20 Şubat 2012

Köstebek kimdir: Hain mi kurtarıcı mı?

Geçen hafta vizyona giren Köstebek( Tinker, Tailor, Soldier, Spy) adlı filmi, MİT tutuklamalarının gerçekleştiği bir dönemde...

 

 

Geçen hafta vizyona giren Köstebek( Tinker, Tailor, Soldier, Spy) adlı filmi, MİT tutuklamalarının gerçekleştiği bir dönemde, hantal veya kof birimlerini bugüne kadar fiilen eleştirmekten uzak durmuş bir ülkenin, en azından sanat aracılığıyla kararan yüzüne ayna tutabilmesi için herkesin seyretmesi gerektiği kanaatindeyim.

İstihbarat örgütlerinin, ülkelerin harici ve dâhili düşmanlara, mevcut ve olası tehditlere karşı korunmasında gerekli bir yapılanma olduğuna dair kavi inanç bugünkü güvenlik algısının belkemiğini oluşturuyor.  Devleti korumak adına kendi halkına karşı güç kullanmaktan sakınmayan istihbarat örgütleri insanoğlunun daha müreffeh bir toplumda yaşamasına ket mi vuruyor acaba? 

İstihbarat teşkilatlarındaki bilgi ve belge paylaşımını çıkmaza sokan köstebeğin varlığının nedenlerini irdeleyen birçok film var sinema tarihinde. Türkiye’de daha önce Köstebek adıyla vizyona giren üç film bunlardan birkaçı: Martin Scorsese’den The Departed, Mike Neweel’den  Donnie Brasco ve Michael Mann’den The İnsider. 

Tomas Alfredson, 2008’de çektiği “arthouse” türü korku filmi “ Gir Kanıma”dan sonra,  bu kez soğuk savaş yıllarındaki İngiliz istihbaratının hiyerarşik ilişkilerini anlatan rasyonel bir filmle farklı türlerde iyi iş çıkaracağını ispatladı adeta.  Köstebek’in , ilk başta Martin Ritt’in 1965 yapımı, dilimize Utanç Duvarında Casusluk adıyla çevrilen “The Spy who came in from the cold” adlı filmini hatırlatması şaşırtıcı değil, çünkü her iki filmde de John Le Carre’nin imzası var. 

John Le Carre’nin kitabından senaryolaştırılan Köstebek ’de olay örgüsünün soğuk savaş yıllarında geçmesi hasebiyle mesafeli bir anlatımı tercih eden yönetmen, izleyicinin herhangi bir karakterle yakınlık kurmasını engellemiş. Dolayısıyla köstebeğin kimliğini merak eden izleyici, görevini memur zihniyetiyle yerine getiren karakterlerin tümüne eşit mesafede duruyor. Bu da birini ötekine nazaran kayırmasını engelliyor.  Pastel tonların tercih edilmesi soğuk savaş yıllarının tekdüze ve septik yönünü pekiştirmiş. Filmin İstanbul’da çekilen bölümlerinde oryantalist bir üslup değil, 1950’lilerin çehresine uygun detaylarla filmin tarafsız duruşunu destekleyen bir anlatım tercih edilmiş.  Yönetmen zaten mekânı önemsizleştiren, karakterleri istihbarat teşkilatlarının hakkaniyetsiz ve acımasız yapısını anlatmak için geri plana atan bir olay örgüsü tercih etmiş. Öte yandan İleri gidişler ve geri dönüşler filmin mozaik anlatımında kullanılan başlıca iki teknik. Filmin temposu sinema tarihindeki diğer casusluk filmlerinden aksiyon içermemesi hasebiyle farklı. Filmin akışı hız veya yavaşlık açısından her seyirciye göre izafidir. Fakat eğer üst üste bindirme görüntüler tercih edilseydi senaryonun tabanındaki matematiksel karmaşıklık kıvamını yitirebilir, seyirciyi anlamsızlığa sürükleyebilirdi. Ayrıca söz konusu yavaşlığın istihbarat teşkilatlarının serinkanlı ataletine duygun düştüğü kanaatindeyim. Güçlü dramatizasyonuyla  dikkat çeken Köstebek, meramını didaktik bir yapıda inşa etmemiş bir film, bu açıdan da denge iyi tutturulmuş.  

Leon, Ölümsüz Aşk, Beşinci element gibi başyapıtlardan tanıdığımız ve Köstebek’teki  George Smiley rolüyle bu sene en iyi erkek oyuncu oskarına aday gösterilen Gary Oldman takdire şayan performansını sergilemek için, filmin 32 yıl önce yedi bölüm olarak yayımlanan tv dizisi versiyonunu defalarca izlemiş. Ajan Peter Guillam rolündeki Benedict Cumberbatch’ın bir böceği test ederken Felicia Hemans’ın “Casabianca” şiirini okuduğu sahnenin benim gibi edebiyatsever sinefillerin ilgisini çekeceğini umuyorum. Colin Firth, John Hurt, Tom Hardy, Mark Strong oyunculuklarıyla filme büyük katkı sağlamışlar. Ayrıca Almodovar’ın İçinde Yaşadığım Deri ve Kırık Kucaklaşmalar ile Stephen Daldry’ın Okuyucu adlı filmlerinin müziklerini de yapan usta besteci Alberto Iglesias filmin hem konusunda hem mekânlara hem de karakterlerin duygu durumlarına uygun olarak bestelediği eserler filmin canına can katmış adeta. 

Şüphesiz, bir istihbaratçının görevi şüphelenmektir. Şüphe ise ekseriyetle bireyi paranoyaya götürür. Kişi, şüphesini haklı çıkarmak için hayali düşman da yaratabilir kahraman da. Peki, köstebek kimdir? Hain mi, kurtarıcı mı? Asıl soru şu sanırım: köstebeklere ne yapılır? Buyrun, filmi izleyin. 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Doç. Dr. Hakan Yurdanur: Sokak köpeklerini vahşi, saldırgan oldukları için değil, sermayeye kâr sağlamadıkları için istenmiyorlar

Belediyelere tek laf edilmiyor. Kısırlaştırma ve diğer tedbirleri almadıkları için hiçbir cezai müdahalede bulunulmuyor. Çözümü öldürmede bulan vahşi bir tablo var önümüzde

"Biz engelliler devletin üzerine yükmüşüz gibi gösterilmemeliyiz, öyle algılanmamalıyız"

"Siyasetçiler ve toplum biz engellileri azınlık olarak görüyor. Ama azımsanmaması gereken bir çoğunluğun sesi olmak istiyoruz"

Soykırım demeniz için daha ne olması gerekiyor?

Soykırımın korkunçluğu sadece özneleri değil onların kimliklerini de yok etmesidir, gelecekleri kadar geçmişlerini de ellerinden almasıdır, yaslarını tutacak kimse bırakmamasıdır

"
"