20 Ekim 2013

'Merhaba gözümüze takılanlar' yazılarına

Mavi cam, beyaz perde iki kalas ve bir heves...

Sevgili Okuyucularımız…

Bundan böyle Mavi cam dediğimiz TV, beyaz perde diye bildiğimiz sinema ekranlarında ve bu coğrafyanın adeta efsane olmuş simalarından, Tomas Fasulyacıyan’ın ‘(…) İki kalas ve bir heves diye tarif ettiği gibi tiyatro ve genelde sahne sanatlarında gözümüze takılanları, sizlerle paylaşmaya çalışacağız…

Bilmeyenler için söyleyelim…

16 yaşımızdan itibaren, kilise ama bir o kadar da biri halk şarkıları, diğeri klasik eserler türlerini seçmiş, Sayat Nova ve Getronagan olmak üzere, iki koroda gözlerimizi açtık…

Tiyatroda Misak Torosyan, pantomimde Boğos Çalgıcıyan ile sahne tozunun tadına vardık.

İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Tepebaşı Deneme Sahnesi’nde 1975-78 arasında, S. Günay Akarsu yönetiminde, Taner Barlas, Çetin İpekkaya, Beklan Algan, Ali Habib Özgentürk, Afşar Timuçin ve daha nice ustalarla teorisi ve pratiğiyle, iki yıllık Tiyatro-Gösteri Okulu’nu bitirdik…

Sonra bir hafif Dostlar Korosu ile bazı özel gecelerde sahne aldıktan sonra ver elini Yeni Dünya Sanat Topluluğu ve sonra da İstanbul Akademik Sanat Topluluğu kuruculukları…

Vokalist, pantomim oyunculuğu, yönetmenliği, yönetmen yardımcılığı…

Cumhuriyet gazetesi Kültür-Sanat servisinde Doğan Hızlan ve Atilla Dorsay’ın yanında kültür-sanat muhabirliği, ünlü tiyatrocu Hagop Ayvaz’ın çıkardığı Kulis dergisi, Marmara Ermenice, Demokrat ve Politika günlük gazetelerinde sürekli kültür-sanat muhabirliği…

Bu arada, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde de yardımcı koro üyeliği filan…

Çeşitli sanatçılarla, çeşitli gecelerde, sahne almalar, konserler, oyunlar, (uzunçalar) LP ve kasetlere kayıtlar, TV programları ve İstanbul içi / dışı turneler ve festivallere katılmalar…

Derken…

Sürgün yılları, Paris’te yine kilise koro üyeliği derken, Mireille Mathieu’ye eşlik etmeyle başlayan, (efsanevi Başkan Joseph Franchesci zamanında) Alfortville Belediyesi Kültür – Sanat etkinliklerine aktif katılım…

Fransız sinemasında, irili ufaklı roller oynama ve yönetmen yardımcılığı yapmak…

Fransız sinemasının en Amerikan tarzına sahip diye tanınan, aksiyon, polisiye, macera filmlerinin tanınmış yönetmeni (Aşot Malakyan), Henri Verneuil ile tanışma ve kendisine danışmanlık yapma… Çeşitli senaristlerle peroquet yani (fikir fırtınası estiren) papağanlık

Paris’te SSCB Halk Sanatçısı, tiyatro ve sinema sanatçısı, Frunzig Mher Mıgırdiçyan’ın asistanlığını yaptıktan sonra, kendi daveti üzerine Sovyet Ermenistan’ına gidiş ve Khaçadur Apovyan Pedagoji Enstitüsü, Kültür Fakültesi’nde tiyatro ve sahne sanatları üzerine staj…

Tiflis’te, Sergey Paracanov ile tanışma ve sekiz günlük hızlandırılmış bir staj; Aşuğ Kharip filminin montajına katılım…

SSCB Halk Sanatçılarından, sinema yönetmeni, Henrik Malyan’ın Sinema Oyuncuları Tiyatrosu’nda oyunculuk stajı…

Nihayet, SSCB’nin yıkılış döneminde, değişen iktisadi ve sanat politikalarına paralel olarak, Ermenistan Armen Film Stüdyosu’nun ilk özel sektörle yapılan, (1 s. 28 dk) uzun metrajlı, Edvard Virabyan ve Khudoyan’ın Una nota bianca per un messagero cieco yani Kör bir haberci için bir beyaz gece adlı yönetmen filminde başrolünü oynamak…

Fransa’nın yine bir başka beynelmilel simgelerinden (Şahnur Vağinag Aznavuryan) Charles Aznavour ile tanışma ve onu danışmanlığını yapmak…

Marsilya, Yerevan, İstanbul, Paris, Moskova’da nice film ve gösteri ön gösterim (gala), kabul töreni, gösteri - tiyatro gösterileri, resepsiyonlar, 70, 80 ve 90 kişilik dans tiyatrosu gösterilerinin A’dan Z’ye sorumlusu olarak; kâh kamera önünde, sahne üstünde, kâh kamera arkası, sahne arkasında, hasbelkader nice tozlar yuttuk…

 

………………………………………………………………………………………………….

 

Sevgili okuyucularımız ile bundan böyle Mavi cam dediğimiz tv, beyaz perde diye bilinen sinema ekranlarında, coğrafyamızın adeta efsane simalarından, Tomas Fasulyacıyan’ın (…) İki kalas ve bir heves diye tarif ettiği tiyatro ve genel olarak sahne - gösteri sanatlarında gözümüze takılanları, paylaşmaya çalışacağımıza göre… Hiç alışmadıkları bir yönümüzü kısaca tanıtarak, bir tür görücüye çıktık…

Böylece, hem kendimizin hem okuyucularımızın günlük, artık zıvanadan çıkmış ve tadı tuzu çoktan kaçmaya başlamış toplumsal – siyasal yazı, eleştiri ve değerlendirme yazılarından bir nebze başımızı kaldırarak, biraz daha renkli, zevkli, keyifli ama bir o kadar da hayati ve ciddi konularla stres atmak ve attırmak niyetindeyiz…

Zira Çetin Altan üstadımızın sıkça bizlere hatırlattığı gibi, hayatı ıskalama gibi riskler taşıyoruz hepimiz…

Zira yaptığımız başka bir gözleme dayanarak söylüyoruz – laf aramızda – son yıllarda görsel – işitsel – sahne sanatlarında da gittikçe yükselen bir çizgide çoraklaşma yaşanıyor…

Zira bu böyle gitmez, gidemez…

Sanat ve kültür yaşamının çoraklaşmaya, tek renkliliğe, tek sesliliğe dönüşme eğilimleri baş gösterdiği zamanlarda hop bir dakika demek gerekiyor…

Biz, şimdilik gözlemlerimizi paylaşmaya çalışacağız…

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

16'ncı Altın Kayısı Festivali'nde Türk asıllı yönetmen ve Türkçe filmler de ödül aldı

Ermenistan Başbakanlığın ödülü, bizim ‘GAIFF Sinema’yı Kalkındırma Platformu’, Ermenistan’dan Datev Hagopyan’ın ‘Tagart (Tuzak)’ filmine takdim edildi…

Ve "iyi ki var" dediğimiz 16'ncı Yerevan Altın Kayısı Film Festivali'nin sonuna geldik...

Güzel, eğlenceli, değişik yani yeknesaklıktan kurtaran ama belirli bir düzene ve disipline alışkın özellikle yabancı konuklar için biraz yorucu ve yıpratıcı ama ‘araziye uymaya çalışıyor’ insanlar, ne de olsa kayısı ülkesi… 

‘Azerbaycan Filmi’ derken

İnsanlığın unuttuğu ulvi değerleri, günümüzde inatla yaşatan Malakanlar!

"
"