24 Nisan 2013

Bugün 24 Nisan, neşe dolmuyor insan!

Rahmetli Hrant Dink, yaptığım bir telefon konuşmasında kullandığım bu ifadeyi sevmiş; sonra bir yazısında başlık olarak kullanmıştı...

Rahmetli Hrant Dink, yaptığım bir telefon konuşmasında kullandığım bu ifadeyi sevmiş; sonra bir yazısında başlık olarak kullanmıştı...

Rus arşivlerinde, İstanbul Fethi hakkında Ermenilerin Haliç'te olan koca bir demir zinciri açtıklarını ve fethin bu sayede gerçekleştiğini, en azından bu sayede fethe katkı sunulduğu vs yazar...

Abartılı bilgi olarak emsal gösterilerek bile okuyamazsınız bunu Türkiye'de...

Hâlbuki ne kadar abuk sabuk şey yer almıştır 'Tarih'imizde, SSCB'nin çöküşü sonrası başlayan ve bugüne kadar devam eden (diyalog) süreçte hep öğreniyoruz...

İstanbul Fethi’nin Kostantiniyye'nin İslamın eline geçme hülyasının, yalan-abartı da olsa Ermeniler sayesinde gerçekleşmiş olduğu bilgisinin yaratacağı şok tahmin edildiğinden, şakası bile zor sindirilir babında, yazılamaz henüz bu coğrafyada...

Bir gün, bunun hakikatin ta kendisi olduğu bilinince, toplumsal depremi düşünün…

Hâlbuki neden? 

Bundan; Bakın, Müslüman-Türk asıllı olmayanlar bile, ne kadar Fatih Sultan'a bel bağlamışlar ki, O'nun şehri fethine yardımcı olmuşlar? diye gurur duyacak yerde, bir de üstüne üstelik bundan gocunmak... Anlaşılır şey değil…

Osmanlı'yı ekonomik buhrandan kurtaran, toplumdan gümüş-altın toplayıp, paraya dönüştüren, yabancılara Hazinemiz para dolu blöfü yaparak vaziyeti kurtaran; daha sonra bunları eritip halka geri vererek pratik fikirler üretmiş, insanların da aralarında bulunduğu Âmira denilen insanları kaç kişi bilir?  

Bezciyan, Kazaz Artin, Mıgırdiç Cezayirliyan, Mikayel Pişmişyan, Hovhannes Serveryan, Hovhannes Dadyan, Boğos - Krikor - Garabed Balyanlar, Harutyun (Artin) Yerganyan, Canik Simonyan, Yeram, Garabed ve Ohannes Aznavuryan, Bedros Kürkçühanlıyan, Maksut Sarimyan, Hacı Mardiros, Bağdasar Kasparyan, Kevork Çarazlıyan, Misak Misakyan, Hacı Harutyun Gelgelyan, Düzyanlar ve Ohannes Pingyanyan gibileri yazılmaz nedense (!) ders kitaplarında...

 

Ya Cumhuriyetçiler, Kemalistler, hani şu Beyaz Türkler? Daha da beter...

 

Sadece Mustafa Kemal'in Samsun'a götüren Bandırma gemisinin İngilizlerce batırılacağı haberini vermesiyle, Kemal ve Türkiye Cumhuriyeti'nin akıbetini kurtarmış, Berç Kersteciyan'ın adı, sanı ve namı yeter!

Aynı Berç Keresteciyan, Türkçe'nin ilk Etimolojik Sözlüğü'nü yazmış Bedros Keresteciyan'ın oğlu ve Osmanlı Bankası'nın Müdürü ve Hilâl-i Ahmer (Kızılay)'in İkinci Başkanı'dır. Ülke işgâl altındayken, Ermeni yurttaşımızın Anadolu'ya ilaç- tıbbi sandıklarında silah gönderdiği neden Tarih - ders kitaplarında yazmaz?

Şam'da Mustafa Kemal çadırda uyurken, bıçakla saldıran birinin üstüne atlayıp, onu etkisiz hale getiren, O’nun hayatını kurtardığı gibi, en güvendiği birkaç kişiden biri, Garabed Tombakyan hakkında da yazmazlar Tarih - ders kitapları...

Mustafa Kemal'in, Şişli’deki evine uğrayıp, arkadaşı sıfatını taşıyan İğneciyan Efendi, Türkçe Sözlük konusunda yarenlik eden, maddi yardım edecek kadar da durumu iyi bir Ermeni yurttaşken; Cumhuriyet’ten sonra elindeki varlığı alınınca, çok zor durumda kalmış, üst başına göre kapıdakilerin Dolmabahçe Sarayı'na bile almadıkları bir Ermeniydi... Telefon gibi iletişim araçlarının olmadığı bir devirde, nihayet Mustafa Kemal'e erişildiğinde Yapılan edepsiz-alçaklığı öğrendiğinde, elinden ne alınmışsa geri verilen İğneciyan Efendi hakkında da yazılmaz...  

Bunları yazarken, Mustafa Kemal'in, Ermenilere karşı hatasız, sütten çıkmış ak kaşık filan olduğunu demiyoruz tabi... Konumuz o değil, çünkü biz başka bir şeyden bahsediyoruz. Analitik düşünce yapısına sahip olmayan beyin sistemi bu yazılanları okuyunca Atatürk'ü ilâhlaştırdığımızı filan zanneder ve (...) Ama o da şunları ve bunları yapmıştır, neden onlardan bahsetmiyorsunuz? diye tepki verir... 

Hâlbuki anlatmak istediğimiz, Atatürk'ün değil, güya ölesiye hayran, doğrusunu isterseniz, O'nu resmen putlaştırıp hakikatte en büyük saygısızlığı yaptığından bihaber kesimin algı ve davranışıdır... Onca değer verdikleri Atatürk'ün, değer verdiği Ermenilerden bile bugün Tarih-ders kitaplarında bahsetmemeleriyle inandıkları ve taptıkları ideolojiye ne denli ters düştüklerini göstermek.

Örnekleri uzatmak gereksiz, zira uzayıp gider ve kitaplara ancak sığar...

Bütün bunları anlatmamızın nedeni, tabii ki istisnaların kaideyi bozmadığını altını çizerek vurguluyoruz, mütedeyyinden tutun Kemalist ya da Atatürkçü'süne kadar, çokların özellikle Ermeni adı - sanından söz etmede imtina etmeleri; bilinçaltında bazı suçluluk duygularından kaynaklandığını ima ediyor bence...

Hâlbuki geçmişte başkalarının işlediği bir suçtan sorumluluğu olmayanların; bugün o suçu inkârlarıyla, boşu boşuna, o suça iştirak eder konumuna düştükleri ne acı... 

Bu yüzden, bu güzel ülkede, güzel insanlarla, sahici, hakiki anlamda beraberlikte yaşamak varken, bu gün 24 Nisan ama neşe dolmuyor insan diyorum...

Bir gün, neşe dolabilmesi umuduyla tabi... 

 

(*) Gazeteci - Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

16'ncı Altın Kayısı Festivali'nde Türk asıllı yönetmen ve Türkçe filmler de ödül aldı

Ermenistan Başbakanlığın ödülü, bizim ‘GAIFF Sinema’yı Kalkındırma Platformu’, Ermenistan’dan Datev Hagopyan’ın ‘Tagart (Tuzak)’ filmine takdim edildi…

Ve "iyi ki var" dediğimiz 16'ncı Yerevan Altın Kayısı Film Festivali'nin sonuna geldik...

Güzel, eğlenceli, değişik yani yeknesaklıktan kurtaran ama belirli bir düzene ve disipline alışkın özellikle yabancı konuklar için biraz yorucu ve yıpratıcı ama ‘araziye uymaya çalışıyor’ insanlar, ne de olsa kayısı ülkesi… 

‘Azerbaycan Filmi’ derken

İnsanlığın unuttuğu ulvi değerleri, günümüzde inatla yaşatan Malakanlar!

"
"