27 Şubat 2012

İki kitap birden

Bu ay, biri İletişim yayınlarından, öbürü Can yayınlarından çıkan iki kitap dikkatimi çekti...

 

 

 
Bu ay, biri İletişim yayınlarından, öbürü Can yayınlarından çıkan iki kitap dikkatimi çekti: William Beckford’tan Vathek ve Faruk Duman’ın son romanı “ Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur”
 
Oryantalizmin etkisindeki Avrupa’da hüküm süren Gotik akımın etkisiyle, William Beckford adlı genç bir yazar henüz 21 yaşındayken, öykündüğü Voltaire’in dilinden de izler taşıyan Arabi bir masal kaleme alır: 
 
Vathek. Ardılı Romantizmi etkileyen Gotik edebiyatın tüm mistik ve uhrevi unsurlarını barındıran, Mary Shelley’in Frankestein’ı  kadar korkunç, H. P. Lovecraft’ın Deliliğin Dağlarında kadar ilginç , Horace Walpole’un Otranto Şatosu kadar usta bir metin değilse de, akımın ana mekanları Akdeniz ülkelerinden birinde geçen ve W. Beckford’un teolojiye duyduğu ilgiden beslenen bir hayal gücü kullandığı Vathek, dört büyük Gotik romandan biri kabul ediliyor. Yerüstündeki her şeye sahip bir halifenin yeraltı sarayının hazinelerini elde etmek amacıyla dinini bile değiştirebileceğine dair yaklaşım haris insanoğlunun meta ve erk uğruna nelerden vazgeçebileceğini sorgulaması bakımından yazarın kötülük algısının temelini oluşturuyor. Aslında romanın felsefi düzeyi dünyayı masalların düalist düzlemine indirgeyen basit bir bakış açısına sahip.  Metinde felsefi muhtevanın aksine canavarlar, büyücüler, cüceler ve benzeri metafizik karakterler ile kehanetler, büyüler, zamansızlık, belirsizlik, labirentler, zindanlar gibi gotik edebiyata özgü temel motifler ön plana çıkıyor.   
 
Vathek’i yeni çıkanlar standında gördüğümde kitap kapağı dikkatimi çekmişti: Pieter Bruegel’in Babil Kulesi tablosu. Harun Reşid’in torunu halife Vathek, kudretini yeniden hissetmek için, sarayının tepesine çıkıp tebaasına baktığı günlerden birinde yüzünü göğe çevirip yıldızları görür ve elle tutulamayacak uzaklıktaki yıldızların altında kendini küçücük hisseder. Yıldızları aşağıda bırakacak bir saray yaptırmaya karar verir, Babil kulesinden bile yüksek bir saray. 
 
Hem İngilizcesinden hem Fransızcasından yapılan, gotik dile uygun çeviri olayları zihnimizde resimleyebilmeyi kolaylaştırmış; Murat Belge’nin gotik edebiyatı tanımak isteyenler için başlangıç niteliğindeki önsözü, dönemin ruhunu ve yazarın dil akrabalığı kurduğu öteki yazarlar arasındaki konumunu öğrenmemiz açısından mutlaka okunmalı. Bu romanı kimileri büyüklere masallar diye tanımlayabilir, ama bu zihnimizin artık kendi görüntülerini üretmekte tembelleştiğinin kanıtıdır. Verili görüntülerle yetinmek istemeyenlerin hayal gücü pratiği yapmaları için eşsiz bir fırsat Vathek. Tek gücünü hayal gücünden alanlar için elbette.
 
Vathek ,Ortaçağ Avrupası’nın bir klasiği ise, Faruk Duman’ın son romanı masalsı anlatımıyla Çağdaş Türk romanının klasiklerinden biri sayılmaya aday. Yazar, geçen sene Yunus Nadi Roman ödülünü aldığı İncir Tarihi ile aslında yazarlığının doruk noktasına geldiğini ispatlamıştı. İncir Tarihi’ndeki panteist doğa algılayışı, sevgilisi Kelime’yi bulmak için yola çıkan Zeyrek ile yol arkadaşı Ümmik’in Don Kişot’un başına gelenler kadar talihsiz bir sergüzeştte karşılaştıkları hayvanlar, bitkiler, meyveler ve nesnelerle açıkça hissediliyordu.
 
Yazar, 1974’te Beypazarı’nda vurulan son Anadolu parsına adadığı romanında da, sabık kitaplarındaki masalsı dokuyu muhafaza ederken yine çeşitli imgelerden yararlanmış, mesela göz hem görüleni hem görülemeyeni imliyor. Kitapta yer alan  “Bir orman diyordum, yalnızca yaprak değildir kuşkusuz” cümlesi aslında Faruk Duman’ın üslubunu da betimliyor. Şüphesiz orman masalların kuytusudur. Fakat yazar bu imgeyi çeşitli çağrışımlarla donatıyor.  Az sözcükle büyük bir evren yaratan yazarın romanlarında masal aslında hakikatin temsilcisi rolüne bürünüyor, gerçeğin perdesini imgelerle aralıyor. Bilhassa, bu romanda hem apaçık bir gerçeklik hem düşsel bir dünya birbirine karışıyor, bir masal mı yoksa anı mı dinlediğinizi kestiremiyorsunuz. Çünkü Faruk Duman’ın metinlerinde şifahi yan ağır basıyor. 
 
Yeni bir avcı masalı bu roman, ama salt masalla yetinen bir dokuya sahip değil, dümdüz bir yolda yürürken engebeler aşmaya benziyor F. Duman’ın dili. Çünkü sade olan derindir, yazarın dili tastamam böyle bir yalınlığa sahip. Fakat pars söyleyemediklerimizden, göremediklerimizden de fazlası aslında.
Çünkü onda bir masal sadece masal değildir kuşkusuz. İyi okumalar.
 
Vathek, William Beckfor, İletişim Yayınları, Çev.Seçil Kıvrak,118 syf
Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur, Faruk Duman, Can Yayınları, 98 syf
 
 
                    
 

Yazarın Diğer Yazıları

Doç. Dr. Hakan Yurdanur: Sokak köpeklerini vahşi, saldırgan oldukları için değil, sermayeye kâr sağlamadıkları için istenmiyorlar

Belediyelere tek laf edilmiyor. Kısırlaştırma ve diğer tedbirleri almadıkları için hiçbir cezai müdahalede bulunulmuyor. Çözümü öldürmede bulan vahşi bir tablo var önümüzde

"Biz engelliler devletin üzerine yükmüşüz gibi gösterilmemeliyiz, öyle algılanmamalıyız"

"Siyasetçiler ve toplum biz engellileri azınlık olarak görüyor. Ama azımsanmaması gereken bir çoğunluğun sesi olmak istiyoruz"

Soykırım demeniz için daha ne olması gerekiyor?

Soykırımın korkunçluğu sadece özneleri değil onların kimliklerini de yok etmesidir, gelecekleri kadar geçmişlerini de ellerinden almasıdır, yaslarını tutacak kimse bırakmamasıdır

"
"