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu. Belli ki, bir şeylere çok üzülmüş ya da kızmıştı, merhum başkan.
Yuvarlak masamda yalnızdım.
Beni görünce her zamanki içtenliğiyle “Haydi, gelin Sami’nin yanına oturalım” dedi.
Oturdular.
“Hayrola Sayın Başkanım, bir şeyler sizi çok üzmüş olmalı!” demem üzerine bana dönmüş, “İki iki dört etmez mi? Ama az önce Hukuk Genel Kurulu beş eder diye karar verdi” deyince, “Bazen etmez. Hele hukukta. Hem siz söz alıp konuştunuz mu Sayın Başkanım?” diye sormuştum.
“Elbette konuştum. Hem de üç kez” deyince şu yanıtı vermiştim: “Görevinizi fazlasıyla yerine getirmişsiniz. O zaman niye üzülüyorsunuz ki!?”
Bunun üzerine Merhum Başkanın “Sen olsan üzülmez misin?” diye sorunca özetle şunları söylemiştim:
“Eğer hiç konuşmasaydım, uyarı ve eleştiri görevimi yapmadığım için elbette çok üzülür, keşke konuşsaydım der, çok da kahrolurum. Ancak konuşmuş, görevimi yapmışsam, sorumluluğumu yerine getirmişsem, kimlerin nasıl oy kullandıklarıyla bile hiç ilgilenmez, görevimi yapmış olmanın gönül rahatlığı içinde olurum” deyince Merhum Çenberci’nin üye arkadaşlarına dönerek söylediği şu sözleri hiç unutamamışımdır:
“Bakın hele arkadaşlar. Bizim Sami, uzun yaşamanın sırrını bulmuş. Hem çok akıllıca ve de çok haklı!”
Başsavcımızla birlikte her üç başkanı da hukukumuz ve dostlukları adına minnetle, rahmetle anıyorum.
Prof. Dr. Sami Selçuk
- Eski Yargıtay Birinci Başkanı
- Eski İ. D. Bilkent Ü. Öğretim Üyesi
|