30 Kasım 2013

Bazı TV sunucu ve haber muhabirlerinde yüzeysellik, cehalet ve sululuk…

Başka ülkelerde de aynı şeyi tespit etmişizdir; tespit edişimiz marifet değil, bu ortamda bulunanlar için gün gibi aşikâr aslında…

Başka ülkelerde de aynı şeyi tespit etmişizdir; tespit edişimiz marifet değil, bu ortamda bulunanlar için gün gibi aşikâr aslında…

Yüzeysel bilgiye sahip, program için öngörülen zamanı doldurmak amacını güden, söylemiş olmak için söz söyleyen, misafirler karşısında aynı şekilde oturup, aynı şekilde soru soran, aynı şekilde gülen ve konuya hiç ilgi duymadığı sırıtan sunuculardan bol miktarda var…

Bunları, kuliste nasıl görürsünüz biliyor musunuz?

Stüdyo’da olduğunuzda hemen gözünüze takılır, müthiş rahatsız edici bir şey…

Dışarıdan gözüken efsanevi görüntünün makyajı akınca görürsünüz…

Görmek için stüdyoda bulunmanız da gerekmez; zira yönetmenin farklı kamera görüntülerini iyi hesaplamadığı komut masasında, konuk veya sunucunun kameranın kendisini görmediğini zannettiğinden rahatlıkla görüntü kirliliği sergilendiği çok olur…

Ör: sunucunun (bilim insanı, sanatçıya vs) soruyu sorduktan sonra, kameranın misafire döndüğü zaman, nasıl olsa kamera beni görmüyor, soruyu sordum, top karşımdakinde deyip, onu dinliyor görüntüsü vermek yerine, tavana, kamera arkasındaki asistanına kaş-göz hareketleri yapıp (iyi gözüküyor muyum diye sorarak) cevapla hiç ilgilenmediğini görürüz…

Utanmasalar… Konuşsun, konuşsun, arada bir iki soru patlattım mı, program biter işte diyecektir sesli; demez ama hal ve hareketi resmen bunu andırır… Kuşkusuz bu misafir için de çok sıkıcıdır, zira o da durumu fark eder; seyirci ise haliyle fark eder…

Sunucular, bazen o kadar konudan kopuyor ki, çeyrek kulakla bile karşısındakinin cevaplarını dinlemediği için, son derece gülünç ve o ana kadar söylenilenleri hiç dikkatle dinlemediği ortaya çıkaracak ikinci veya üçüncü soruları sorabiliyorlar…

Ör: Prof Müftüoğlu konuşuyor: (…) Turfanda meyve yemeyin, her meyveyi mevsiminde yeyin; bir ay boyunca aynı meyveleri yemeyin, alış verişinizde bu hafta biraz yeşil elma ile armut mu aldınız, gelecek hafta mutlaka kırmızı elma ve muz veya başka bir şey alın. Değişik vitaminleri alabilmeniz için, asla üst üste aynı meyveyi yemeyin filan diyor….

Sunucu kalkıp demez mi Pekiyi hocam, siz her gün en çok hangi meyveyi yiyorsunuz?

Seyircilerin evinden çü…. ya da Oh… … tepkileri ta stüdyoya kadar ulaşmış olacak ki, Sayın Müftüoğlu biraz şaşkın – biraz kızgın Efendim, şimdi söyledim, ben hiçbir zaman aynı meyveyi her gün tüketmiyorum ki demez mi?

Düşünebiliyor musunuz?

Ya da konuk hekime (…) Hocam, şu hastalığı mutlaka ben iyileştiririm, merak etmeyin diyebiliyor musunuz?’ gibi abuk sabuk bir soru sorunca….

Başka bir gün (…) Hocam söyleyebilir misiniz, en çok hangi yemeği yememiz lazım?’gibi bir soru…

Peki, haber muhabirleri?

(…) AGOS gazetesinin önünde vatandaşlarımız uğrayıp, çiçek bırakıyor ve öldürülen gazeteci Hrant Dink’e karşı saygıda bulunuyorlar; sabahtan beri ziyaret eden Ermeni vatandaşlarımızdan sonra, normal (!!!) Türk vatandaşları da ziyarete başladılar…

Başka bir muhabir (…) Yakalanan terörist, bebek katili Abdullah Öcalan’ın ellerinin manikür yapıldığı ortaya çıktı (!!!)’…

Hangisini söyleyelim, Sünni-Müslüman-Türk vatandaşlarını normal ama Hıristiyan-Ermeni vatandaşları da anormal görüyor olduğumuzun bilinçaltı faciasının dışa vurumu mu?

Yoksa doldurulmuş ve ön yargılarla dolu halet-i ruhiye ile yahu yakalanan adamın tırnakları normal bir şekilde kesilmiş gerçeğini manikür yapıldığı ortaya çıktı gibi saçma sapan – abartılı bir edayla takdim etmenin zavallılığı…

Bakın, TRT’de çok az rastlarsınız böyle şeylere…

Fransa’da da France 2 (eski Antenne 2) ve France 3’da rastlamazsınız böyle şeylere…

Velhasıl, mavi ekran meselesi öyle sadece yüzüne makyajını, saçına fön yaparak, kravat mendilini sanki içinde bir farecik saklanmış da dışarı fırlayacakmış gibi böö mendil cebine yerleştirmekle olmuyor; üstelik gömlek çizgili mi, kravat desenli mi hiç bakmadan rastgele bir mendil koyarak(bunu da başka zaman)…

TV sunuculuğu, muhabirliği ve diğer çalışanların mesleği zanaattır, zanaat…

Peki, Kültür-sanat programlarında?

Yılların şarkıcısı, müzisyeni, namı sınırları aşmış herhangi bir sanatçı ile söyleşi yapan birini tasavvur edin Kendinizi tanıtır mısınız? diye sormazlar mı…. Yahu insan, ekranın seyirci tarafından olmasına rağmen yerin dibine giriyor…

Hele şimdi, bir tıklamayla Google sayesinde kimin kim olduğunu anında öğrenmek kabil iken daha hala Ara Güler gibi bir fotoğrafçıya, Fazıl Say gibi bir piyaniste, Kiremitçi gibi bir yazara, Yaşar Kemal gibi bir deryaya Ne zaman doğdunuz, hangi okulları okudunuz gibi abuk-sabuk sorular sorulduğunda siz kendinizi ne hissedersiniz?

Hafta sonu hangi filmlere mi gitmeli?

Türkiye sinemasında (bu şekilde olandan bahsediyorum), kahkahalarla gülerken, son derece ötekileştirilmeye karşı, kurun kuruya, sadece Türk değil, Türkiye toplumunun renkliliğinin ne denli doğal ve olması gereken bir görüntü arz ettiğinden dem vurabilen filmler var artık…

İşte bu türden Hükümet Kadın 2’yi mutlaka görün, çok ama çok sevecek ve zihinlerinizde bazı izler de kalacaktır… Çocuklarınız ise mutlaka götürmeniz gerekiyor, asıl bu yüzden...

Çoktan hayal ettiğim bir heyecanı, tamamen evrensel bir konuyu, Amerikalı, Fransız değil de, bu sefer de Türkiyeli bir yönetmenin, eşit bir başarıyla ve dahası muhteşem bir Beren Saat ve Uğur Yücel oyunculuğu ziyafetine, Benim Dünyam filminde duydum… 

Kısaca: mutlaka gidilmeli… Ayrıca, ayrıntılı yazacağım…

 

Yazarın Diğer Yazıları

16'ncı Altın Kayısı Festivali'nde Türk asıllı yönetmen ve Türkçe filmler de ödül aldı

Ermenistan Başbakanlığın ödülü, bizim ‘GAIFF Sinema’yı Kalkındırma Platformu’, Ermenistan’dan Datev Hagopyan’ın ‘Tagart (Tuzak)’ filmine takdim edildi…

Ve "iyi ki var" dediğimiz 16'ncı Yerevan Altın Kayısı Film Festivali'nin sonuna geldik...

Güzel, eğlenceli, değişik yani yeknesaklıktan kurtaran ama belirli bir düzene ve disipline alışkın özellikle yabancı konuklar için biraz yorucu ve yıpratıcı ama ‘araziye uymaya çalışıyor’ insanlar, ne de olsa kayısı ülkesi… 

‘Azerbaycan Filmi’ derken

İnsanlığın unuttuğu ulvi değerleri, günümüzde inatla yaşatan Malakanlar!

"
"