Nasıl da mutlular. Zevkten dört köşe yazılar kaleme alıyor, televizyonlarda vıcık vıcık yorum yapıyorlar.
“17’de 17 olmamış.”
“Karizma çizilmiş” (En yaratıcılıktan uzak olanı)
“Yıldızlar değil, oynayanlar kazanmış.”
Gak guk…
Beşiktaş kaybetti.
Beşiktaş golü yediği ana kadar 11 korner kullanmış.
Belediye’nin pozisyonu yok.
Aurelio oyundan atılmış.
Neden? Fırat Aydın Us Beşiktaşlı olmadığını kanıtlasın diye…
Başka?
Bu memlekette ligin marka değeri değil, hakemin ve federasyonun otoritesi galebe çalar diye…
Çünkü Messi’ye karşı oynayan futbolcular hanım evladı…Onlar faul yapmasını bilmiyor.
Devam edelim.
10 kişiyle rakibi kendi sahasına hapsediyor. Ama skor gazeteciliğinde karizması çizilen Beşiktaş oluyor.
Rakip tekme atıyor, her hava topu dirseklerle engelleniyor, itmek, formadan çekmek serbest. Hakemin bu yaptığına yazar müsveddelerinin yorumu ise “pozisyon zenginliğine müsaade etmek.”
Aurelio’ya kırmızı kart, aynı hareketi yapan Gökhan Gönül’e sarı kart. Neden? “Olur böyle vakalar Us’lu Fırat bu kadarcık yakalar!”
Biz şampiyon olamasak da maça gideriz. Beşiktaş’ı izlemek zevk veriyor. İzleriz.
Beşiktaş futbol adına olumlu şeyler yapıyor, inanç ve azimle maçı çevirmeye çalışıyor.
Gücüne güç katar, formasındaki ter oluruz.
O kadar.
Gerisi alayına gider.