Ayrılıklar insan hayatında kaçınılmaz.
50'li yıllarımın ortasında dönüp bakınca hayatıma, her ayrılığın aslında bende o ayrılığın birlikteliğini yaşattığını görüyorum.
Biliyorum ki, gün geliyor ayrılabiliyor insan en sevdiğiyle.
Sevgiliyle ayrılıyor.
Arkadaşıyla.
Ya da geride bırakıyor bir işi, bir ortamı ve hatta bir yılı.
Ama hepsi derin izler bırakıyor.
Gün geliyor o iz en derinlerden çıkıp geliveriyor ve farkına varıyorsunuz.
Her ayrılıkta, aslında birlikte yaşananların izi var.
Ve o izler, sizi siz yapıyor.
"hiç bir anı tek başına yaşayamazlar her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili"1
Gün geldi, 2020 yılı ile de yollarımızı ayırdık.
Daha ortasına gelmeden beklemeye başlamıştık bu ayrılık anını.
Çünkü çok zordu yaşadıklarımız.
Aylar boyunca alışmadığımız yaşamlara sürüklendik.
Kaybettiklerimiz oldu.
Özgürlüğümüz, işimiz, aşımız ve en acısı, sevdiklerimiz…
Öğrendiklerimiz oldu.
Çevrim içi olmayı, başka bir iletişim şeklini.
Malum virüsü, pandemi ve aşıyı.
Ve elbette, kıymetini hatırladıklarımız da oldu.

Bilimin, dayanışmanın ve doğanın.
En çok da sarılmanın ve kucaklaşmanın.
Evin bir köşesinde beklerken çalmayan kapı sesini ya da yoğun bakımda yatarken elimizi tutacak başka bir eli,
Yalnızlığın getirdiği çaresizliği öğrendik.
"yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan" 1
2020 yılı ile ayrıldık.
Geride bıraktık onu.
Ama 2020'nin izleri bizde yaşayacak.
Gün gelip o izlerin derinlerden çıkıp hayatımıza bir yön verme anı geldiğinde, "o vahşi tadı" hatırlayalım.
"çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili" 1
Hayatımızın küçük anlamlarının değeri ile ilgili 2020 yılındaki farkındalığımızı korumayı başarırken, "keşke"lerini ise başka bir yılda bir kez olsun demeyelim.
Sonra da, daha güzel günleri hep birlikte yapabileceğimize inanalım.
Vazgeçmeyelim.
1 Ayrılık sevdaya dahil / Attilâ İlhan