Öylesine yürek burkan, öylesine insanın içini acıtan bir görüntüydü ki…
Askeri törenin bitişiyle birlikte iki kız çocuğu tabutlara doğru koşmaya başladı. Babaları 5 aydır gurbetteydi.
Görmemiş, özlemişlerdi. Şimdi o tabutlara sarılacak, veda edecek, özledikleri kokusunu içine çekmeye çalışacaklardı.
İçlerinden biri tedirginlikle duruverdi. Zira bütün tabutlar aynıydı. Babasını sadece isminden ayırt edebilirdi. Tabutların ucundaki isimliklere baktı ve çığlıkla babasını taşıyan tabuta, tahta parçasına sarıldı.
Onun çığlığını yüreğimizde hissettik. Telafisi mümkün olmayan acısını teselli edemezdik.
Bir kız çocuğu hayatının geri kalan bölümünde sevgi… güven… şefkat… ilgi… bakış… omuz… yanak yani hayata dair ihtiyacı olacak her şeyini yitirmiş o dakikada büyümek zorunda kalmıştı.
Cenazenin tozu dumanı dağıldığında, annesini teselli etmeye çalışan rütbeli psikolog ve sevenler gittiğinde o onulmaz boşluk ve yalnızlığı ile baş başa kalacaktı.
Her gidenin ardından yapıldığı gibi giysileri koklanacak, iz aranacaktı.
Bir de gazeteler…Haberler, cenaze töreni ile ilgili yazılar defalarca okunacak, kağıtlar katlandığı kırışıktan yavaş yavaş eskiyecek ve insanlığa bahşedilmiş en büyük haslet olan ‘unutma’ya sığınılacaktı.
Bir kız babasını unutabilir mi?
Peki bir kız babasını niçin yitirdiğini o gazetelerde arayabilir mi?
Tabi ki arayacak ve anlamlandırmaya çalışacak. Bu süreçte gazetelerde yayınlanan haberler birer birer yeniden okunacak.
O haberlerden birinde Başbakan Erdoğan’ın “Türkiye butik devlet değil. Tabi ki böyle bedeller ödenecek” açıklamasının acaba o iki küçük kızın hüzünlü dünyasında nasıl bir sedası olacak?
“Butik devlet” ne demek ben bilmiyorum. Acaba Kore’de şehit giden binden fazla asker de “butik devlet” olunmadığını kanıtlamak içindi? Türkiye ne zamandan beri “butik devlet” olmadığını kanıtlamak istiyor?
“Butik devlet”le, “normal devlet” arasındaki farkı da bilmiyorum. Mesela Afganistan’dan bütün askerlerini (10 bin) çeken Hollanda hangisidir? 2 bin 850 askerini çeken Kanada “butik” midir? 2012 yılında bakın hangi ülkeler kaç askerini bu ülkeden çekecek: 23 bin Amerikalı, 950 Alman, 600 Fransız, 500 İngiliz, 400 Polonyalı, 290 Belçikalı, 156 İspanyol ve 100 İsveç askeri Afganistan’ı terk edecek. Bu ülkeler “butik” olmaya karar vermiş olabilir mi?
Sözün özü o minik kız babasını o haberlerde aradığında, babasının ölümünü anlamaya çalıştığında karşısına “butik” kavramı çıkacak. Türkiye’nin bir dünya devleti olması için bu bedelleri ödemesi gerektiği açıklamasını okuyacak.
Sorun bakalım o küçük kıza, acaba nerede yaşamak isterdi? Bir dünya devletinde mi? Yoksa babasının şen kahkahalarıyla çınlayan, kucağında oturduğu “butik” evinde mi?